Hadislerin Listesi

Muhammed’in canı elinde olan zata yemin olsun ki; bu ümmetten Yahudi veya Hristiyan herhangi bir kimse beni duyar da, sonra benimle gönderilen dine iman etmeden ölürse, mutlaka Cehennem ashabından olur!
عربي İngilizce Urduca
''Allah'ın laneti Yahudilerle Hristiyanlara olsun. Çünkü onlar peygamberlerinin kabirlerini mescit edindiler.''
عربي İngilizce Urduca
Allah'ım! Kabrimi ibadet edilen bir vesen
عربي İngilizce Urduca
«Mükâfatın büyüklüğü, belanın şiddetine göredir. Allah, sevdiği topluluğu belâya uğratır. Kim başına gelene rıza gösterirse Allah ondan hoşnut olur. Kim de rıza göstermezse, Allah'ın gazabına uğrar.»
عربي İngilizce Urduca
Ben şirk konusunda kendisine ortak koşulanların şirkten en uzak olanıyım. Her kim bir amel işler de benimle birlikte başkasını ona ortak ederse onu ve işlemiş olduğu şirkini terk ederim
عربي İngilizce Urduca
Aranızda kardeşlerim ve arkadaşlarım vardı ve aranızdan benim için bir halil bulunmadığını Allah’ın huzurunda bildiriyorum. Çünkü yüce Allah İbrahim’i halil edindiği gibi
عربي İngilizce Urduca
Şüphesiz ki Allah kıskanır, Müminler de kıskanır. Allah’ın kıskanması, Mümin kulların Allah'ın haram kıldığını işlemesidir
عربي İngilizce Urduca
Kim Allah’tan başkası adına yemin ederse şüphesiz ki o kâfir olur veya müşrik olur
عربي İngilizce Urduca
‌Münafıklara sabah ve yatsı namazından daha ağır gelen hiçbir namaz yoktur. Şayet münafıklar bu iki namazda ne kadar çok ecir ve sevap olduğunu bilselerdi, emekleyerek de olsa cemaate gelirlerdi
عربي İngilizce Urduca
İnsanların en şerlileri hayatta bulundukları sırada kıyametin koptuğu ve kabirleri mescit edinen kimselerdir
عربي İngilizce Urduca
Sizin adınıza en çok korktuğum şey küçük şirktir.» Sahabeler: Ey Allah'ın Rasûlü küçük şirk nedir? diye sorduklarında, Rasûlullah: «O riyadır diye buyurmuştur
عربي İngilizce Urduca
«Onlar, Allah'ın helal kıldıklarını haram sayınca siz de haram saymıyor musunuz? Yine onlar Allah'ın haram kıldıklarını helal sayınca siz de helal saymıyor musunuz?» diye sorunca: "Evet!" dedim. Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-: «İşte bu da onların ibadetidir.» buyurdu.
عربي İngilizce Urduca
Sen ehli kitap olan bir topluma gidiyorsun. Onları Allah’tan başka hak bir ilah olmadığına, benim de O'nun Rasûlü
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem-’e nüşra (büyü bozmak) hakkında soru soruldu. Buyurdu ki: «O, şeytanın bir amelidir.»
عربي İngilizce Urduca
Hristiyanların Meryem oğlu İsa'yı yücelttikleri (ve aşırı derecede övdükleri) gibi siz de beni yüceltmeyiniz (ve övmek de aşırı gitmeyiniz). Ben ancak Allah'ın kuluyum. (Benim için) Allah'ın kulu ve rasûlü deyiniz
عربي İngilizce Urduca
Kıyamet gününde insanlardan şefaatimle en mutlu olacak kimse kalbinden veya içinden ihlâsla “Lâ ilâhe illallah” diyen kişidir.» diye buyurdu
عربي İngilizce Urduca
“Tıyare(uğursuzluk) inancı, kendisini işinden alı koyan şirk koşmuş olur. Ashab bunun kefareti nedir? diye sorduklarında; Nebî –sallallahu aleyhi ve sellem-: «Allah’ım! Hayır ancak senin hayrındır. Uğursuzluk sanılan şeyler de senin katındandır. Senden başka hak ilah yoktur.» demendir.”
عربي İngilizce Urduca
her ne amel üzere olursa olsun Allah, onu Cennet'ine koyacaktır
عربي İngilizce Urduca
Kim, Allah'ın karşısına O'na hiçbir şeyi şirk koşmadan çıkarsa Cennet'e girer. Kim de şirk koşarak Allah'ın karşısına çıkarsa o, Cehennem'e girer
عربي İngilizce Urduca
Her kim, Allah'ın dışında birisine yalvarıp yakararak O'na eş koşar bir halde ölürse, Cehennem'e girer
عربي İngilizce Urduca
(Sözlerinde ve fiillerinde haddi aşıp) aşırı gidenler
عربي İngilizce Urduca
İbn Abbas –radıyallahu anhuma-'dan rivayet edildiğine Allah Teâlâ'nın şu ayetinde; "Vedd’i, Suvâ’ı, Yağûs’u, Ye’ûk’u ve Nesr’i bırakmayın." Bu isimler Nuh kavminde yaşayan salih kişilerin adları idi. Bunlar ölünce şeytan, insanlara bunların hatıralarını devam ettirmek için yaşadıkları yerlere heykellerini dikmelerini ilham etti. Onlar da bunu yaptılar ve diktikleri heykellere onların isimlerini verdiler. Önceleri bunlara tapan yoktu; fakat onları dikenler öldükten sonra zamanla haklarındaki bilgiler ve heykellerin dikiliş gayeleri unutuldu ve insanlar bunlara tapmaya başladılar.
عربي İngilizce Urduca
Bir kimse darda bulunan borçluya mühlet verir veya borcunun bir kısmını ya da tamamını bağışlarsa; Allah o kişiyi, arşının gölgesinden başka gölge bulunmayan kıyamet gününde gölgelendirir
عربي İngilizce Urduca
Allah, kim için hayır dilerse ona musibet verir
عربي İngilizce Urduca
Herhangi bir konuyu size emredip yasaklamadığım sürece, siz de beni kendi halime bırakınız. Sizden önceki ümmetleri çok sual sormaları ve peygamberlerine karşı münakaşaya dalmaları helak etti
عربي İngilizce Urduca
«Allah Teâlâ, iyilik ve kötülükleri takdir edip yazdıktan sonra bunların iyi ve kötü oluşunu şöyle açıkladı: Kim bir iyilik yapmak ister de yapamazsa, Allah, bunu yapılmış tam bir iyilik olarak yazar. Şayet bir kimse iyilik yapmak ister sonra da onu yaparsa, Allah, o iyiliği on mislinden başlayıp yedi yüz misliyle, hatta kat kat fazlasıyla yazar. Şayet insan bir kötülük yapmak ister de onu yapmadan vazgeçerse Allah, bunu ona tam bir sevap olarak yazar. Eğer bu kötülüğü yapmak ister ve bu kötülüğü yaparsa, Allah; o fenalığı sadece bir günah olarak yazar
عربي İngilizce Urduca
Allah sizin dış görünüşünüze ve mallarınıza bakmaz. Ama o sizin kalplerinize ve amellerinize bakar
عربي İngilizce Urduca
İslâm, Allah’tan başka hak ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın rasûlü olduğuna şahitlik etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı (tastamam) vermen, ramazan orucunu (eksiksiz) tutman, yoluna güç yetirebilirsen Kâbe’yi hac etmendir
عربي İngilizce Urduca
Her kim bizim şu işimizde ondan olmayan bir şeyi ihdas ederse o merduttur
عربي İngilizce Urduca
Ey Kullarım! Ben zulmü nefsime haram kıldım ve sizin aranızda da haram kıldım, - birbirinize zulmetmeyin
عربي İngilizce Urduca
Ey çocuk! Sana birkaç kelime öğreteceğim. Sen Allah’ı (dinini) koru ki, Allah da seni korusun; sen Allah’ı (dinini) koru ki, Allah’ı yanında bulursun. İstediğin zaman Allah’tan iste, yardım dilediğin zaman Allah’tan yardım dile
عربي İngilizce Urduca
Ümmetimin hepsi Cennet'e girecektir, yüz çeviren müstesna!
عربي İngilizce Urduca
Kim bir topluluğa benzerse o da onlardandır
عربي İngilizce Urduca
Allah indinde en büyük günah hangisidir diye sordum?: «Seni yaratmış olduğu halde Allah'a şirk (ortak) koşmandır.» diye buyurdu
عربي İngilizce Urduca
Bir Müslümanın, din kardeşini üç geceden (yani üç günden) fazla terk edip onunla küs durması helal değildir. İki Müslüman karşılaşırlar, biri bir tarafa, öteki öbür tarafa döner. Hâlbuki o ikisinin en hayırlısı önce selam verendir
عربي İngilizce Urduca
Kim bir Müslümana zarar verirse Allah da ona zarar verir ve kim bir Müslümanı sıkıntı ve meşakkate sokarsa, Allah da ona sıkıntı ve meşakkat verir
عربي İngilizce Urduca
Sizler şu Ay'ı güçlük çekmeden gördüğünüz gibi, Rabbinizi de açıkça göreceksiniz
عربي İngilizce Urduca
Allah Teâlâ, zalime vakit verir, bir kerede ansızın onu yakaladı mı, artık bırakmaz (onun için kurtuluş yoktur
عربي İngilizce Urduca
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in beni gönderdiği şey üzerine seni göndereyim mi? Yok etmediğin bir heykel, düzeltmediğin yüksek bir kabir bırakma
عربي İngilizce Urduca
Kim bir şeyde uğursuzluk olduğuna inanır veya kendisi için uğursuzluk getirecek şeyi bulması için başkasına (fal) baktırırsa
عربي İngilizce Urduca
Kim bir medyuma gider ve ona bir şey sorarsa; kırk gün kıldığı namazı kabul olmaz
عربي İngilizce Urduca
Yıldızlardan bir bilgi edinen, bir parça sihir elde etmiş olur. Bilgisi arttıkça günahı da artar
عربي İngilizce Urduca
«Günahların en büyüğü Allah'a şirk koşmak, Allah'ın mekrinden emin olmak, Allah'ın rahmetinden ümit kesmek ve O'nun yardımı hakkında ümitsizliğe düşmektir.»
عربي İngilizce Urduca
İman yetmiş -ya da altmış- küsur şubedir. (Şubelerin) en üstünü "Lâ ilahe illallah/Allah'tan başka hak ilah yoktur." sözü; en altı ise eziyet veren şeyi yoldan kaldırmaktır
عربي İngilizce Urduca
Hiçbir devenin boynunda (takılı) bir yay ipi (kiriş) veya bir gerdanlık kalmasın, hepsi koparılsın
عربي İngilizce Urduca
«Kim bir şeye bağlanırsa, o şeyle başbaşa bırakılır.»
عربي İngilizce Urduca
Kim Allah’tan başka hakkıyla ibadete layık hiçbir ilah yoktur der ve Allah’tan başka ibadet edilenleri inkâr ederse, o kimsenin malı ve kanı haram olur. Onun, (gizli hallerinin) hesabı ise Allah’a aittir
عربي İngilizce Urduca
Merhametli olanlara Rahman merhamet eder. Siz yeryüzündekilere merhamet edin ki, gökteki de size merhamet etsin
عربي İngilizce Urduca
O hak sözü cin kapar ve dostunun kulağına tavuğun gagalaması gibi sokar ve içine yüzden fazla yalan kelime karıştırırlar
عربي İngilizce Urduca
Kim Allah’tan başka (hak) ilah olmadığına ve Muhammed’in, Allah’ın kulu ve rasûlü olduğuna içinden gelerek samimiyetle şehadet ederse, Allah onu Cehennem'e haram kılar
عربي İngilizce Urduca
Her gece, Rabbimiz -Tebâreke ve Teâlâ- gecenin son üçte biri kaldığı zaman dünya semasına inerek
عربي İngilizce Urduca
Kabirlere doğru namaz kılmayın ve kabirlerin üzerlerine oturmayın
عربي İngilizce Urduca
Onlar öyle bir topluluktur ki, içlerinden salih bir kul ya da salih bir adam öldüğünde onun kabrinin üzerine mescit bina eder,
عربي İngilizce Urduca
İslam dini beş esas üzerine bina edilmiştir
عربي İngilizce Urduca
“Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle buğzetsin, bu imanın en zayıf derecesidir.”
عربي İngilizce Urduca
''İyi bir Müslüman olan cahiliyede yaptığı şeylerden sorumlu tutulmaz. Kötü bir Müslüman olan hem önceki hem de sonra yaptıklarından sorumlu tutulur.'' buyurmuştur
عربي İngilizce Urduca
Farz namazları kılsam, ramazan orucunu tutsam, helalleri helal, haramları haram kabul etsem
عربي İngilizce Urduca
Temizlik imanın yarısıdır. "Elhamdülillah" mizanı doldurur, “Subhânallâhi velhamdulillâh" sözleri ise yer ile gökler
عربي İngilizce Urduca
Kişinin koltuğuna oturup, benim bir hadisim kendisine ulaştığında şöyle demesi yakındır: Bizimle sizin aranızda Allah’ın kitabı vardır
عربي İngilizce Urduca
Allah’ın kulları üzerindeki hakkı, yalnızca O'na ibadet etmeleri ve kendisine hiçbir şeyi ortak koşmamalarıdır. Kulların Allah üzerindeki hakkı, O'na şirk koşmayanlara azap etmemesidir
عربي İngilizce Urduca
Kim, Allah'ın karşısına O'na hiçbir şeyi şirk koşmadan çıkarsa Cennet'e girer. Kim de şirk koşarak Allah'ın karşısına çıkarsa o, Cehennem'e girer.» diye buyurdu
عربي İngilizce Urduca
Bana İslam hakkında öyle bir söz söyle ki, bu hususta senden başkasına bir şey sormaya gerek duymayayım. Rasûlullah şöyle buyurdu: «Allah’a iman ettim, de. Sonra dosdoğru ol.» diye buyurdu
عربي İngilizce Urduca
Allah Teâlâ kıyamet günü
عربي İngilizce Urduca
Yüce Allah Cennet'i ve Cehennem'i yarattığında Cebrail -aleyhisselam-'ı
عربي İngilizce Urduca
Allah, göklerle yeri yaratmadan elli bin sene önce
عربي İngilizce Urduca
«Size; Allah’a karşı takvalı olmanızı, başınıza bir Habeşli köle bile emir olsa, onu dinleyip itaat etmenizi tavsiye ederim. Benden sonra pek çok ihtilaf göreceksiniz. O zaman sizin üzerinize gerekli olan, benim sünnetime ve doğru yolda olan Hulefâ-yi Râşidîn'in sünnetine sarılmanızdır
عربي İngilizce Urduca
Muhakkak ki, kişi ile şirk ve küfür arasında namazın terki vardır
عربي İngilizce Urduca
Bizimle onlar arasındaki ayırıcı temel unsur namazdır. Namazı terk eden kimse küfre düşer
عربي İngilizce Urduca
Şüphesiz ki Allah Teâlâ sizin babalarınızın adı ile yemin etmenizi yasakladı
عربي İngilizce Urduca
Kıyamet gününde insanlar arasında görülecek ilk dava, kan dökmeyle ilgili olanlardır
عربي İngilizce Urduca
(Dikkat edin!) Bunlar muhakkak azap olunuyorlar. Hem de büyük bir şeyden dolayı azap olunmuyorlar. Onlardan biri idrarından sakınmazdı, (iyice temizlenmezdi). Diğeri ise kovuculuk yapardı
عربي İngilizce Urduca
«O halde sen, sevdiğin ile berabersin.»
