Hadislerin Listesi

İnsanların en şerlileri hayatta bulundukları sırada kıyametin koptuğu ve kabirleri mescit edinen kimselerdir
عربي İngilizce Urduca
her ne amel üzere olursa olsun Allah, onu Cennet'ine koyacaktır
عربي İngilizce Urduca
Bir kimse darda bulunan borçluya mühlet verir veya borcunun bir kısmını ya da tamamını bağışlarsa; Allah o kişiyi, arşının gölgesinden başka gölge bulunmayan kıyamet gününde gölgelendirir
عربي İngilizce Urduca
Sizler şu Ay'ı güçlük çekmeden gördüğünüz gibi, Rabbinizi de açıkça göreceksiniz
عربي İngilizce Urduca
Kişinin koltuğuna oturup, benim bir hadisim kendisine ulaştığında şöyle demesi yakındır: Bizimle sizin aranızda Allah’ın kitabı vardır
عربي İngilizce Urduca
Allah Teâlâ kıyamet günü
عربي İngilizce Urduca
Yüce Allah Cennet'i ve Cehennem'i yarattığında Cebrail -aleyhisselam-'ı
عربي İngilizce Urduca
Kıyamet gününde insanlar arasında görülecek ilk dava, kan dökmeyle ilgili olanlardır
عربي İngilizce Urduca
(Dikkat edin!) Bunlar muhakkak azap olunuyorlar. Hem de büyük bir şeyden dolayı azap olunmuyorlar. Onlardan biri idrarından sakınmazdı, (iyice temizlenmezdi). Diğeri ise kovuculuk yapardı
عربي İngilizce Urduca
«O halde sen, sevdiğin ile berabersin.»
عربي İngilizce Urduca
Hiçbir peygamberin ümmetine Deccâl hakkında söylemediği bir şeyi size haber vereyim mi? Onun bir gözü kördür. Yanında Cennet'e ve Cehennem'e benzeyen bir şey olacaktır.
عربي İngilizce Urduca
"Allah'tan başka ilah yoktur. Gerçekleşmesi yaklaşan bir 'şer'den dolayı vay Arap'ın haline! Bugün 'Ye'cuc ve Me'cuc'un Seddi'nden, şunun gibi bir delik açıldı." diyerek uykusundan uyandı. Ravi Süfyan, şehadet parmağıyla, başparmağını halkalayarak, Peygamber'in yaptığı gibi "o" işareti yapmıştır. Ben: Yâ Rasûlallah! Aramızda salihler varken, biz helak olurmuyuz? dedim. "Evet! Fısk ve fücur ve ma'siyet (kötülük) çoğaldığı zaman!" (helâk olursunuz) buyurdular.
عربي İngilizce Urduca
(Ey Muhammed!) başını kaldır! Söyle, sözün dinlensin; iste ki istediğin verilsin. Şefâat dile! Sana şefâat hakkı verilsin.
عربي İngilizce Urduca
«Size cennet ehlini haber vereyim mi?» Sahâbe: Evet, dediler. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: «Zayıf olan ve halk tarafından zayıf görülen her mümin (cennetlik)dir. Allah'a yemin etse, muhakkak ki Allah, onu yemininde doğru çıkarır.» buyurdu. Sonra da: «Size Cehennem ehlini haber vereyim mi?» Sahâbe: Evet, dediler. Rasûlullah -sallallahu aleyh' ve sellem-: «Her katı yürekli, düşman ve kibirli kimsedir.»
عربي İngilizce Urduca
«Allah yolunda cihad edenler için Allah Teâlâ cennette yüz derece hazırlamıştır. Her derecenin arası yerle gök arası kadardır.»
عربي İngilizce Urduca
«Kıyamet günü, dünyada büyük diye tanınan iri yarı bir adam çıkagelir. Halbuki onun Allah yanında sinek kanadı kadar bile ağırlığı (değeri) yoktur.»
عربي İngilizce Urduca
Kabirde soru sorulduğunda, Müslüman kişi; Allah'tan başka hak ilah olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın Rasûlü olduğuna şahitlik eder
عربي İngilizce Urduca
"Bu günahı dünyada örtmüştüm, bu günde mağfiret ediyorum." buyurur. Bunun üzerine o kimseye hasenatının yazılı olduğu defter verilir."