عربي İngilizce Urduca
Hiçbir peygamberin ümmetine Deccâl hakkında söylemediği bir şeyi size haber vereyim mi? Onun bir gözü kördür. Yanında Cennet'e ve Cehennem'e benzeyen bir şey olacaktır.
عربي İngilizce Urduca
«Kişi dostunun dini üzeredir. Öyleyse her biriniz, kiminle dostluk kuracağına dikkat etsin.»
عربي İngilizce Urduca
Başınıza karanlık gecenin, etrafı örten, kapkara karartan gecenin parçaları gibi fitneler gelecek.
عربي İngilizce Urduca
"Allah'tan başka ilah yoktur. Gerçekleşmesi yaklaşan bir 'şer'den dolayı vay Arap'ın haline! Bugün 'Ye'cuc ve Me'cuc'un Seddi'nden, şunun gibi bir delik açıldı." diyerek uykusundan uyandı. Ravi Süfyan, şehadet parmağıyla, başparmağını halkalayarak, Peygamber'in yaptığı gibi "o" işareti yapmıştır. Ben: Yâ Rasûlallah! Aramızda salihler varken, biz helak olurmuyuz? dedim. "Evet! Fısk ve fücur ve ma'siyet (kötülük) çoğaldığı zaman!" (helâk olursunuz) buyurdular.
عربي İngilizce Urduca
«Erkek olsun kadın olsun mü’min, Allah’a günahsız olarak kavuşuncaya kadar kendisinden, çoluk çocuğundan, malından belâ eksik olmaz.»
عربي İngilizce Urduca
Allah Teâlâ'nın: "Artık bunu bile bile Allah'a şirk koşmayın!" sözü hakkında İbn Abbâs -radıyallahu anhuma- demiştir kİ, ayette endâd; şirk, karanlık bir gecede siyah taş üzerinde karıncanın yürümesinden daha gizlidir.
عربي İngilizce Urduca
Allah dilerse ve filanca dilerse demeyiniz. Fakat, Allah dilerse sonra filanca dilerse deyiniz
عربي İngilizce Urduca
"Allah'ın adı ile yalan yere yemin etmem, Allah'tan başkasıyla doğru yemin etmemden benim için daha sevimlidir."
عربي İngilizce Urduca
Muhakkak ki sizler, sizden önceki ümmetlerin yoluna tıpa tıp, aynen uyacaksınız.
عربي İngilizce Urduca
İnsanları (salih amel işlemek için) doğru yola çağıran kimseye, kendisine uyanların sevabı gibi sevap verilir. Ona uyanların sevaplarından da hiçbir şey eksiltilmez
عربي İngilizce Urduca
«Bunlar neden korkarlar? (Kuran'ın) muhkemiyle karşılaşınca kolayca kabulleniyorlar, müteşabihi ile karşılaşınca da helak oluyorlar.»
عربي İngilizce Urduca
Uğursuzluğa inanmak şirktir, uğursuzluğa inanmak şirktir, uğursuzluğa inanmak şirktir. Bizden (istemeden kalbine uğursuzluk vehmi gelip de içinde bazı şeylere karşı nefret duyandan) başka, hiç kimsede bu olmasın. Fakat Allah, onu/uğursuzluğu tevekkülle giderir
عربي İngilizce Urduca
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'e: "Sen bizim seyyidimizsin" dedik de, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-: «Es-Seyyid Allah -Tebâreke ve Teâlâ-'dır.» buyurdu. Biz: Sen bizim üstünlük bakımından en faziletlimiz, (eşe, dosta iyilik elini) uzatma ba­kımından da en üstünümüzsün, dedik. Bunun üzerine Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-: «Söylediğinizin hepsi bu veya buna yakın bir söz olsun. Şeytan sizi (mübalağalı övgülerde) koşturmasın!
عربي İngilizce Urduca
(Ey Muhammed!) başını kaldır! Söyle, sözün dinlensin; iste ki istediğin verilsin. Şefâat dile! Sana şefâat hakkı verilsin.
عربي İngilizce Urduca
«Ey insanlar! Dinde aşırılıktan sakınınız. Çünkü sizden öncekileri dinde aşırılığa kaçmaları helak etmiştir
عربي İngilizce Urduca
Advâ (hastalığın bir kişiden başka bir kişiye geçmesi) yoktur, Tıyera (uğursuzluk) yoktur, Hâmeh/Baykuş (Araplar bu kuşun birinin evine konmasını uğursuzluk sayarlardı) yoktur. Safer (safer ayının uğursuz sayılması) yoktur. Aslandan kaçtığın gibi cüzzamlıdan kaç
عربي İngilizce Urduca
Hasen (el-Basrî) den nakledildiğine o şöyle demiştir: “Sihri, ancak sihirbaz çözer.”
عربي İngilizce Urduca
«Rahman’ın avucunda yedi gök ve yedi yerin misali sizden birinin elindeki hardal tanesi gibidir.»
عربي İngilizce Urduca
"Arşın Kürsî'ye olan büyüklüğü geniş düzlük araziye bırakılan demirden bir halkaya olan büyüklüğü gibidir."
عربي İngilizce Urduca
Hastalıkta bulaşıcılık yoktur. Uğursuzluk yoktur. Fe'l hoşuma gider.» "Fe'l nedir?" diye sorulduğunda: «Güzel bir sözdür
عربي İngilizce Urduca
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- Ensar hakkında şöyle buyurmuştur: «Ensar'ı ancak Mümin olan sever, onlara ancak münafık olan düşmanlık eder. Ensar'ı seveni, Allah da sever; onlara düşmanlık edene de Allah düşmanlık eder
عربي İngilizce Urduca
«İşlerinizde) orta yolu tutunuz ve dosdoğru olunuz. Biliniz ki, hiç biriniz ameli sâyesinde kurtuluşa eremez.» Dediler ki: "Sen de mi kurtulamazsın, ey Allah’ın elçisi?" (Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-: Evet!) «Ben de kurtulamam. Şu kadar var ki, Allah rahmeti ve keremi ile beni bağışlamış olursa, o başka!»
عربي İngilizce Urduca
Allah Teâlâ’nın benden önceki her bir ümmete gönderdiği peygamberin, kendi ümmeti içinde sünnetine sarılan ve emrine uyan ihlâslı ve seçkin yakın çevresi ve ashâbı vardı. Bu samimi çevre ve ashâbından sonra, yapmadıklarını söyleyen ve emrolunmadıklarını yapan kimseler onların yerini aldı. Böyle kimselerle eliyle cihad eden mü’mindir, diliyle cihad eden mü’mindir; kalbiyle cihad eden de mü’mindir. Bu kadarcığı da bulunmayanda hardal tanesi ağırlığında bile iman yoktur.
عربي İngilizce Urduca
«Benden önceki nebilerden hiç birisine verilmeyen beş şey bana verildi: Bir aylık yol kadar yerden (düşmanımın kalbine) korku (salmak) ile yardım olundum (desteklendim). Yer(yüzü) bana mescid (namazgâh) ve temiz kılındı.»
عربي İngilizce Urduca
«Size cennet ehlini haber vereyim mi?» Sahâbe: Evet, dediler. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: «Zayıf olan ve halk tarafından zayıf görülen her mümin (cennetlik)dir. Allah'a yemin etse, muhakkak ki Allah, onu yemininde doğru çıkarır.» buyurdu. Sonra da: «Size Cehennem ehlini haber vereyim mi?» Sahâbe: Evet, dediler. Rasûlullah -sallallahu aleyh' ve sellem-: «Her katı yürekli, düşman ve kibirli kimsedir.»
عربي İngilizce Urduca
«Allah yolunda cihad edenler için Allah Teâlâ cennette yüz derece hazırlamıştır. Her derecenin arası yerle gök arası kadardır.»
عربي İngilizce Urduca
Allah Teâlâ buyurdu ki: «Ben kulumun zannı üzereyim. Beni zikredip andığı sürece onunla beraberim.»
عربي İngilizce Urduca
«Sözünde durursa kurtuluşa ermiştir.» diye buyurdu
عربي İngilizce Urduca
Üzerine Güneş doğan en hayırlı gün cuma günüdür
عربي İngilizce Urduca
«Kıyamet günü, dünyada büyük diye tanınan iri yarı bir adam çıkagelir. Halbuki onun Allah yanında sinek kanadı kadar bile ağırlığı (değeri) yoktur.»
عربي İngilizce Urduca
"Bir kul, bu dünyada başka bir kulun ayıbını örterse, kıyamet gününde Allah da onun ayıbını örter."
عربي İngilizce Urduca
Fakat şimdi ne üzere biat edelim? dedik. O da: «Yalnızca Allah’a ibadet edip, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayacak ve beş vakit namazınızı kılacaksınız. Allah'a itaat edeceksiniz.» dedikten sonra seslerini alçaltarak; «İnsanlardan hiçbir şey istemeyecek ve talep etmeyeceksiniz!»
عربي İngilizce Urduca
«Kendisine bir fakirlik dokunup bunu insanlara arz ederse, o kimsenin fakirliği ortadan kalkmaz. Kim de ihtiyacını Allah'a arz ederse de Allah'ın ona hemen veya bir müddet sonra bir rızık göndermesi yakındır.»
عربي İngilizce Urduca
Kabirde soru sorulduğunda, Müslüman kişi; Allah'tan başka hak ilah olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın Rasûlü olduğuna şahitlik eder
عربي İngilizce Urduca
Ben, Allah’tan başka hak ilah bulunmadığına, Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehadet edip, namazı dosdoğru kılıncaya ve zekâtı hakkıyla verinceye kadar insanlarla savaşmakla emrolundum.
عربي İngilizce Urduca
«Şüphesiz Allah, ümmetimden hata, unutma ve üzerine zorlandıkları/ikrah altında bırakıldıkları şeyin hükmünü kaldırmıştır.»
عربي İngilizce Urduca
‘’Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem- vefat ettiği sırada evimde, rafta bulunan bir miktar arpadan başka, bir canlının yiyebileceği hiçbir şey yoktu. Ben, bir müddet ondan yedim. Uzun bir süre (geçmesine rağmen tükenmediğini görünce) onu tarttım. Tartınca da tükendi.’’
عربي İngilizce Urduca
"Bu günahı dünyada örtmüştüm, bu günde mağfiret ediyorum." buyurur. Bunun üzerine o kimseye hasenatının yazılı olduğu defter verilir."
عربي İngilizce Urduca
«Allah, rahmetini yüz parçaya ayırmıştır. Doksan dokuz parçasını kendi katında alıkoymuş, birini yeryüzüne indirmiştir. İşte varlıklar bu bir parça rahmet sebebiyle birbirlerine acıyıp, rahmet eder. Hatta hayvanlar, yavrusunun üzerine basacağı endişesiyle ayağını çekip kaldırır.»
عربي İngilizce Urduca
"Ya Rasûlullah, beni cennete sokacak, cehennemden uzaklaştıracak bir ameli haber ver dedim. O da şöyle buyurdu: "Sen büyük bir şey sordun. Ancak o Allah'ın kolay kıldığı kişilere kolaydır.
عربي İngilizce Urduca
«Allah Teâlâ temizdir ve ancak temiz olanı kabul eder. Allah Teâlâ peygamberlere emrettiğini Mü’minlere de emretti. Allah Teâlâ buyurdu ki: "Ey Rasuller! Helâl ve hoş olan şeylerden yiyin ve salih amel işleyin." (Müminun Suresi :51)»
عربي İngilizce Urduca
«Onu öldürme! Çünkü onu öldürürsen, o senin onu öldürmezden önceki durumuna geçer. Sen de onun söylediği sözünden önceki durumunda olursun.»
عربي İngilizce Urduca
Ey Usame! Onu, "Lâ ilâhe illallah" dedikten sonra mı öldürdün?
عربي İngilizce Urduca
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- (musibet anında) sesini ağlayarak yükselten (feryat eden), saçını kazıtan ve yakasını yırtan kadından beri (uzak) idi."
عربي İngilizce Urduca
Hiçbir kul, kıyamet gününde ömrünü nerede tükettiğinden, ilmiyle ne yaptığından, malını nereden kazanıp nerede harcadığından, vücudunu nerede yıprattığından sorulmadıkça bulunduğu yerden kıpırdayamaz
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Hayber Savaşı’nda şöyle buyurmuştur: “Bu sancağı, Allah’ı ve Rasûlünü seven, Allah’ın fethi kendisine nasip edeceği bir yiğide vereceğim.”
عربي İngilizce Urduca
«Allah mahlûkatı yarattığı zaman kendi nezdinde Arş'ın üzerinde bulunan kitapta: "Muhakkak benim rahmetim gazabıma üstün gelir." yazmıştır.»
عربي İngilizce Urduca
Müminler birbirlerini sevmekte, birbirlerine merhamet etmekte ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar
عربي İngilizce Urduca
«Müslümanın müslüman üzerindeki hakkı altıdır: Karşılaştığın zaman ona selâm ver, seni dâvet ederse icabet et, senden nasihat isterse ona nasihat et, aksırınca Allah’a hamdederse yerhamukellah (Allah, sana rahmet etsin) de, hastalandığında onu ziyaret et ve öldüğü zaman cenazesinin ardından git.»
عربي İngilizce Urduca
Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem- ile bir seferde beraberdik. Bir yerde konakladık. Kimimiz çadırını düzeltiyor; Kimimiz ok atma talimi yapıyor, kimimiz de meradaki hayvanlarının başında bulunuyordu. Derken Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-’in müezzini: Namaza toplanın! Diye seslendi. Biz de Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-'in etrafında toplandık. Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem- şunları söyledi: “Benden önce gelen her peygamberin vazifesi, ümmetine, onlar hakkında hayırlı olduğunu bildiği şeyleri göstermek ve onlar için şer olduğunu bildiği şeylere karşı da onları uyarmaktı. Bu, ümmetinizin selameti, başında (ilk nesillerinde) olacaktır. Sonra gelenler ise belâlara ve yadırgadıkları bir takım hallere dûçar olacaklardır. Biri diğerini aratan fitneler gelecektir. Bu fitnelerden biri geldiğinde mü’min, ‘Bu beni helâk edecek! der. Ardından bu fitne kalkar, sonra bir fitne daha gelir. Mü’min yine,"Bu, (beni helâk edecek!) der ve bu şekilde devam eder. Cennete girmek ve cehennemden uzaklaştırılmak isteyen kimse, ölüm kendisine geldiğinde Allah’a ve ahiret gününe iman üzere olsun. İnsanlara da kendisine yapılmasını dilediği şeyleri yapsın. Kim, bir imama (hükümdara) bey'at edip, elini sıkıp ona yürekten bağlanırsa, gücü yettiği kadar ona itaat etsin. Eğer bir başkası çıkıp (iktidarı ele geçirmek için) onunla mücadeleye girişirse, onun boynunu vurun.”