عربي İngilizce Urduca
Hiçbir kul, kıyamet gününde ömrünü nerede tükettiğinden, ilmiyle ne yaptığından, malını nereden kazanıp nerede harcadığından, vücudunu nerede yıprattığından sorulmadıkça bulunduğu yerden kıpırdayamaz
عربي İngilizce Urduca
Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem- ile bir seferde beraberdik. Bir yerde konakladık. Kimimiz çadırını düzeltiyor; Kimimiz ok atma talimi yapıyor, kimimiz de meradaki hayvanlarının başında bulunuyordu. Derken Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-’in müezzini: Namaza toplanın! Diye seslendi. Biz de Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-'in etrafında toplandık. Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem- şunları söyledi: “Benden önce gelen her peygamberin vazifesi, ümmetine, onlar hakkında hayırlı olduğunu bildiği şeyleri göstermek ve onlar için şer olduğunu bildiği şeylere karşı da onları uyarmaktı. Bu, ümmetinizin selameti, başında (ilk nesillerinde) olacaktır. Sonra gelenler ise belâlara ve yadırgadıkları bir takım hallere dûçar olacaklardır. Biri diğerini aratan fitneler gelecektir. Bu fitnelerden biri geldiğinde mü’min, ‘Bu beni helâk edecek! der. Ardından bu fitne kalkar, sonra bir fitne daha gelir. Mü’min yine,"Bu, (beni helâk edecek!) der ve bu şekilde devam eder. Cennete girmek ve cehennemden uzaklaştırılmak isteyen kimse, ölüm kendisine geldiğinde Allah’a ve ahiret gününe iman üzere olsun. İnsanlara da kendisine yapılmasını dilediği şeyleri yapsın. Kim, bir imama (hükümdara) bey'at edip, elini sıkıp ona yürekten bağlanırsa, gücü yettiği kadar ona itaat etsin. Eğer bir başkası çıkıp (iktidarı ele geçirmek için) onunla mücadeleye girişirse, onun boynunu vurun.”
عربي İngilizce Urduca
«Cehennem ateşi, cehennem ehlinin bazısının topuklarına, bazısının dizlerine, bazısının kuşak yerlerine, bazısının da boyunlarına kadar çıkar.»
عربي İngilizce Urduca
«Her kul, öldüğü hal üzere diriltilecektir.»
عربي İngilizce Urduca
“Allah Teâlâ kıyâmet gününde şöyle buyurur: Ey Ademoğlu! Hastalandım da, beni ziyaret etmedin.”
عربي İngilizce Urduca
Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem- aramızda iken Vedâ haccı’ndan söz ediyorduk, ama Vedâ haccı’nın ne olduğunu bilmiyorduk.
عربي İngilizce Urduca
«Bütün peygamberler, ümmetlerini yalancı kör deccalın tehlikesine karşı uyarmışlardır.»
عربي İngilizce Urduca
Şefaat Hadisi:
عربي İngilizce Urduca
“Kim Kehf suresi'nin başından on ayet ezberlerse, Deccâl'den korunmuş olur.”
عربي İngilizce Urduca
«Müflis kimdir, biliyor musunuz?»
عربي İngilizce Urduca
«Zekâtı verilmeyen her altın ve gümüş, kıyamet günü ateşte kızdırılarak levhalar haline getirilip sahibinin yanları, alnı ve sırtı bunlarla dağlanır.»
عربي İngilizce Urduca
«Rabbim, ümmetimden yetmiş bin kişiyi hesaba çekmeksizin cennete koyacağını, onlardan her bin kişiyle birlikte yetmişer bin kişi olacağını vadetti. Rabbimin kendi kabzası ile üç defa kabza ederek/avuçlayarak (cennete sokulacaklar)»
عربي İngilizce Urduca
«Sırat, Cehennem’in ortasına kurulur. Sıratın üzerinde, Sa’dân’ (bölgesinin) in dikenleri gibi dikenler vardır. Sonra insanlara (geçiş için) izin verilir. Onun üstünde yürürler. Onlardan kimi o dikenlerin zarar vermesinden korunmuştur. Kimi de onun tarafından tutulur, derileri yırtılır ve başı yerde ayakları ise yukarıda olur.»