عربي İngilizce Urduca
«Yanaklarına vuran, yakalarını yırtan ve cahiliye cağrıları ile feryat figân edip ağıt yakan kimse bizden değildir.»
عربي İngilizce Urduca
«Cehennem ateşi, cehennem ehlinin bazısının topuklarına, bazısının dizlerine, bazısının kuşak yerlerine, bazısının da boyunlarına kadar çıkar.»
عربي İngilizce Urduca
«Allah Teâlâ diyor ki: "Ey Ademoğlu! Sen bana dua edip, (affımı) ümid ettikçe ben senden her ne sâdır olsa, aldırmam, seni affederim. Ey Âdemoğlu, senin günahların gökyüzüne kadar ulaşmış olsa da sen bağışlama dilesen, seni bağışlarım ve günahlarına aldırmam.»
عربي İngilizce Urduca
«Her kul, öldüğü hal üzere diriltilecektir.»
عربي İngilizce Urduca
(Hayırlı amellerde, Allah'a itaatte ve zorluklara sabır göstermekte) kuvvetli Mümin, zayıf Müminden, Allah’a daha hayırlı ve daha sevimlidir. (Her ikisinin de Mümin olması sebebiyle) hepsinde hayır vardır.
عربي İngilizce Urduca
“Allah Teâlâ kıyâmet gününde şöyle buyurur: Ey Ademoğlu! Hastalandım da, beni ziyaret etmedin.”
عربي İngilizce Urduca
Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem- aramızda iken Vedâ haccı’ndan söz ediyorduk, ama Vedâ haccı’nın ne olduğunu bilmiyorduk.
عربي İngilizce Urduca
«Bütün peygamberler, ümmetlerini yalancı kör deccalın tehlikesine karşı uyarmışlardır.»
عربي İngilizce Urduca
Şefaat Hadisi:
عربي İngilizce Urduca
Nefsim elinde olana yemin olsun ki, sizden öncekilerin yolunu takip edeceksiniz
عربي İngilizce Urduca
Bir adam Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'e geldi ve onunla bir şeyler konuştuktan sonra: Allah ve sen dilersen (olur) deyince Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- ona: «Beni Allah'a eş mi koşuyorsun? Yalnız Allah diledi, de!» diye buyurdu
عربي İngilizce Urduca
Ey Âişe! Kıyamette insanların en şiddetli azap görenleri, yaptıklarını Allah’ın yarattığına benzetenlerdir
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bir ordunun veya seriyyenin başına komutan tayin ettiği zaman, -hassaten komutana- Allah'a karşı muttaki olmasını, beraberindeki Müslümanlara da hayır tavsiye eder ve sonra şunları söylerdi: ''Allah'ın adıyla ve Allah'ın rızası için savaşın. Allah'ı inkâr eden kâfirlerle çarpışın. Gazâ edin fakat ganimete hıyanet etmeyin, haksızlıkda bulunmayın, ölülerin vücudlarına sataşıp burun ve kulaklarını kesmeyin, (önünüze çıkan) çocukları öldürmeyin! Müşrik düşmanlarla karşılaşınca onları önce üç şeyden birine çağır: Bunlardan birine cevap verirlerse onlardan bunu kabul et ve artık dokunma! Önce İslâm'a dâvet et. İcabet ederlerse hemen kabul et ve elini onlardan çek. Sonra onları yurtlarından muhâcirler diyarına hicrete dâvet et. Ve onlara haber ver ki, eğer bunu yapacak olurlarsa Muhacirler´e va´dedilen bütün mükâfaat ve vecibeler aynen onlar için de olacaktır. Hicretten imtina edecek olurlarsa bilsinler ki, Müslüman bedevîler hükmündedirler ve Allah'ın mü'minler üzerine câri olan hükmü onlara icra edilecektir; ganimet ve fey´den kendilerine hiçbir pay ayrılmayacaktır. Müslümanlarla birlikte cihâda katılırlarsa o hâriç, (o zaman ganimete iştirak ederler.)Bu şartlarda Müslüman olma teklifini kabul etmezlerse, onlardan cizye iste, senin bu isteğini kabul ederlerse hemen kabul et ve onları serbest bırak.Eğer bunu kabul etmeyecek olurlarsa onlara karşı Allah´tan yardım dile ve onlarla savaş. Bu durumda bir kale ahâlisini kuşatacak olupta onlar senden Allah ve Rasûlü'nün ahd ve emânını talep ederlerse kabul etme; onlar için, kendine ve ashâbına ait bir emân tanı. Zira sizin kendi ahdinizi veya arkadaşlarınızın ahdini bozmanız, Allah´ın ve Rasûlü'nün ahdini bozmaktan daha kolaydır. Eğer bir kale ahalisini kuşattığında onlar, senden Allah´ın hükmünü tatbik etmeni isterlerse sakın onlara Allah´ın hükmünü tatbik etme, lâkin kendi hükmünü tatbik et. Zira Allah'ın onlar hakkındaki hükmüne isabet edip etmeyeceğini bilemezsin.''
عربي İngilizce Urduca
Eğer Allah yolunda Uhud dağı kadar altın infak etsen, kadere iman etmedikçe Allah bunu senden kabul etmez. Bil ki; başına gelmesi takdir olunanın mutlaka gelecektir, gelmemesi takdir olunmayan da mutlaka gelmiyecektir. Bu itikadın dışında bir itikat üzere ölürsen ateşe girersin!
عربي İngilizce Urduca
«Allah'ın ilk yarattığı şey kalemdir. (Yüce Allah kalemi yaratınca) ona: Yaz, diye emretti. (Kalem): Ey Rabbim neyi yazayım, dedi (Yüce Allah da:) Kıyamet kopuncaya kadar (olacak) her şeyin kaderini yaz!» buyurdu.
عربي İngilizce Urduca
Allah Azze ve Celle şöyle buyurdu: «İzzet (şeref) benim izârım, kibriyâ da (ululuk) benim ridâm (kaftanım) dır.»
عربي İngilizce Urduca
«Babası olmadığını bildiği birini babam diye sahiplenen kimse, babasına nankörlük etmiş olur. Kendisine ait olmayan bir şeyi sahiplenmeye kalkışan kimse bizden değildir. O, Cehennem'deki yerine hazırlansın. Her kim, bir adama öyle olmadığı halde kâfir veya Allah düşmanı derse, bu sözler gerisin geriye kendisine döner.»
عربي İngilizce Urduca
“Kim Kehf suresi'nin başından on ayet ezberlerse, Deccâl'den korunmuş olur.”
عربي İngilizce Urduca
Âdemoğlu beni yalanladı, hâlbuki beni yalanlamak ona yakışmazdı. Bazısı da bana sövdü, hâlbuki bana sövmek ona yakışmazdı
عربي İngilizce Urduca
Allah Teâlâ her rahim için bir melek görevlendirmiştir. Melek: "Ya Rabbi bir Nutfe (sperm) yarattın. Ya Rabbi Alaka (donmuş kan) yarattın. Ya Rabbi Mudga (bir çiğdem/parça et) yarattın." der. Allah Teâlâ ana rahmindeki bebeğin yaşamasını murad ettiği zaman melek, onun erkek mi, kız mı, şaki mi saîd mi olacağını, ne kadar rızıklandırılacağını ve ne kadar yaşayacağını sorar. Bütün bunlar, ana rahminde karara bağlanır.
عربي İngilizce Urduca
"Kürsî, iki ayağın konulduğu yerdir. Arşa gelince, ne kadar olduğunu kimse bilemez."
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah'ın huzuruna Yahudi hahamlarından bir âlim geldi ve: — Yâ Muhammed biz (kitaplarımızda) Allah'ın şöyle vasıflandığını buluyoruz: "Allah gökleri bir parmağında, yer tabakalarını da bir parmağında, bütün ağaçları bir parmağında, suları ve toprakları bir parmağında, öbür mahlûkları da bir parmağında tutarak: Ben bütün kâinatın Melik'iyim! der" diyerek nakletti.
عربي İngilizce Urduca
Her kim beni tanıyan ve ihlas ile bana ibadet eden bir kuluma düşmanlık ederse, ben de ona savaş ilan ederim. Kulum bana, kendisine farz kıldığım şeylerden daha sevgili olan bir şeyle yaklaşamaz
عربي İngilizce Urduca
«İnsanlar arasında iki âdet vardır ki bunlar küfür dönemi âdetidir: Nesebe sövmek ve ölüye yüksek sesle ağlamak.»
عربي İngilizce Urduca
«Onu çıkar! Çünkü bu, ağrını arttırmaktan başka bir işe yaramaz. Şayet bu üzerindeyken ölecek olsaydın, ebediyen kurtulamazdın.»
عربي İngilizce Urduca
«Müflis kimdir, biliyor musunuz?»
عربي İngilizce Urduca
«Zekâtı verilmeyen her altın ve gümüş, kıyamet günü ateşte kızdırılarak levhalar haline getirilip sahibinin yanları, alnı ve sırtı bunlarla dağlanır.»
عربي İngilizce Urduca
«Yarım hurma ile de olsa kendinizi ateşten koruyun.»
عربي İngilizce Urduca
Kim, temîme (muska) takarsa, Allah'a şirk (ortak) koşmuştur
عربي İngilizce Urduca
«Ya Ruveyfi! Belki hayat senin için uzun sürer, insanlara şunu haber ver; kim muska veya nazarlık takarsa veya sakalını düğümler veyahut da hayvan tezeği ve kemikle istinca ederse (taharetlenirse) Muhammed o kimseden beridir.»
عربي İngilizce Urduca
“Melekler nurdan yaratıldı. Cinler dumanlı alevden, ateşten yaratıldılar. Âdem ise size anlatılandan yaratıldı.”
عربي İngilizce Urduca
«Rabbim, ümmetimden yetmiş bin kişiyi hesaba çekmeksizin cennete koyacağını, onlardan her bin kişiyle birlikte yetmişer bin kişi olacağını vadetti. Rabbimin kendi kabzası ile üç defa kabza ederek/avuçlayarak (cennete sokulacaklar)»
عربي İngilizce Urduca
«Burası akrabalık münasebetlerini kesmekten sana sığınanların makamıdır. Kim akrabalık bağını devam ettirirse Allah da onunla bağını kesmez. Her kim de akrabalık bağlarını keserse Allah da onunla bağını keser.»
عربي İngilizce Urduca
"Sen, seninle bağını muhafaza edenlere benim de bağımı devam ettitmemden; onu kesenlerden benim de onu kesmeme razı olmaz mısın?” buyurdu
عربي İngilizce Urduca
«Sırat, Cehennem’in ortasına kurulur. Sıratın üzerinde, Sa’dân’ (bölgesinin) in dikenleri gibi dikenler vardır. Sonra insanlara (geçiş için) izin verilir. Onun üstünde yürürler. Onlardan kimi o dikenlerin zarar vermesinden korunmuştur. Kimi de onun tarafından tutulur, derileri yırtılır ve başı yerde ayakları ise yukarıda olur.»
عربي İngilizce Urduca
«(Kıyamet günü) Rabbimiz kendi sâkından/baldırından açar, bunun üzerine her mü'min ve mümine secde eder. Ancak dünyada insanlara göstermek ve halka işittirmek için secde eden secdesiz kalır. Gerçi öylesi de secde etmeye gider, fakat onun sırtı tek bir tabakaya döner.»
عربي İngilizce Urduca
Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem- mescide girerken: «Kovulmuş şeytandan, azim olan Allah'a, O'nun kerîm vechine ve ka­dîm kuvvet ve galebesine sığınırım.» diye dua ederdi.
عربي İngilizce Urduca
«Siz Sa'd'ın gayûrluğuna/kıskançlığına hayret mi ediyorsunuz? İşte ben Sa'd'dan daha çok gayûrum, Allah da benden daha çok gayûrdur. Gayûr/Kıskanç olduğundan dolayıdır ki, Allah kötülüklerin açığını ve gizlisini haram kılmıştır. Allah'tan daha gayûr/kıskanç hiç bir şahıs yoktur.»
عربي İngilizce Urduca
«İşittiği ezaya Allah’tan daha sabırlı hiç kimse/hiçbir şey yoktur. Zira ona çocuk isnat ederler. O ise onlara afiyet ve rızık vermeye devam eder.»
عربي İngilizce Urduca
Ebû Saîd el-Hudrî -radıyallahu anh-'ın rivayet ettiği kıyamet gününde yaşanacak bazı olaylar, müminlerin rablerini görmeleri, sırat köprüsü, kalbinde zerre kadar iman olan kimsenin ateşten çıkarılması ve şefaat ile ilgili hadis.
عربي İngilizce Urduca
«Cehennem durmadan, daha var mı? diyecek. Nihayet izzetin Rabbi Yüce Allah (onun üzerine) ayağını koyar. Bunun üzerine Cehennem: İzzetine yemin ederim ki yeter, yeter! der ve parçaları birbirine dürülür.»
عربي İngilizce Urduca
"Allah Teâlâ cehennemliklerin en hafif azap edilenine, dünya ve ondaki bütün varlıklar senin olsa, onları fidye verir miydin? diye buyuracak. O kimse: Evet cevabını verecektir. Bunun üzerine Allah -Azze ve Celle- : Sen Adem'in sulbünde iken ben senden daha hafif bir şeyi bana ortak koşmamanı istemiştim. Ben de seni ateşe atmayacaktım. Fakat sen şirkten başkasını kabul etmedin."
عربي İngilizce Urduca
«Nasıl memnun olmayız. Yarattıklarından hiç kimseye vermediğini bize verdin. Allah: “Ben bundan daha iyisini size vereceğim” Onlar: "Bundan daha üstün şey ne olabilir?" diyecekler. Allah da şöyle buyuracak: Size rızamı helal kıldım (sizden razı oldum) ve bundan sonra asla gazap etmem.»
عربي İngilizce Urduca
Ali -radıyallahu anh-’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Bakîü’l-Garkad Kabristanı’nda bir cenazenin defni için bulunuyorduk. Derken Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- elinde baston olduğu halde yanımıza geldi, oturdu. Biz de çevresine oturduk. Başını eğdi ve bastonuyla yere bir şeyler çizmeye başladı. Sonra da şöyle buyurdu: İçinizde, cennet veya cehennemdeki yeri önceden bilinmeyen kimse yoktur.” Orada bulunanlar. Ey Allahın Rasûlü! Biz akıbetimizi ezeldeki o yazıya havale edip ameli bırakalım mı? Dediler.Peygamber:(Hayır) siz görevinizi yapmaya bakın. Herkes niçin yaratıldı ise onu kolayca elde eder''buyurdu.Hadisin tamamını zikretti.Müttefun aleyh.
عربي İngilizce Urduca
«Hiç kimse, bir başkasına fâsık veya kâfir demesin. Şayet itham altında bırakılan kişide bu sıfatlar yoksa, o söz onu söyleyene döner.»
عربي İngilizce Urduca
«Kim, bir adamın karısını veya kölesini ayartıp aldatırsa bizden değildir.»
عربي İngilizce Urduca
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- kadın gibi giyinen erkeğe, erkek gibi giyinen kadına lânet etti."
عربي İngilizce Urduca
«Yahudiler ve Hıristiyanlar (saçlarını ve sakallarını) boyamazlar. Siz onlara muhalefet edin.»
عربي İngilizce Urduca
"Nebî–sallallahu aleyhi ve sellem- uğursuzluğa inanmazdı."
عربي İngilizce Urduca
«Bu sûretleri (resim ve heykelleri) yapanlar, kıyamet günü, "Bu yaptıklarınıza can verin, haydi!" diye azap edileceklerdir.»
عربي İngilizce Urduca
«İçinde köpek ve sûret bulunan eve melekler girmez.»
عربي İngilizce Urduca
Yanlarında köpek ve çan bulunan bir topluluğa melekler arkadaşlık etmez
عربي İngilizce Urduca
«Putlara ve babalarınıza yemin etmeyiniz.»
عربي İngilizce Urduca
«Emanete yemin eden, bizden değildir.»
عربي İngilizce Urduca
Şu ayakkabılarımı alıp geri dön. Bu duvarın arkasında, gönülden inanarak “Lâ ilâhe illallah” diyen kime rastlarsan, onu cennetle müjdele!”
عربي İngilizce Urduca
Müslüman; Müslümanların elinden ve dilinden zarar görmediği kimsedir. Muhacir de Allah’ın yasakladığı şeyleri terk eden kimsedir
عربي İngilizce Urduca
«Ben cehennemden en son çıkacak (veya cennete en son girecek) kimseyi biliyorum. O adam cehennemden emekleye emekleye çıkar. Allah Teâlâ ona: – Haydi git, cennete gir, buyurur. Adam cennete gider, fakat ona cennet doluymuş gibi gelir. Geri dönüp Allah Teâlâ’ya: – Yâ Rabbi! Cennet ağzına kadar dolmuş! der.»
عربي İngilizce Urduca
Hiç göğün bulutsuz / berrak olduğu bir günde güneşe bakmakta / görmekte bir sıkıntı çekiyor musunuz?” buyurdu. “Hayır, dediler. “Peki bulutsuz Ayın ön dördüncü gecesinde aya bakmakta / görmekte hiç zorlanıyor musunuz?
عربي İngilizce Urduca
"Allah`ın doksan dokuz ismi vardır. Kim bunları ezberlerse (îman eder ve ezbere sayarsa) Cennete girer."Allah tektir tek olanı sever.''Buhârî rivayet etmiştir.
عربي İngilizce Urduca
Ebû Hureyre -radıyallahu anh'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: "Me­dine'nin kapıları ve yollarında bir takım me­lekler vardır. Medine'ye tâûn hastalığı da, Deccâl de giremez"
عربي İngilizce Urduca
«Kim ezanı işittiği zaman: "Allâhumme Rabbe hâzihi’d-da‘veti’t-tâmme, ve’s-salâti’l-kâ’ime, âti Muhammedeni’l-vesilete ve’l-fadîle veb'ashu makâmen mahmûdeni’llezî vaadteh." (Ey şu eksiksiz davetin ve kılınacak namazın Rabbi Allahım! Muhammed'e-sallallahu aleyhi ve sellem- vesîleyi ve fazîleti ver. Onu, kendisine vaadettiğin Makâm-ı Mahmûda ulaştır.) diye dua ederse, kıyamet gününde o kimseye şefaatim vâcip olur.»
عربي İngilizce Urduca
«Mezarlık ve hamam (yıkanılan ve def-i hacet giderilen yer) hariç bütün yeryüzünün tamamı mesciddir.»
عربي İngilizce Urduca
Herbiriniz namazına durduğu vakit şüphesiz Rabb'ı ile münâcât eder yâhud Rabb'ı kendisi ile kıblesi arasındadır. O halde hiçbiriniz kıblesine doğru tükürmesin.(Şayet tükürmeye mecbur kalırsa) ya sol ta­rafına veya ayaklarının altına tükürsün.
عربي İngilizce Urduca
«Ben mescidleri yükseltip genişletmekle emrolunmadım.»
عربي İngilizce Urduca
Bir gün Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- (torunu) Hasan -radıyallahu anh-’ı çıkardı. Onunla birlikte minbere çıkarak şöyle buyurdu: «Şüphesiz benim bu oğlum bir seyyiddir. Umarım ki Allah bu oğlum sebebiyle müslümanlardan iki büyük fırkanın arasını ıslah eder/düzeltir.»
عربي İngilizce Urduca
«Kim Hasan ve Hüseyin –radıyallahu anhumâ-’yı severse beni sevmiştir. Kim de onlara buğz ederse bana buğz etmiştir.»
عربي İngilizce Urduca
«Allah bir kulu için hayrı dilediğinde o kulunu ölümünden önce kullanır.»
عربي İngilizce Urduca
«O kadınlar, doğru söylemişlerdir. Onlar, kabirlerinde öyle bir azap görür ki, o azabı bütün hayvanlar işitir.»
عربي İngilizce Urduca
«Şüphesiz bu ümmet kabirleri içinde imtihana tabi tutuluyorlar. Şayet ölülerinizi gömmeyi terk etmeniz endişesi olmasaydı, bu mezarlıktan işitmekte olduğum kabir azabından bazısını sizlere işittirmesini Allah’tan muhakkak talep ederdim.»
عربي İngilizce Urduca
«Sizden biriniz öldüğü zaman sabah-akşam, (Cennet ve Cehennem'de ona ait olan) varıp yerleşeceği yeri ona gösterilir. Eğer ölü Cennet ehlinden ise, kendisine Cennet ehlinin varıp yerleşeceği yer gösterilir. Eğer ölü Cehennem ehlinden ise, kendisine Cehennem ehlinin varıp yerleşeceği yer gösterilir. Ona: "Allah seni kıyamet günü diriltinceye kadar senin yerin burasıdır" denir.»
عربي İngilizce Urduca
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- yük­sek bir yerden Medine evleri arasından yükselen köşklere baktı da: «Benim görmekte olduğum fitneleri sizler görebiliyor musu­nuz?» diye buyurdu. Sahâbîler: "Hayır!" dediler. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: «Şüphesiz ben, yağmur damlası gibi evlerinizin aralarına dökülen fitneleri görü­yorum.» buyurdu.
عربي İngilizce Urduca
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: «Ben ve Kıyamet (günü) böyle olarak gönderildim» İki parmağını (işaret ve orta parmağını) uzatarak gösterdi.
عربي İngilizce Urduca
Gece ve gündüzün ulaştığı her yere bu tebliğ ulaşacak, ister kerpiçten yapılsın isterse deve kılından. Allah her eve İslâm'ı hâkim kılacaktır
عربي İngilizce Urduca
Çünkü o bir gün olsun bile Rabbim, din (kıyamet) gününde benim günahımı bağışla, dememiştir.» diye buyurdu
عربي İngilizce Urduca
Rabbiniz ne buyurdu biliyor musunuz?» diye sorunca, oradakiler: "Allah ve Rasûlü daha iyi bilir" dediler. Bunun üzerine Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şu karşılığı verdi: «Allah şöyle buyurdu: Kullarımdan bir kısmı bana iman etmiş ve bir kısmı da inkar etmiş sabahladı
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: «Gerçekten de bu tür şeyleri hissediyor musunuz?» diye buyurdu, Ashab: Evet! diye cevap verdi. Bunun üzerine Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: «Bunu böyle hissetmeniz imanınızın doğruluğunu gösteriyor.» diye buyurdu
عربي İngilizce Urduca
(Şeytan'ın) vesvese vermek için (kurduğu) tuzağını bozan Allah'a hamdolsun.» cevabını verdi
عربي İngilizce Urduca
Şeytan, sizden birinize gelir ve şunu kim yarattı, bunu kim yarattı? diye sorar ve en son olarak; Rabbini kim yarattı? diye sorar. Kim böyle bir şeyle karşılaşırsa, Allah'a sığınsın ve bu vesveseye son versin
عربي İngilizce Urduca
Şüphesiz ki Allah, Mümin'in yaptığı iyilikler hakkında hiçbir zulüm etmez. İyiliğinin karşılığını dünyada verir, ahirette de onun sevabını verir
عربي İngilizce Urduca
«Sen geçmişte yaptığın hayırlarla Müslüman oldun.» diye buyurdu
عربي İngilizce Urduca
Münafık, iki sürü arasında gidip gelen şaşkın koyun gibidir. Bir o sürüye gider, bir bu sürüye!
عربي İngilizce Urduca
Elbisenin eskidiği gibi içinizdeki iman da eskir. Allah'tan imanınızı yenilemesini isteyin
عربي İngilizce Urduca
İlmin kaldırılması, cehaletin yayılması, zinanın artması, içki içenlerin artması ve kadınların çoğalıp, erkeklerin azalması kıyamet alametlerindendir. Öyle ki, elli kadının işlerini yalnız bir erkek idare edecek
عربي İngilizce Urduca
Bir kişi bir kabrin yanından geçerken keşke bu mezar sahibinin yerinde ben olsaydım diye temennide bulunmadıkça kıyamet kopmayacaktır
عربي İngilizce Urduca
Müslümanlarla Yahudiler savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Hatta arkasında Yahudi saklanan taş, "Ey Müslüman! Arkamda bir Yahudi var, gel onu öldür!" diyecektir
عربي İngilizce Urduca
Canım elinde olana yemin olsun ki, yakın bir zamanda İbn Meryem size adil bir idareci, doğru bir imam olarak inecek, haçı kıracak, domuzu öldürecek ve cizye koyacaktır. Mal o kadar çoğalacak ki kimse malı kabul etmeyecektir
عربي İngilizce Urduca
Güneş batıdan doğmadan kıyamet kopmaz. Güneş batıdan doğduğu zaman, insanların hepsi onu görürler de toptan hepsi iman ederler
عربي İngilizce Urduca
Zaman yakınlaşmadıkça kıyamet kopmaz!
عربي İngilizce Urduca
Allah Teâlâ, kıyamet günü yeryüzünü elinde tutacak, sağ eli ile gökyüzünü dürecek, sonra da şöyle buyuracaktır: Ben Melikim! Dünya'nın kralları nerede?
عربي İngilizce Urduca
Benim havuzum, bir aylık yürüyüş mesafesi kadar büyüktür. Suyu sütten daha beyaz, kokusu miskten daha hoştur
عربي İngilizce Urduca
Kıyamet gününde havuz başında sizden yanıma gelenleri bekleyeceğim. Ancak bazı kimseler bana gelmekten alıkonulacaktır. Ben; "Ey Rabbim! Bunlar bendendir, benim ümmetimdendir." diyeceğim
عربي İngilizce Urduca
«Muhammed'in canı elinde olana yemin olsun ki, havuzun kapları, bulutsuz ve kapkaranlık olan bir gecede gökte görünen yıldız ve gezegenlerin
عربي İngilizce Urduca
Ölüm, alaca bir koç
عربي İngilizce Urduca
Yaktığınız ateş var ya, bu Cehennem ateşinin yetmiş cüzünden bir cüzdür!
عربي İngilizce Urduca
Bize, doğru söyleyen, doğruluğu tasdik ve kabul edilmiş olan Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: «Sizden birinizin yaratılışının başlangıcı, annesinin karnında kırk gün ve gecede derlenir, toplanır
عربي İngilizce Urduca
Her şey kader iledir. Hatta acizlik ve zekilik ya da zekilik ve acizlik bile
عربي İngilizce Urduca
Allah bir kulun bir yerde ölmesini takdir etmişse, onun oraya gitmesine sebep olacak bir ihtiyaç kılar
عربي İngilizce Urduca
Ben, Bekir oğlu Sa'd kabilesinden Dımâm b. Sa'lebe’yim." dedi
عربي İngilizce Urduca
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- bir şey anlattı: «Bu, ilmin kaldırılması (yok olması) zamanında olur.» diye buyurdu
عربي İngilizce Urduca
Siz Ehl-i kitabın sözlerini ne tasdik edin, ne de yalanlayın ve şöyle söyleyin: {Biz Allah'a ve bize indirilene iman ederiz.}
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e kırk yaşında iken ilk vahiy indirildi
عربي İngilizce Urduca
Yahudiler, Allah’ın gazaplandığı kimselerdir, Hristiyanlar da sapık kimselerdir
عربي İngilizce Urduca
Sana olan hainlikleri, isyanları ve yalanları ile senin onlara verdiğin ceza hesap edilecek
عربي İngilizce Urduca
Dünyada onları ayakları üzerine yürüten Allah, yüzleri üzerine kıyamette yürütmeye de Kâdir değil midir?
عربي İngilizce Urduca
«Lâ ilahe illallah de ki, kıyamet günü bu kelime ile sana şahitlik edeyim
عربي İngilizce Urduca
"Senin söylediklerin ve kendisine çağırdığın şey güzel. Keşke bizim yapmış olduğumuz günahların bir kefareti olduğunu bize haber verebilsen (de biz de Müslüman olsak)." dediler
عربي İngilizce Urduca
«Git yanına, ona de ki: “Sen Cehennem ehlinden değilsin, ancak Cennet ehlindensin.» diye buyurdu
عربي İngilizce Urduca
{Sonra o gün, size verilen nimetlerden dolayı hesaba çekileceksiniz.}
عربي İngilizce Urduca
Ahir zamanda ne kendinizin ne de babalarınızın işitmediği şeyleri anlatan kimseler gelecektir. Onlardan uzak durun ve onları da kendinizden uzak tutun
عربي İngilizce Urduca
«Yaz, nefsim elinde olan Allah'a yemin olsun ki, bu ağızdan hak olandan başkası çıkmaz
عربي İngilizce Urduca
Müezzini duyduğunuzda, sizde söylediklerini tekrar edin. Sonra da benim için salavat getirin
عربي İngilizce Urduca
«Bu Hinzib denilen Şey­tan'dır. Onu hissettiğin an ondan Allah’a sığın ve sol tarafına üç defa tükür
عربي İngilizce Urduca
«Size şu üç kişinin durumunu haber vereyim mi? Onlardan biri, Allah’a sığındı, Allah da onu barındırdı. Diğeri (insanları rahatsız etmekten) utandı, Allah da ondan haya etti. Ötekine gelince o, (bu meclisten) yüz çevirdi, Allah da ondan yüz çevirdi.»