عربي İngilizce Urduca
«(Kıyamet günü) Rabbimiz kendi sâkından/baldırından açar, bunun üzerine her mü'min ve mümine secde eder. Ancak dünyada insanlara göstermek ve halka işittirmek için secde eden secdesiz kalır. Gerçi öylesi de secde etmeye gider, fakat onun sırtı tek bir tabakaya döner.»
عربي İngilizce Urduca
Ebû Saîd el-Hudrî -radıyallahu anh-'ın rivayet ettiği kıyamet gününde yaşanacak bazı olaylar, müminlerin rablerini görmeleri, sırat köprüsü, kalbinde zerre kadar iman olan kimsenin ateşten çıkarılması ve şefaat ile ilgili hadis.
عربي İngilizce Urduca
«Ben cehennemden en son çıkacak (veya cennete en son girecek) kimseyi biliyorum. O adam cehennemden emekleye emekleye çıkar. Allah Teâlâ ona: – Haydi git, cennete gir, buyurur. Adam cennete gider, fakat ona cennet doluymuş gibi gelir. Geri dönüp Allah Teâlâ’ya: – Yâ Rabbi! Cennet ağzına kadar dolmuş! der.»
عربي İngilizce Urduca
Ebû Hureyre -radıyallahu anh'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: "Me­dine'nin kapıları ve yollarında bir takım me­lekler vardır. Medine'ye tâûn hastalığı da, Deccâl de giremez"
عربي İngilizce Urduca
«Kim ezanı işittiği zaman: "Allâhumme Rabbe hâzihi’d-da‘veti’t-tâmme, ve’s-salâti’l-kâ’ime, âti Muhammedeni’l-vesilete ve’l-fadîle veb'ashu makâmen mahmûdeni’llezî vaadteh." (Ey şu eksiksiz davetin ve kılınacak namazın Rabbi Allahım! Muhammed'e-sallallahu aleyhi ve sellem- vesîleyi ve fazîleti ver. Onu, kendisine vaadettiğin Makâm-ı Mahmûda ulaştır.) diye dua ederse, kıyamet gününde o kimseye şefaatim vâcip olur.»
عربي İngilizce Urduca
«O kadınlar, doğru söylemişlerdir. Onlar, kabirlerinde öyle bir azap görür ki, o azabı bütün hayvanlar işitir.»
عربي İngilizce Urduca
«Şüphesiz bu ümmet kabirleri içinde imtihana tabi tutuluyorlar. Şayet ölülerinizi gömmeyi terk etmeniz endişesi olmasaydı, bu mezarlıktan işitmekte olduğum kabir azabından bazısını sizlere işittirmesini Allah’tan muhakkak talep ederdim.»
عربي İngilizce Urduca
«Sizden biriniz öldüğü zaman sabah-akşam, (Cennet ve Cehennem'de ona ait olan) varıp yerleşeceği yeri ona gösterilir. Eğer ölü Cennet ehlinden ise, kendisine Cennet ehlinin varıp yerleşeceği yer gösterilir. Eğer ölü Cehennem ehlinden ise, kendisine Cehennem ehlinin varıp yerleşeceği yer gösterilir. Ona: "Allah seni kıyamet günü diriltinceye kadar senin yerin burasıdır" denir.»
عربي İngilizce Urduca
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: «Ben ve Kıyamet (günü) böyle olarak gönderildim» İki parmağını (işaret ve orta parmağını) uzatarak gösterdi.
عربي İngilizce Urduca
Gece ve gündüzün ulaştığı her yere bu tebliğ ulaşacak, ister kerpiçten yapılsın isterse deve kılından. Allah her eve İslâm'ı hâkim kılacaktır
عربي İngilizce Urduca
Şüphesiz ki Allah, Mümin'in yaptığı iyilikler hakkında hiçbir zulüm etmez. İyiliğinin karşılığını dünyada verir, ahirette de onun sevabını verir
عربي İngilizce Urduca
İlmin kaldırılması, cehaletin yayılması, zinanın artması, içki içenlerin artması ve kadınların çoğalıp, erkeklerin azalması kıyamet alametlerindendir. Öyle ki, elli kadının işlerini yalnız bir erkek idare edecek
عربي İngilizce Urduca
Bir kişi bir kabrin yanından geçerken keşke bu mezar sahibinin yerinde ben olsaydım diye temennide bulunmadıkça kıyamet kopmayacaktır
عربي İngilizce Urduca
Müslümanlarla Yahudiler savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Hatta arkasında Yahudi saklanan taş, "Ey Müslüman! Arkamda bir Yahudi var, gel onu öldür!" diyecektir
عربي İngilizce Urduca
Canım elinde olana yemin olsun ki, yakın bir zamanda İbn Meryem size adil bir idareci, doğru bir imam olarak inecek, haçı kıracak, domuzu öldürecek ve cizye koyacaktır. Mal o kadar çoğalacak ki kimse malı kabul etmeyecektir
عربي İngilizce Urduca
Güneş batıdan doğmadan kıyamet kopmaz. Güneş batıdan doğduğu zaman, insanların hepsi onu görürler de toptan hepsi iman ederler
عربي İngilizce Urduca
Zaman yakınlaşmadıkça kıyamet kopmaz!