عربي İngilizce Urduca
Bilgili kişi uykuya dalar. O uyurken emanet kalbinden silinir. Emanetin izi, nokta halinde, yanık yeri gibi kalır. Sonra o kişi bir uyku daha uyurken emanetin geri kalanı da alınır. Bunun izi de balta sallayan bir işçinin avucundaki kabarcık gibi kalır.
عربي İngilizce Urduca
"Haceru'l- Esved'e gelerek onu öpmüş ve şöyle demiştir: "Biliyorum ki, sen bir taşsın, ne fayda ne de zarar verebilirsin. Eğer Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'i seni öperken görmeseydim seni asla öpmezdim."
عربي İngilizce Urduca
Ey Allah'ın elçisi! Ben bu adamı seviyorum, dedi. Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- yanında oturan adama: «Ona, kendisini sevdiğini haber verdin mi?» diye sordu. Adam: "Hayır!" diye cevap verdi. Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-: «Ona bunu haber ver!» buyurdu. Adam kalkıp o adama yetişti ve ona: "Seni Allah için seviyorum" dedi. Adam da ona: "Beni kendisi için sevmiş olduğun Allah da seni sevsin" dedi.
عربي İngilizce Urduca
«Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse komşusuna iyilik etsin, ikramda bulunsun.» Sahabeler: Ey Allah'ın Rasûlü! Misafirin (caizesi) ikramı nedir? diye sordular. O (sallallahu aleyhi ve sellem) da şöyle buyurdu: «Misafiri, bir gün ve bir gece ağırlamaktır. Misafirlik üç gün gündür. Bundan sonrası da ona sadakadır.»
عربي İngilizce Urduca
«O halde siz benden Arap kabilelerini soruyorsunuz. (Bilin ki) Câhiliye döneminde hayırlı (şerefli) olanlar, şayet dînî hükümleri iyice hazmederlerse İslâmiyet devrinde de hayırlıdırlar.»
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- çakıl taşı atmayı yasakladı ve: «Çakıl taşı av avlamaz, düşman yaralamaz. Sadece göz çıkarır ve diş kırar.» buyurdu.
عربي İngilizce Urduca
Bir gün Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Mekke ile Medine arasında Hum denilen bir su­yun başında aramızda hutbe okumak üzere ayağa kalktı ve Allah'a hamdu sena etti. Öğüt verdi ve hatırlatmalarda bulundu.
عربي İngilizce Urduca
"Nefsim elinde olana yemin ederim ki, kişi kabrin yanından geçip de dinden dolayı değil de, sırf uğradığı bela yüzünden kabir üzerine yuvarlanıp ah keşke bu mezar sahibinin yerinde ben olsaydım diye temennide bulunmadıkça dünyanın sonu gelmeyecektir."
عربي İngilizce Urduca
"Fırat nehri altın bir dağ üzerinden açılmadıkça kıyamet kopmaz. Onun üzerine insanlar savaşırlar. Her yüz kişiden doksan dokuzu öldürülür. Onlardan her biri: 'Herhalde savaşı ben kazanacağım." der. Başka bir rivayette ise, "Fırat nehri altın bir hazine üzerinden açılması çok yakındır. Kim buna şahit olursa sakın oradan bir şey almasın."
عربي İngilizce Urduca
"Bir zaman gelecek ki, o zamanki nesiller Medine'yi şu üzerinde bulunduğu hayır ve bereketlerine rağmen terk edecekler de, Medine'de rızkını arayan yırtıcı hayvanlardan, yani yırtıcı hayvan ve kuşlardan başka kimse bulunmayacaktır."
عربي İngilizce Urduca
''Muhakkak ki insanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, o vakit kişi altından sadaka ile (çarşı pazar) dolaşır da bunu kendisinden sadaka olarak kabul edecek tek kişi bulamaz. O zaman, tek bir erkeğe kırk tane kadının tâbi olduğunu ve kadınların çokluğu ve erkeklerin azlığı sebebiyle ona sığındıklarını görürsün.''
عربي İngilizce Urduca
“Allah’ın sâlih kulları birbiri ardından âhirete göçer; geride arpa ve hurmanın döküntüleri gibi değersiz kimseler kalır. Allah Teâlâ da onlara hiçbir önem vermez.”
عربي İngilizce Urduca
«Kendimi rüyamda bir misvakla misvaklanırken gördüm. Derken iki adam geldi. Biri, diğerinden daha büyüktü. Ben de misvağı küçük olana verdim. Bana; büyüğe denildi. Ben de onu, büyüğe verdim.»
عربي İngilizce Urduca
Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem-'in hanımlarından hiçbirini Hatice -radıyallahu anha-’yı kıskandığım kadar kıskanmadım. Üstelik onu hiç görmedim. Fakat onu sık sık anardı.
عربي İngilizce Urduca
«Eğer sabredeyim dersen, sana cennet vardır. Ama yine de sen istersen, sana şifa vermesi için Allah’a dua ederim.»
عربي İngilizce Urduca
Ebu’d Derdâ -radıyallahu anh-’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah - sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyururdu: “Bir müslümanın, yanında bulunmayan din kardeşine yapacağı dua kabul olunur. Bir kimse din kardeşine hayır dua ettikçe, yanında bulunan görevli bir melek ona, ‘Duasına amin , aynı şeyler sana da verilsin.’ diye dua eder.”
عربي İngilizce Urduca
"Ben sizin görmediğinizi görür, işitmediğinizi işitirim. Nitekim sema uğuldadı, uğuldamak da ona hak oldu. Semada dört parmak sığacak kadar boş bir yer yoktur ki, orada Allah'a secde etmek için alnını koymuş bir melek olmasın."
عربي İngilizce Urduca
«Her kim (öfkesinin gereğini) yerine getirmeye gücü yettiği halde öfkesini yenerse Allah, kıyamet gününde onu bütün yarattıklarının huzurunda çağıracak, hatta onu cennet hurilerinden dilediğini (al­makta) muhayyer bırakacaktır.»
عربي İngilizce Urduca
Allah Teâlâ Kıyamet günü şöyle buyurur: "Benim celâlim için birbirini sevenler nerede? Zâtımın gölgesinden başka hiç bir gölge olmayan günde onları kendi gölgemde gölgeleyeceğim."
عربي İngilizce Urduca
İbn Mesud -radıyallahua anh-'tan rivayet edildiğine göre dedi ki:Bir Yahudi âlim Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e gelip:Ey Muhammed! Şüphesiz yüce Allah kıyamet gününde gökleri bir parmak,yerleri bir parmak,dağları ve ağaçları bir parmak,suyu,toprağı bir parmak ve diğer mahlukatı bir parmak üzerinde tutacak.Ben Melikim buyuracak.Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bu âlimin dediklerini tasdik eder şekilde azı dişleri belli oldu.Sonra da (Onlar Allah'ı gereği gibi takdir edemediler.Halbuki kıyamet gününde arz bütünü ile O'nun kabzasındadır.) Zümer,67.Müslim'in rivayetinde:''Dağlar ve ağaçlar bir parmak,sonra da onları sarsarak şöyle buyurur:Ben Melikim,Ben Allah'ım.''Buhârî'nin rivayetinde:''Gökyüzünü bir parmağına,suyu ve toprağı bir parmağına ve diğer mahlukatı bir parmak üzerinde tutacak.''
عربي İngilizce Urduca
«Allah kıyamet gününde gökleri dürer, sonra sağ eline alır ve şöyle buyurur: Melik (Mülkün hakiki sahibi benim). Nerede (o) zalimler, nerede o büyüklük taslayanlar? Sonra da yerleri dürüp, sol eline alır ve şöyle buyurur: Melik (Mülkün hakiki sahibi benim). Nerede (o) zalimler, nerede o büyüklük taslayanlar?»
عربي İngilizce Urduca
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, Hatice -radıyallahu anha-'yı Cennet'te, içinde hiç bir gürültünün duyulmayıp hiç bir yorgunluğun hissedilmeyeceği, inciden yapılmış bir köşkle müjdeledi."
عربي İngilizce Urduca
«Kim, İslâm’da iyi bir çığır açarsa, o kimseye bunun sevabı vardır. O çığırda yürüyenlerin sevabından da kendisine verilir. Fakat onların sevabından hiçbir şey eksilmez. Her kim de İslâm’da kötü bir çığır açarsa, o kişiye onun günahı vardır. O kötü çığırda yürüyenlerin günahından da ona pay ayrılır. Fakat onların günahından da hiçbir şey eksilmez.»
عربي İngilizce Urduca
«Allah -Azze ve Celle- buyurdu ki: Celalim için birbirlerini sevenlere peygamberlerin ve şehitlerin imreneceği nurdan minberler vardır.»
عربي İngilizce Urduca
«Cenaze eğer iyi biriyse, "Beni bir an önce götürünüz, beni çabuk götürünüz!’’ diye seslenir. Eğer iyi biri değilse, "Vay başıma gelen! Beni nereye götürüyorsunuz?" diye feryat eder.
عربي İngilizce Urduca
Allah, Adem -sallallahu aleyhi ve sellem-'i yarattığında kendisine: "Git, meleklerden şu oturan topluluğa selam ver, sana nasıl selam vereceklerine kulak kesil. O, senin ve neslinin selamı olacak" diye buyurdu. Adem: "Es-selamu aleykum" dedi. Melekler de: "Es-selamu aleyke ve rahmetullah" diye karşılık verdiler "ve rahmetullah" ibaresini de ilave ettiler.
عربي İngilizce Urduca
Ebu Musa el-Eşarî -radıyallahu anh- naklediyor: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e bir kimse gelip bir şey istediğinde oturanlara yüzünü yönelip, döner ve şöyle buyururdu: «Aracı olun ki ecir alasınız. Allah böylece peygamberinin diliyle sevip, razı olduklarını hükmeder.» buyurdu. Muttefakun aleyh. Bir rivayette "dilediklerini" ifadesi geçmektedir.
عربي İngilizce Urduca
“Allahım! Sen bu kavmimi affet. Onlar cahil, bilmeyen kimselerdir.”
عربي İngilizce Urduca
«Muhakkak ki Allah, bir ümmete rahmet etmeyi dilerse, o ümmetten evvel peygamberinin ruhunu kabzeder de onu o ümmeti için bir öncü ve bir selef yapar.»
عربي İngilizce Urduca
Allah Musa'ya rahmet etsin. O, bundan daha fazla eziyete uğradı, ama sabretti.
عربي İngilizce Urduca
"Zekeriyya aleyhisselam marangoz idi."
عربي İngilizce Urduca
«Ebu Bekir’e emredin de insanlara namazı kıldırsın.»
عربي İngilizce Urduca
(Ey Aişe!) Bu Cibril’dir. Sana selam söylüyor!
عربي İngilizce Urduca
«Ben şüphesiz buna, senden daha layığım, kulumu serbest bırakın!»
عربي İngilizce Urduca
Sadaka ayeti indiği zaman sırtımızda birşeyler taşırdık (o kazancımızdan sadaka verirdik).(Münafıklar) Dediler ki: (Bu) riyakârdır. (Hemen ardından) Başka bir adam daha geldi ve bir sa' miktarı sadaka verdi. (Oradakiler) Allah'ın, bunun verdiği bir sa' sadakaya ihyiyacı yoktur, dediler. Bunun üzerine şu ayet nazil oldu: "Sadaka vermekte gönülden davranan müminlere dil uzatan ve güçlerinin yetebildiğinden başkasını bulamayanlarla alay edenler (var ya), Allah da onları alaya alır ve onlar için elim bir azap vardır."
عربي İngilizce Urduca
«Güneş, kıyamet gününde insanlara bir mil mesafe kalıncaya kadar yaklaştırılır.»
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- evime geldi. Duvara asılı duran kırbanın ağzından ayakta su içti. Ben de hemen kalkıp kırbanın ağzını kestim.
عربي İngilizce Urduca
«Bir ordu Kâbe’ye saldırmak üzere yola çıkacak, bir çöle geldiklerinde baştan sona bütün ordu yere batacaktır.»
عربي İngilizce Urduca
Cebrâil – aleyhisselam- Allah Rasûlü –sallallahu aleyhi ve selem-‘e gelerek “İçinizdeki Bedir ehlini nasıl görüyorsunuz?” diye sordu. Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- de “Müslümanların en faziletlileridir.” buyurdu. Ya da buna benzer bir şeyler söyledi. Cebrâil -aleyhisselam- “Biz de Bedir’e katılan melekleri en faziletlilerimiz olarak kabul ediyoruz.” dedi.
عربي İngilizce Urduca
Sûra iki üfleme arasında kırk vardır.” Ashab: Ya Ebû Hüreyre! Kırk gün mü? diye sordular. Bir şey diyemem, dedi. Sahâbîler: Kırk yıl mı? diye sordular. Bir şey diyemem, dedi. Kırk ay mı? diye sordular. Bir şey diyemem, dedi.
عربي İngilizce Urduca
"Allah'ın en çok sevdiği yerler mescidlerdir. Allah'ın en çok buğz ettiği yerler de çarşı ve pazarlardır."
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bir adamı seriyyeye gönderdi. Adam, namazlarında arkadaşlarına Kur'an okuyor ve (rekâtını) ''Kul huvallahu ehad'' ile bitiriyordu.
عربي İngilizce Urduca
Ali b. Ebû Tâlib’e, binsin diye hayvanını getirdikleri zaman ayağını üzengiye koyunca ‘Bismillah’ dedi.
عربي İngilizce Urduca
«Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı, namusu veya başka bir şey ile ilgili bir zulüm varsa altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyamet günü gelmeden önce o kimseyle helalleşsin.»
عربي İngilizce Urduca
«İnsanlar kıyamet gününde, yalınayak, çıplak ve sünnetsiz olarak Allah’ın huzurunda toplanırlar.»
عربي İngilizce Urduca
Allah Teâlâ, biri diğerini öldüren ve her ikisi de cennete giren iki kişiye güler. Bunlardan biri Allah yolunda savaşırken diğeri tarafından öldürülür. Katil olan da daha sonra tövbe eder, müslüman olur, o da Allah yolunda savaşırken şehit edilir.
عربي İngilizce Urduca
«İnsanlar kulaklarının yarı­sına kadar tere boğulmuş oldukları halde Rablerinin huzurunda kalkarlar.»
عربي İngilizce Urduca
Peygamber –sallallahu aleyhi ve sellem- yemek yediği zaman üç parmağını yalardı.
عربي İngilizce Urduca
“Bir yerde tâûn (veba) hastalığı olduğunu işitirseniz oraya girmeyiniz. Eğer bir yerde veba hastalığı vuku bulmuşsa ve siz de orada iseniz oradan çıkmayınız.”
عربي İngilizce Urduca
Bir gün Cebrail -aleyhisselam- Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem- ile birlikte otururken yukarıdan bir gıcırtı işitti.
عربي İngilizce Urduca
«Sende Allah’ın sevdiği iki özellik vardır: Yumuşak huyluluk ve Aceleci olmamak.»
عربي İngilizce Urduca
"Kıyamet gününde hakları mutlaka sahiplerine vereceksiniz. Hatta boynuzsuz koyun için boynuzlu koyundan kısas (hakkı) alınacaktır."
عربي İngilizce Urduca
''Bir adam Kehf sûresini okuyordu.Yanında iki uzun iple bağlanmış bir at vardı.''
عربي İngilizce Urduca
“Ey insanlar! Kendinize acıyın; siz ne sağıra dua ediyorsunuz; ne de bir gâibe! Muhakkak siz, sizi hakkıyla işiten yakın bir kimseye (Allah’a) dua ediyorsunuz ki, o sizinle beraberdir.” buyurdu.
عربي İngilizce Urduca
''Sana Dâvud -Aleyhisselam-'ın nağme­lerinden (okuyuşundan) bir nağme verilmiştir.''
عربي İngilizce Urduca
«Allah, bir kavme azap etmek istediğinde o kavim içerisinde bulunan (iyi-kötü) her ferde azap isabet ettirir. Sonra (kıyamet gününde) herkes kendi ameline göre diriltilir.» Müslim rivayet etmiştir.
عربي İngilizce Urduca
«Allah’ım! İyilikler yapmayı kötülüklerden el çekmeyi, yoksulları sevmeyi, beni bağışlayıp bana rahmet etmeni senden dilerim. Bir topluma bir fitne göndereceksen beni o fitneye düşürmeksizin vefat ettir. Bana seni sevmeyi, seni sevenleri sevmeyi ve senin sevgine yaklaştıran her ameli sevmeyi nasip eyle.»
عربي İngilizce Urduca
«Allah Teâlâ cennette Âdem’in bedenine şekil verip dilediği kadar bıraktıktan sonra İblis, etrafında dolaşıp ona bakmaya başladı. Onun içini boş görünce kendine sahip olamayan, bir mahluk yarattığını anladı.»
عربي İngilizce Urduca
Nevvâs b. Sem’ân -radıyallahu anh- şöyle dedi: Bir sabah Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- deccaldan uzun uzun bahsetti. Sonunda yorulup sesini alçalttı, sonra tekrar yüksek sesle konuştu. Biz onun anlatışına bakarak deccalın Medine civarındaki hurmalıklara gelip dayandığını zannettik. Tekrar yanına gittiğimiz zaman üzüntümüzü anladı ve: “Hayrola, bu ne hal?” dedi. Biz de: Yâ Rasûlallah! Sabahleyin deccaldan bahsettin. Kâh alçak sesle kâh yüksek sesle konuştuğun için, biz onun hurmalıklara gelip dayandığını sandık, dedik. Bunun üzerine şöyle buyurdu: “Sizin adınıza deccaldan başka şeylerden daha çok korkuyorum. Şayet deccal ben aranızdayken çıkarsa, onun oyununu bozar, delillerini çürütürüm. Eğer ben aranızdan ayrıldıktan sonra çıkarsa, artık herkes kendini ona karşı savunup korumalıdır. Zaten Allah Teâlâ mü’minleri onun kötülüklerinden koruyacaktır. Deccâl kıvırcık saçlı, patlak gözlü, (Câhiliye devrinde ölen) Abdüluzzâ b. Katan’a benzeyen bir gençtir. Sizden onu gören Kehf sûresinin baş (ve son) tarafından onar âyet okusun. O Şam ile Irak arasındaki bir yerden çıkacak. Sağa sola her yana kötülüğünü yayacaktır. Ey Allah’ın kulları, imanınızı koruyup direnin!”Yâ Resûlallah! Deccâlin yeryüzünde kalma süresi ne kadardır? Diye sorduk. Şöyle buyurdu: “Kırk gündür. Bir günü bir yıl kadar, bir başka günü bir ay kadar, bir diğer günü de bir hafta kadardır; geri kalan günleri ise sizin bildiğiniz günler gibidir.” Biz: Yâ Rasûlallah! Bir yıl kadar olan günde, kılacağımız bir günlük namaz kâfi gelecek mi? dedik. “Hayır, siz namaz vakitlerini ona göre takdir ve hesap ediniz” buyurdu. Biz: Yâ Rasûlallah! Onun yeryüzündeki sürati ne kadardır? Diye sorduk. Şöyle buyurdu: “Rüzgârın sürüklediği bulut gibi insanların yanından geçer, ilâh olduğunu söyleyerek kendisine iman etmelerini ister, onlar da iman ederler. Göğe yağmur yağdırmasını emreder, yağmur yağar; yere bitki bitirmesini emreder, otlar, çayırlar biter; insanların yayılmaya gönderdikleri hayvanları daha gösterişli ve semiz, sütleri daha bol olarak döner. Daha sonra başka insanların yanına gelerek onları kendine inanmaya davet eder; fakat onlar kendisine inanmayıp teklifini geri çevirirler; deccal de yanlarından ayrılıp gider; lakin sabahleyin suları çekilip çayır çimenleri kurur, hayvanları da helâk olur. Deccâl bir örene uğrayıp ‘Definelerini ortaya çıkar!’ der, o harâbedeki defineler arıbeyinin peşinden giden arılar gibi deccalın arkasından gider. Sonra deccal babayiğit bir genci yanına çağırıp onu kılıcıyla ikiye biçer; vücudunun her parçası bir yana düşer; ardından ona seslenir. Delikanlı gülümseyen bir çehreyle ona doğru gelir. Deccal böyle işler yaparken Allah Teâlâ Mesîh İbni Meryem sallallahu aleyhi ve sellem’i gönderir. Mesîh, boyanmış iki elbise içinde, ellerini iki meleğin kanatları üzerine koyarak Dımaşk’ın doğusundaki Akminare’nin yanına iner. Mesih parıldayan yüzüyle başını yere eğince saçlarından terler damlar, başını kaldırınca inci gibi nûrânî damlalar dökülür. Onun nefesini koklayan kâfir derhal ölür. Nefesi baktığı yere ânında ulaşır. Mesih deccâlin peşine düşer, onu (Kudüs yakınındaki) Bâbü Lüd’de yakalayıp öldürür. Sonra Îsâ -sallallahu aleyhi ve sellem-, Allah Teâlâ’nın kendilerini deccâlin şerrinden koruduğu birtakım insanların yanına gelir, onların yüzlerini okşayarak deccâl fitnesinin sona erdiğini söyler ve kendilerine cennetteki yüksek derecelerini haber verir. Bu sırada Allah Teâlâ Îsâ -sallallahu aleyhi ve sellem-’e vahyederek “Kimsenin öldüremeyeceği kullar yarattım; diğer kullarımı toplayıp Tûr’a götür” buyurur. Allah Teâlâ Ye’cûc ve Me’cûc’ü yeryüzüne gönderir. Onlar tepelerden süratle inip giderler; öncüleri Taberiye gölüne varıp gölün bütün suyunu içer. Arkadan gelenler oraya vardıklarında, “Bir zamanlar burada çok su varmış” derler. Îsâ -sallallahu aleyhi ve sellem- ile yanında bulunan mü’minler Tûr dağında mahsur kalırlar. Onlardan her biri için bir öküz başı, sizin bugünkü paranızla yüz altından daha kıymetli olur. Îsâ sallallahu aleyhi ve sellem ile yanındaki müminler bu belâdan kendilerini kurtarması için Allah Teâlâ’ya yalvarırlar. Allah Teâlâ da Ye’cûc ve Me’cûc’ün enselerine kurtçuklar musallat eder; hepsi bir anda ölüp gider. Ardından Îsâ -sallallahu aleyhi ve sellem- ile müminler Tûr dağından inerler. Ye’cûc ve Me’cûc’ün kokmuş cesetlerinin olmadığı bir karış yer bulamazlar. İsa -sallallahu aleyhi ve sellem- ile yanındaki müminler bu belâdan da kendilerini kurtarması için Allah Teâlâ’ya yalvarırlar.Allah Teâlâ deve boyunları gibi iri kuşlar gönderir; bu kuşlar onların kokmuş cesetlerini alarak Cenâb–ı Hakk’ın dilediği yere götürüp atarlar. Sonra Allah Teâlâ hiçbir evin ve çadırın engel olamayacağı bol bir yağmur gönderir; bu yağmur yeryüzünü ayna gibi pırıl pırıl temizler. Daha sonra yeryüzüne “Meyveni bitir, bereketini getir” diye emredilir. O gün bir grup insan tek bir nar ile doyar, kabuğuyla da gölgelenirler. Yaylıma gönderilen hayvanların sütü de bereketlenir, bir devenin sütü kalabalık bir grubu, bir ineğin sütü bir kabileyi, bir koyunun sütü bir cemaati doyurur. Onlar böyle yaşayıp giderken Allah Teâlâ tatlı bir rüzgâr gönderir; bu rüzgâr onları koltuk altlarından sarmalayıp her mü’minin ve müslümanın ruhunu alıp götürür. Yeryüzünde insanların en fenaları kalır; onlar eşekler gibi birbiriyle tepişip herkesin gözü önünde cinsel ilişkide bulunurlar ve kıyamet onların üzerine kopuverir.Müslim rivayet etmiştir. ''Hulle beyne Şam be Irâk’’:Yani ikisi arasında yol.’’Âse’’ Ays kelimesi fasadın en kötüsü demektir.’’Zürâ’’ Hörgüçlerin en üst kısmı demek olan Zürve/Zirve şeklinde yazılımıyla bu kelimenin çoğuludur.’’Yaâsîb’’Arının erkilleridir.’’Cizleteyni’’ iki parça,’’Garad’’ ok atılan hedef. Yani onu hedefe atan okçu gibi atar.’’Mehrûde’’ O da boyalı elbise demektir.’’Lâ Yedân’’ Güc yetmez.’’Nagf’’ Kurtçuk demektir.’’Fersâ’’ Ferîs kelimesinin çoğuludur. O da öldürülen demektir.’’Zeleka’’:Ve Zülka olarakta rivayet edilmiş olup kadın demektir.’’Isâbe’’ Topluluk,’’Risl’’ Süt,’’Lıkha’’ İki yaşını doldurup üçe girmiş deve.’’Fiâm’’ topluluk.’’Fahz’’: Sayı olarak kabileden daha az olan insanlar.
عربي İngilizce Urduca
«Allah, bir kulu sevdiği zaman, Cibrîl -aleyhisselam-'a seslenerek ve muhakkak ki Allah, filan (kulun)ı seviyor sen de sev diye buyurur. Cibrîl -aleyhisselam- onu sever. Sonra sema ehli de Muhakkak ki Allah, filan (kulun)ı seviyor siz de onu sevin diye nida eder. Böylece onu sema ehli de sever. Sonra onun için yeryüzünde bir kabul konur.» Müslim’in rivayetinde ise şu şekildedir: «Şüphesiz ki, Allah bir kulu sevdiği zaman, Cibrîl -aleyhisselam-'ı çağırır da: Ben filanı seviyorum, onu sen de sev! der. Ve onu Cibrîl de sever. Sonra semada seslenerek: Gerçekten Allah filanı seviyor; onu siz de sevin! der. Artık onu semâ ehli de severler. Sonra onun için yeryüzünde kabul konur. (Allah) Bir kula da buğz ettiği zaman Cibrîl -aleyhisselam- çağırarak: Ben filana buğz ediyorum, ona sen de buğzet! der ve Cibrîl de ona buğzeder. Sonra sema ehli arasında: Allah filâna buğz ediyor, ona siz de buğz edin! diye seslenir. Onlar da ona buğz ederler. Sonra o kul için yeryüzünde buğz konur.»
عربي İngilizce Urduca
«Kul(um) bana bir karış yaklaştığı zaman, ben ona bir arşın yaklaşırım. O bana bir arşın yaklaşınca ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek geldiği zaman, ben ona koşarak varırım.»
عربي İngilizce Urduca
Muhammed b. Zeyd'den nakledildiğine göre bazı kişiler, dedesi Abdullah b. Ömer -radıyallahu anhümâ-'ya gelip: Biz idarecilerimizin yanına girer ve onlara karşı, oradan çıktığımız zaman söylediklerimizin tam tersi sözler söyleriz, dediler. Bunun üzerine Abdullah b. Ömer: Bu sizin yaptığınızı biz, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- zamanında iki yüzlülük sayardık, cevabını verdi.
عربي İngilizce Urduca
«Kim Allah’a kavuşmak isterse, Allah da ona kavuşmak ister. Kim Allah’a kavuşmak istemezse, Allah da ona kavuşmak istemez.»
عربي İngilizce Urduca
"Seyhan, Ceyhan, Fırat ve Nil, Cennet nehirlerindendir."
عربي İngilizce Urduca
«el-Musa'ir/Fiyatları koyan Allah'tır. el-Kabid/Tutan, el-Basit/Veren, er-Rezzak/Rızık veren O'dur. Ben; hiç kimseye kan ve malda zulmetmemiş olduğum ve hiç kimsenin de benden bir şey talep etmediği bir halde Allah'a kavuşmayı dilerim.»
عربي İngilizce Urduca
«Allah Teâlâ son derece hayâlıdır, hayâlı ve örtülü olanları sever. Sizden biriniz yıkandığı zaman örtünsün.»
عربي İngilizce Urduca
«Allah buyurdu ki; "Kulum bana bir karış yaklaşırsa ben ona bir arşın yaklaşırım. O bana bir arşın yaklaşırsa ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana bir kulaç gelirse ben ona daha hızlı gelirim.»
عربي İngilizce Urduca
"Havle Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem-’in yanına geldi ve eşinden şikâyet ediyordu. Söyledikleri bana gizliydi, duyamıyordum."
عربي İngilizce Urduca
«Şüphesiz yüce Allah, her imal eden kimseyi ve imal ettiği şeyi yaratandır.»
عربي İngilizce Urduca
«Allah et-Tabîb’dir. Belki sen şefkatli bir adamsın onun tabibi onu yaratandır.»
عربي İngilizce Urduca
«Şüphesiz şunun soyundan öyle bir nesil türeyecektir ki, onlar her zaman güzel sesle Allah 'ın kitabını okuyacaklar. Fakat Kur'ân'ın tatlılığı onların boğazlarından ileriye geçmeyecektir. Onlar, okun avı (çabuk delip) çıktığı gibi dinden çıkacaklar!» buyurdu. Zannediyorum ki Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: «Yemîn olsun, eğer ben onların zamanına yetişseydim, muhakkak onları Semûd kavminin öldürülüşü gibi toptan öldürürdüm.» buyurdu.
عربي İngilizce Urduca
«Cennet ve cehennem, aralarında (ihtilaf ederek Allah nezdinde) dava açtılar. Cehennem: "Ben, mütekebbirler (dünyada büyüklük taslayanlar) ve mütecebbirler (zorbalık yapanlar) için tercih edildim!" diye övündü. Cennet de: "(Ey Rabbim!) Bana niçin sadece zayıflar ve (insanlar nazarında) düşük olanlar, (hakir görülenler) girer?" dedi.
عربي İngilizce Urduca
«Adem ile Musa münakaşa ettiler. Musa Ey Adem! Sen bizim babamızsın. Sen bizi mahrumiyete düşürdün ve Cennetten çıkarttın! dedi. Adem de ona: Sen, Allah'ın kelamı ile seçkin kıldığı bir kimsesin ve senin için eliyle (Tevrat'ı) yazdığı Musa'sın. Öyle iken sen, Allah'ın beni yaratmasından kırk sene evvel üzerime takdir buyurduğu bir işten dolayı mı beni kınıyorsun? dedi. Böylece Adem, Musa'ya galip geldi. Adem, Musa'ya galip geldi.»
عربي İngilizce Urduca
«İnsanlar -yahut kullar- kıyamet gününde, çıplak, sünnetsiz ve buhmen (kararmış) olarak haşr olunacaklardır.» Biz de: "Ey Allah’ın Rasûlü! Buhmen ne demektir?” diye sorduk. O da: «Yanlarında hiçbir şeyleri bulunmayan demektir» diye buyurdu ve devamla, yakın olanın işittiği gibi uzak olanın da işiteceği bir sesle: «Ben Melik'im (Hükümranım), Deyyân'ım (Hakimim, hüküm verenim) diye nida eder.»
عربي İngilizce Urduca
"Muhakkak, sizden biriniz cennetin en alt derecesinde bulunsanız bile,ona( gönlünden geçenleri) temenni et denir. O da devamlı temenni eder durur. Bunun üzerine ona(kalbinden geçenleri) tamamen temenni ettin mi? diye sorulur. Evet cevabını verince muhakkak temenni ettiğin şeyler bir misli fazlasıyla sana verilecektir denir"
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- kertenkelelerin öldürülmesini emretmiş ve şöyle buyurmuştur: “Kertenkele İbrahim -aleyhisselam-'ın ateşinin (yanması için) üflerdi.”
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in ma‘rufta (iyilikte) itaat konusunda bizden aldığı biat (söz) içinde, iyilikte kendisine is­yan etmeyeceğimize (özellikle musibet karşısında) yüzü(müzü) tırma­lamayacağımıza, vah vah diye feryad etmeyeceğimize, yaka(mızı) yırt­mayacağımıza, saç(larımızı) dağıtmayacağımıza dair aldığı (söz) de vardı.
عربي İngilizce Urduca
"Allah Teâlâ’nın, kullarına olan merhameti, bu kadının çocuğuna gösterdiğinden çok daha büyüktür."
عربي İngilizce Urduca
"Bir adam, susuzluktan soluyup toprak yiyen bir köpek gördü. Adam kendi kendine: 'Bu köpek de benim gibi çok susamış.' deyip hemen kuyuya indi, mestini su ile doldurup ağzıyla tutarak dışarı çıktı ve köpeği suladı. Allah onun bu davranışından memnun kaldı ve günahlarını affetti."
عربي İngilizce Urduca
"Şüphesiz ki, kâfir bir kimse bir iyilik yaptığında, dünyada bu iyiliğinin tadı ona tattırılır. Mü’mine gelince, Allah, onun iyiliklerini ahireti için saklar. Dünyada ise itaat etmesine rızık bahşeder."
عربي İngilizce Urduca
«Müezzinler, insanların en uzun boyunlu olanlarıdır.»
عربي İngilizce Urduca
"İsra’ya götürüldüğü gece ona, (biri şarap biri süt olmak üzere) iki kâse getirildi."
عربي İngilizce Urduca
«Hz. Adem'in ömrü tamam olunca ona ölüm meleği geldi. Adem -aleyhisselam- (Meleğe): "Benim ömrümden kırk yıl daha geride kalmadı mı?" dedi. Melek O'na: "Sen onu, oğlun Davud'a vermedin mi?" dedi. Adem inkar etti, zürriyeti de inkar etti. Adem unuttu ve meyveden yedi. Zürriyeti de unuttu. Adem hata işledi, zürriyeti de hata işledi.»
عربي İngilizce Urduca
«İman Yemenli'dir, hikmet de Yemenli'dir. Rahman'ın nefesini Yemen tarafından hissetmekteyim. Küfür, fısk ve kalplerin katılığı deve ve keçi besleyenlerdedir.»
عربي İngilizce Urduca
Ey Ebû Âişe: Üç şey vardır ki bunlardan birini söyleyen Allah’a en büyük iftirayı yapmış olur.
عربي İngilizce Urduca
'Boynuzun sahibi İsrafil elinde boynuz olduğu ve onu ağzına dayadığı halde, başını eğmiş, kulaklarını gelecek emri işitmeye hazır bir vaziyette dinleyip üfleme emrini beklerken ben nasıl mutlu olup sevinebilirim ki?''
عربي İngilizce Urduca
" Arşı taşıyan meleklerden bahsetmem konusunda bana izin verildi. Onlardan her birisinin kulak memesi ile boynunun arasındaki mesafe yedi yüz yıldır."
عربي İngilizce Urduca
Aişe'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Ra­sû­lul­lah -sallallahu aleyhi ve sellem- benim evimde uzanmıştı baldırları yada kaval kemiği gözüküyordu. O sırada Ebû Bekir kapıya geldi, içeri girmek için izin istedi. Re­sû­lul­lah tav­rında bir değişiklik yap­madan içeri girmesine izin verdi. Sonra soracağını sorup gitti. Daha sonra Ömer geldi, ona da aynı şekilde hâlini değiştirmeden izin verdi. Ondan sonra Osman, huzura girmek için izin istedi. Bu defa Rasû­lul­lah -sallallahu aleyhi ve sellem- toparlanıp elbisesini düzeltti. -Muhammed şöyle demiştir: Bunların aynı gün olduğunu söylemiyorum - Osman içeri girdi konuştu ve dışarı çıktığında Aişe: Ebû Bekir girdi toparlanmadınız, önemsemediniz, sonra Ömer girdi toparlanmadınız, önemsemediniz, sonra Osman gelince oturup elbisenizi düzelttiniz. Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: Kendisinden meleklerin bile hayâ ettiği bir kimseden ben hayâ etmeyeyim mi?. Muslim rivayet etmiştir.
عربي İngilizce Urduca
"Yüce Allah'ın yeryüzünü dolaşan melekleri vardır. Onlar ümmetimden salat ve selam getirenleri bana iletirler.''
عربي İngilizce Urduca
'Sa'd'ın cenazesi üzerine Rahmân’ın Arş'ı titremiştir.Sa’d b. Muâz için, gökyüzünün kapıları açılmıştır.Yetmiş bin melek inmiştir.Kabirde sıkılmış ama sonra bırakılmıştır.''
عربي İngilizce Urduca
"Güneşin hâcibi (ışığı) göründüğü vakit, güneş iyice mey­dana çıkıncaya kadar namazı bırakınız. Güneşin ışığı battığı zaman da ta kayboluncaya kadar namazı yine bırakınız. Kılacağınız nama­zınız için güneşin ne doğma zamanı, ne de batma zamanını tercih edi­niz. Çünkü o bir şeytanın -yahud şeytanın- iki boynuzu arasından çıkar.''
عربي İngilizce Urduca
Âmir'den nakledildiğine göre Alkame'ye:İbn Mesud Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ile birlikte cin gecesinde hazır bulundu mu?diye sordum.Alkame şöyle dedi:Ben İbn Mesud -radıyallahu anh-'a sorup:Sizden bir kimse Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ile birlikte cin gecesinde bulundu mu? dedim.O, hayır ama biz bir gece Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ile birlikte idik.Onu yanımızda bulamayınca vadilerde ve dağ geçitleri arasında onu aradık.Onu cinler kaptı yahut gizlice öldürüldü, dedik.Bu sebeple bir topluluğun geçirdiği en kötü bir geceyi geçirdik.Sabhı edince O Hira tarafından geliverdi, dedi.İbn Mesud dedi ki:Ey Allah'ın Rasûlü, seni göremeyince aradık,seni bulamadık.Bu sebeple bir kavmin geçirdiği en kötü bir geceyi geçirdik.Allah Rasûlü:''Bana cinlerin davetçisi geldi,onunla birlikte gittim,onlara Kur'an okudum'' buyurdu.İbn Mesud dedi ki:Sonra bizi alıp götürdü,bizlere onların izlerini ve ateşlerinin kalıntılarını gösterdi.Allah Rasûlünden azık istediler,O da:''Elinize geçen üzerine Allah adı anılmış her kemik olabildiğince etli olarak sizindir.Her deve tezeği de hayvanlarınıza yemdir.'' buyurdu.Sonra Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:''Artık bu ikisi ile istincâ yapmayınız çünkü bunlar kardeşlerinizin yiyeceğidir.'' buyurdu.Müslim rivayet etmiştir.
عربي İngilizce Urduca
«Şeytan, tahtını su üzerine kurar, sonra çetelerini insanlara gönderir. Çetelerinden onun yanında en yakın mertebede bulunanlar, insanlar arasında en çok fitne çakaranlardır.
عربي İngilizce Urduca
«Fatıma benden bir parçadır. Kim onu kızdırırsa beni kızdırmış olur.»
عربي İngilizce Urduca
İbn Ömer –radıyallahu anhumâ-: Şuna bakın! Peygamber’in, onlar dünyadan iki reyhanımdır. dediğini işittiğim torunlarından birini öldürenler (Iraklılar gelmiş şimdi de) bana sivrisineğin kanını soruyorlar! dedi.
عربي İngilizce Urduca
«Allah'ım! Ben bu çocuğu seviyorum, sen de onu sev ve onu seveni de sev!»
عربي İngilizce Urduca
«Her ümmetin bir emini vardır. Ey ümmet! bizim eminimiz ise Ebû Ubeyde b. Cerrah'tır.»
عربي İngilizce Urduca
"Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'i; «Fedâke ebî ve ümmi» (Anam babam sana fedâ olsun) cümlesini Sa'd'dan başka bir adama söylerken görmedim." Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem: «Anam babam sana fedâ olsun yâ Sa`d, durma at!» derdi.
عربي İngilizce Urduca
«Sizin benden sonraki durumunuz, beni cidden düşündürüyor. Size ancak çok cömert olanlar tahammül edebileceklerdir.»
عربي İngilizce Urduca
«Allah'ım! Muaviye'yi hak yola (hidayete) iletici (yol gösterici), hak yolu bulmuş bir kimse kıl ve onunla insanlara hidayet ver.»
عربي İngilizce Urduca
«Bana vahyolundu ki, sizler kabirde Deccal fitnesine yakın bir imtihandan geçeceksiniz.»
عربي İngilizce Urduca
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- güneş batmış olduğu hâlde Medine'den dışarıya çıkmıştı. Bir ses işitti de: «Yahudi kabilesi, kendi kabirleri içinde azap olunuyor.» buyurdu.
عربي İngilizce Urduca
Kabir azabı ve nimetininin bir takım özellikleri
عربي İngilizce Urduca
«Kıyametin kopması yaklaştığı sıra (onun alâmet­lerinden olmak üzere şu) altı şeyi say! 1.Benim ölümüm 2. Sonra Beytu'l-Makdis'in Fethi 3. Sonra çokça yaşanacak ölümler, zira bu koyun hastalığı gibi sizi yakalayacaktır. 4.Sonra mal çokluğu ki, siz bir kişiye yüz di­nar verseniz bile (yine de bunu az ve küçük görerek) onun hoşnutsuzluğu ve husumeti sürüp gidecektir. 5. Sonra bir fitne ki, Arap evlerinden girmediği hiç bir ev kalmayacak, muhakkak her bir eve girecektir. 6. Sonra si­zinle Asfaroğulları (denilen Rumlar) arasında bir barıştır.»
عربي İngilizce Urduca
«Hicaz bölgesinden bir ateş çıkıp Busrâ'daki develerin boyunlarını aydınlatmadıkça kıyamet kopmaz.»
عربي İngilizce Urduca
«Ümmetimin son zamanlarında malı sayarak değil, avuçla avuçlayacak bir halife gelecektir.»
عربي İngilizce Urduca
«Türklerle savaşmadıkça kıyamet kopmaz. Gözleri küçük, yüzleri kırmızı, burunları yassı, sanki yüzleri çekiçle dövülmüş kalkan gibidir. Sizler, ayakkabıları kıldan bir kavimle savaşmadıkça kıyamet kopmaz.»
عربي İngilizce Urduca
«Sizler Huz ve Kirman’da gözleri küçük, burunları yassı, yüzleri kılıflı kalkanlar gibi ve ayakkabıları kıldan yapılmış kimslerle çarpışmadıkça kıyamet kopmayacaktır»
عربي İngilizce Urduca
"Ben onun için ağlamıyorum. Allah katındaki nimetlerin, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- için daha hayırlı olduğunu elbette biliyorum. Ben asıl, vahyin kesilmiş olmasından dolayı ağlıyorum, dedi. Bu sözleri duyduktan sonra, Ebû Bekir ve Ömer -radıyallahu anhuma- duygulandılar. Onlar da Ümmü Eymen’le birlikte ağladılar."
عربي İngilizce Urduca
«Bizi daha sık ziyaret etmeni engelleyen nedir?»
عربي İngilizce Urduca
"Dünyanın son günlerinde, halifelerinizden biri, malı saymaya bile gerek duymadan avuç avuç dağıtacaktır."
عربي İngilizce Urduca
Ey Müminlerin Emîri! Şüphesiz yüce Allah, Peygamber'ine: "Sen af yolunu tut, iyiliği emret, cahillerden yüz çevir." diye buyurdu. Şüphesiz bu Uyeyne de o câhillerdendir, dedi. Vallahi Hurr b. Kays bu âyeti okuyunca, o haşmetli Ömer olduğu yerde çakılı kaldı. Vallahi bir adım ileri gitmedi. Esasen Ömer Allah'ın kitâbı yanında duran bir kimseydi. (Yânî onun hükmünü geçmezdi.)
عربي İngilizce Urduca
Birtakım kimseler Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-´e gelerek, bize Kur´an´ı ve Sünnet´i öğretecek insanlar gönderseniz, dediler. Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-, içlerinde dayım Harâm´ın da bulunduğu, Ensâr'dan kurrâ olan yetmiş kişiyi onlara gönderdi.
عربي İngilizce Urduca
Bir seferde Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem- ile birlikte çıkmıştık. Bu seferde insanlar kıtlık ile karşılaştılar.
عربي İngilizce Urduca
"Ben falan ve falancanın dinimizden bir şey bildiklerini zannetmiyorum."
عربي İngilizce Urduca
Eğer şu hurmalarımı yiyinceye kadar yaşarsam, bu gerçekten uzun bir hayattır, diyerek elindeki hurmaları attı. Sonra şehit oluncaya kadar müşriklerle savaştı.
عربي İngilizce Urduca
Allah -Azze ve Celle- Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem-’e vefatından öncesine kadar vahiy göndermeye devam etti. Vahyin en çok geldiği zaman ise Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem-’in vefat ettiği gündü.
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- başlarına Âsım b. Sâbit el-Ensarî'yi komutan tayin ettiği on kişiden oluşan bir kâfileyi (irşad ve istihbârât için) görevlendirdi.
عربي İngilizce Urduca
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- bir su kabı istedi. İçinde birazcık su bulunan, fakat derin olmayan geniş bir kap getirdiler. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- elini suya soktu. Enes dedi ki: Nebi'nin parmaklarının arasından fışkıran suya bakmaya başladım. O sudan, yetmiş, seksen kadar kişi abdest aldı.
عربي İngilizce Urduca
Ömer İbnu’l–Hattâb -radıyallahu anh- ilk hicret eden sahabelere dörder bin maaş bağladı.
عربي İngilizce Urduca
Eyyub -aleyhisselâm- çıplak olarak yıkanırken (gökten) üzerine altından çekirge düştü.
عربي İngilizce Urduca
“Allah katında nelere sahip olduğunuzu bir bilmiş olsaydınız ihtiyaç ve sıkıntınızın daha da artmasını isterdiniz.”
عربي İngilizce Urduca
Bir adam Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem-’e gelerek: Ben açım, dedi.
عربي İngilizce Urduca
Muhakkak ki Allah, Muhsin’dir. Her şeye ihsânda bulunmayı/ güzelce davranmayı sever. Öldürdüğünüz zaman güzelce öldürün. Hayvanı boğazladığınız zaman da güzelce boğazlayın. (Sizden biri hayvanı boğazlayacağı zaman) bıçağını keskinleştirsin ve hayvanını rahat ettirsin (ona eziyet etmesin).
عربي İngilizce Urduca
«Müslüman bir kimse, namaz ve zikir için mescidi vatan edindiği (çokça gitmeyi alışkanlık haline getirdiği) zaman Allah'ın onun bu halinden duyduğu sevinç, tıpkı gurbette bir kimsesi olan kimselerin onun yanlarına dönmesiyle (kavuşmaktan) duydukları sevinç gibidir.»
عربي İngilizce Urduca
Kıyamet günü olduğu zaman Allah -Azze ve Celle- her bir Müslümana bir yahudi, yahut bir hristiyan sunar da, bu senin ateşten kurtulmandır, fidyendir.” diye buyurur.
عربي İngilizce Urduca
"Üç kişiden başka beşikte konuşan (bebek) olmamıştır"
عربي İngilizce Urduca
Musa -aleyhisselam-'ın Hızır ile Olan Kıssası
عربي İngilizce Urduca
"Rasûlullah'ı (bu) iki parmağını (gözü ve kulağı üzerine) koyarak bu ayeti okurken gördüm." dedi.
عربي İngilizce Urduca
"Mute Savaşında elimde dokuz kılıç parçalandı, yalnız ağzı enli Yemani bir kılıcım vardı, elimde o dayanabildi."
عربي İngilizce Urduca
Bana: «Ey Ebu Mesud! Bilesin ki, senin bu köleye gücünün yettiğinden daha fazlası ile Allah’ın gücü sana yeter.» dedi. Bunun üzerine ben: "Bundan sonra bir daha kesinlikle köle dövmeyeceğim" dedim.
عربي İngilizce Urduca
«Kardeşim Cafer için bugünden sonra artık ağlamayın!»
عربي İngilizce Urduca
Numân b. Beşîr –radıyallahu anhuma- şöyle dedi: Abdullah b. Revâha -radıyallahu anhu- baygın düştü. Kız kardeşi ağlayarak: Ey benim dağ gibi kardeşim! Ey şöyle olan, ey böyle olan deyip onun için ağıt yakmaya başladı. Abdullah b. Revâha -radıyallahu anh- kendisine gelince kız kardeşine: "Sen bir şey söyledikçe mutlaka bana da sen böyle misin? denildi, dedi." Buharî rivayet etmiştir.
عربي İngilizce Urduca
«Rabbim, bugün bana öğrettiği şeylerden bilmediklerinizi size öğretmemi emretti.» (Ve buyurdu ki): «Benim bir kula verdiğim bir mal helaldir. Ben bütün kullarımı hanif (Müslüman, hakka taraftar) olarak yarattım. Ancak şeytanlar onlara gelip, (fıtri) dinlerinden alıp götürdüler, kendilerine helal kıldığım şeyleri haram kıldılar. Haklarında bir delil indirmediğim şeyi bana şirk koşmalarını emrettiler.»
عربي İngilizce Urduca
«Rabbi e'innî ve lâ tuin aleyye, ve'nsurnî ve lâ tensur aleyye, ve'mkur lî ve lâ temkur aleyye, vehdinî ve yessir hudâ ileyye, ve'nsurnî alâ men beğâ aleyye» (Rabbim! Bana yardım et ve aleyhimde (düşmanıma) yardım etme. Yardımını benden esirgeme ve aleyhimde (düşmanımı) destekleme. Düşmanımı cezalandır, beni cezalandırma. Beni hayırlı işlere yönelt ve hayır yolunda ilerlemeyi bana kolaylaştır. Zulüm ve haksızlık edene karşı bana yardım et.)
عربي İngilizce Urduca
«Allah kâinatı karanlıkta yarattı. Sonra onların üzerine nurundan saçtı. Kime bu nurdan isabet ettiyse o kimse hidâyeti bulmuştur ve kime de isabet etmemişse o kimse dalalettedir. Bu yüzden derim ki; izzet ve celâl sahibi olan Allah'ın ilmine uygun olarak (kâinat takdir edildi ve) kalem kurudu. (hüküm kesinleşti)»
عربي İngilizce Urduca
Abdullah b. Mes´ûd -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre.Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- O şöyle diyor:'' Cebrail -aleyhisselam-'ı Sidretu'l-Müntehâda altı yüz kanadı ile gördüm.''Buyurdu.Âsıma kanatlardan sordum?Bana haber vermeyi istemedi.Dedi ki bana arkadaşlarından bazıları haber verdi ki:''Kanat doğu ile batı arasındadır.''İmam Ahmed rivayet etmiştir.
عربي İngilizce Urduca
«Cebrail'i Sidretu'l Müntehada gördüm. Altı yüz kanadı vardı, her bir kanadından renk renk inci ve yakutlar dökülüyordu»
عربي İngilizce Urduca
Gece yolculuğu yaptığım isra gecesinde Mele-i A’lâ’da Cebrail'e uğradığımda Allah -azze ve celle'nin- korkusundan eski ince örtü gibi olmuştu.
عربي İngilizce Urduca
Abdullah b. Zübeyr Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'i şöyle söylerken işittim demiştir: İnsanlar bozguna uğrayıp Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in etrafından dağıldılar. Hatta bazıları Medine tarafında dağın üstündeki bölgelere vardılar. Sonra Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in yanına geri döndüler ve Hanzala b. Ebî Âmir Ebû Süfyan b Harb ile karşılaştı. Hanzala onu yere yatırıp üstüne çıkınca Şeddâd b. el-Esved onu gördü. Şeddâd kılıçla saldırarak Hanzala'yı öldürdü. Az kalsın Hanzala Ebû Süfyan'ı öldürecekti. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: "Kardeşiniz Hanzalayı melekler yıkadı, hanımına sorun" buyurdu. Hanımı: o korkunç sesi duyduğunda cunub olarak (evden) çıktı. Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: "İşte bu yüzden melekler onu yıkadı" buyurdu. İbn Hibbân rivayet etmiştir.
عربي İngilizce Urduca
'Âdem -aleyhisselam- vefat edince, melekler üç defa su ile yıkadılar. Onu defnettiler. Sonra çocuklarına dönerek, (Ey âdemoğulları! Ölülerinize böyle yapınız) dediler.''
عربي İngilizce Urduca
Üseyd b. Hudayr bir gece vakti atını yakınında bir yere bağlamış, Kur'an okuyordu. Bu sırada at birden ürküp şahlanmaya başladı. Üseyd okumayı kesti. O susunca at da sakinleşmişti. Üseyd tekrar okumaya koyuldu. At yine şahlanınca tekrar okumayı bıraktı. At yine sakinleşti. Üçüncü kez okumaya başladığında, at yine hırçınlaşınca, Üseyd okumayı kesti. Yakınında yatmakta olan oğlu Yahya'yı, atın zararı dokunmasın diye geriye çeken Üseyd, başını kaldırıp gökyüzüne baktığında, beyaz bulut gölgesine benzer bir sis içinde, kandiller gibi bir takım cisimlerin parladığını gördü.Gökyüzünde göremeyeceğim kadar yükseldi.
عربي İngilizce Urduca
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'in sözü:Bedir günü ''İşte şu; atının başını ve gemini tutmuş, harb silâhı üzerinde (hücuma hazır bir halde) Cebrâil’dir.''
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Kurayza oğulla­rı'na sefer ettiğinde ben Cibrîl'in -salavatullahi aleyh-'in melekler alayının Ganm oğulları sokağnıdan geçtikleri sırada yükselen tozunu bugün bile hâlâ görür gibiyim, demiştir.
عربي İngilizce Urduca
'Zurayk oğulları Yahudilerinden Lebîd b. A'sam adında bir Yahudi, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e sihir yaptı. Bundan dolayı Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bazı işleri yapmadığı halde o iş kendisine yapıyorum gibi geliyordu.
عربي İngilizce Urduca
Siz bu öğleden sonra ve gece yol alacaksınızsonra da Yüce Allah'ın izniyle yarın suya varmış olacaksınız"
عربي İngilizce Urduca
«Şüphesiz bu namazda insanların sözünden bir şeyler söylemek onunla bağdaşmaz. Namazda sadece tesbih ve tekbir getirilir, Kur'an okunur.»
عربي İngilizce Urduca
«Benden sonra sizin en hayırlınız benim aileme en iyi davranandır.» Abdurrahman b. Avf –radıyallahu anh- dört yüz bine bir bahçe sattı. Nebi –sallallahu aleyhi ve sellem-’in hanımları arasında taksim etti.
عربي İngilizce Urduca
Berâ b. Âzib -radıyallahu anh-'tan rivayet edildiğine göre dedi ki:İbrahim -aleyhisselam- vefat ettiğinde Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:''Şüphesiz cennette onun bir emzireni vardır.''Buhârî rivayet etmiştir.
عربي İngilizce Urduca
Uhud savaşı günü Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’in üzerinde iki zırh vardı. Derken bir kayaya tırmanmak istedi. Zırhların ağırlığından buna gücü yetmedi. Nihayet Talha -radıyallahu anh- çömeldi ve basamak görevi yaptı. Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-, onun üzerine basarak kaya üzerine çıkıp doğruldu. Zübeyr -radıyallahu anh- diyor ki: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’in; «Talha, Cennet'i hak etti.» buyurduğunu işittim.
عربي İngilizce Urduca
Sa'd -radıyallahu anh- geldi ve Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-(onun hakkında) şöyle buyurdu: «İşte bu benim dayımdır, kimin böyle bir dayısı varsa göstersin!»
عربي İngilizce Urduca
«Allah, bir kulunun ruhunu bir yerde kabzetmek istediğinde, ona orada bir ihtiyaç peydâ eder.»
عربي İngilizce Urduca
«Sizler Arap yarımadasını fethetmek için savaş yapacaksınız. Allah onun fethini kolaylaştıracak sonra Fars diyarının fethi için savaşacaksınız, Allah onun da fethini kolaylaştıracak, sonra Rumlarla savaşacaksınız, Allah onun da fethini kolaylaştıracak, sonra Deccal’le savaşacaksınız, Allah onu da kolay kılacaktır.»
عربي İngilizce Urduca
«Ümmetimden iki topluluk Allah Teâlâ ateşten korumuştur: Hindistan'a savaşa giden bir topluluk ile Meryem'in oğlu İsa -aleyhisselâm- ve (Deccal'in harbinde bulunan) topluluk.»
عربي İngilizce Urduca
Abdullah b. Amr -radıyallahu anh-'tan rivayet edildiğine göre; Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Fetih günü Mekke'de halka hi­tabetti.''Haberiniz olsun! Mal veya kandan, câhiliyye devrinde anılıp zikredilen tüm övünme vesilesi olan şeyler ayaklarımın altındadır. (Kaldırılmıştır.) Sadece Hacılara su vermek (sikâyetu'l-Hac) ve Kabe hizmeti (Sidânetû'l-Beyt) bundan müstesnadır.Haberiniz olsun!Şüphesiz, kamçı ve sopa ile olan amde benze­yen hata ile öldürmenin diyeti yüz devedir. Bunlardan kırkının karın­larında yavruları olacaktır."
عربي İngilizce Urduca
«İman yetmiş yahut atmış küsür şubedir. (Şubelerin ) en üstünü "Lâ ilahe illallah/Allah'tan başka hak ilah yoktur." sözü; en aşağısı ise eziyet veren şeyi yoldan kaldırmaktır.»
عربي İngilizce Urduca
«Bir kimsenin cemaatle kıldığı namazın sevabı, evinde ve çarşı pazarda kıldığı namazdan yirmi beş kat daha fazladır.»
عربي İngilizce Urduca
«Ey Hârise'nin annesi! Cennette birçok dereceler vardır. Şüphesiz senin oğlun bunlardan El-Firdevsu'l-A'lâ'ya, yani en yüksek Firdevs'e erişti.»
عربي İngilizce Urduca
«Hiçbir kimse, asla kendi kazancından daha hayırlı bir rızık yememiştir. Allah’ın nebisi Dâvûd -aleyhisselam- da kendi elinin emeğini yerdi.»
عربي İngilizce Urduca
«Allah Yahudi ve Hıristiyanlara lanet etsin. Onlar, peygamberlerinin kabirlerini mescidler edindiler.»
عربي İngilizce Urduca
"Kur'ân'ı okuyunuz. zira O, kıyâmet günü okuyan kimseler için şefaatçi olarak gelir."
عربي İngilizce Urduca
«Muhammed’in canı elinde bulunan Allah’a yemin ederim ki ben, sizin cennetliklerin yarısı olacağınızı umarım. Çünkü cennete Müslüman olmayan kimse giremez. Siz, müşriklere nispetle kara öküzün derisindeki beyaz benek gibisiniz.» buyurdu.
عربي İngilizce Urduca
Her kim bize silah çekerse, o bizden değildir
عربي İngilizce Urduca