عربي İngilizce Urduca
Allah Teâlâ, kıyamet günü yeryüzünü elinde tutacak, sağ eli ile gökyüzünü dürecek, sonra da şöyle buyuracaktır: Ben Melikim! Dünya'nın kralları nerede?
عربي İngilizce Urduca
Benim havuzum, bir aylık yürüyüş mesafesi kadar büyüktür. Suyu sütten daha beyaz, kokusu miskten daha hoştur
عربي İngilizce Urduca
Kıyamet gününde havuz başında sizden yanıma gelenleri bekleyeceğim. Ancak bazı kimseler bana gelmekten alıkonulacaktır. Ben; "Ey Rabbim! Bunlar bendendir, benim ümmetimdendir." diyeceğim
عربي İngilizce Urduca
«Muhammed'in canı elinde olana yemin olsun ki, havuzun kapları, bulutsuz ve kapkaranlık olan bir gecede gökte görünen yıldız ve gezegenlerin
عربي İngilizce Urduca
Ölüm, alaca bir koç
عربي İngilizce Urduca
Yaktığınız ateş var ya, bu Cehennem ateşinin yetmiş cüzünden bir cüzdür!
عربي İngilizce Urduca
Bize, doğru söyleyen, doğruluğu tasdik ve kabul edilmiş olan Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: «Sizden birinizin yaratılışının başlangıcı, annesinin karnında kırk gün ve gecede derlenir, toplanır
عربي İngilizce Urduca
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- bir şey anlattı: «Bu, ilmin kaldırılması (yok olması) zamanında olur.» diye buyurdu
عربي İngilizce Urduca
Sana olan hainlikleri, isyanları ve yalanları ile senin onlara verdiğin ceza hesap edilecek
عربي İngilizce Urduca
Dünyada onları ayakları üzerine yürüten Allah, yüzleri üzerine kıyamette yürütmeye de Kâdir değil midir?
عربي İngilizce Urduca
{Sonra o gün, size verilen nimetlerden dolayı hesaba çekileceksiniz.}
عربي İngilizce Urduca
Ahir zamanda ne kendinizin ne de babalarınızın işitmediği şeyleri anlatan kimseler gelecektir. Onlardan uzak durun ve onları da kendinizden uzak tutun
عربي İngilizce Urduca
Müezzini duyduğunuzda, sizde söylediklerini tekrar edin. Sonra da benim için salavat getirin
عربي İngilizce Urduca
Bilgili kişi uykuya dalar. O uyurken emanet kalbinden silinir. Emanetin izi, nokta halinde, yanık yeri gibi kalır. Sonra o kişi bir uyku daha uyurken emanetin geri kalanı da alınır. Bunun izi de balta sallayan bir işçinin avucundaki kabarcık gibi kalır.
عربي İngilizce Urduca
«Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse komşusuna iyilik etsin, ikramda bulunsun.» Sahabeler: Ey Allah'ın Rasûlü! Misafirin (caizesi) ikramı nedir? diye sordular. O (sallallahu aleyhi ve sellem) da şöyle buyurdu: «Misafiri, bir gün ve bir gece ağırlamaktır. Misafirlik üç gün gündür. Bundan sonrası da ona sadakadır.»
عربي İngilizce Urduca
"Nefsim elinde olana yemin ederim ki, kişi kabrin yanından geçip de dinden dolayı değil de, sırf uğradığı bela yüzünden kabir üzerine yuvarlanıp ah keşke bu mezar sahibinin yerinde ben olsaydım diye temennide bulunmadıkça dünyanın sonu gelmeyecektir."
عربي İngilizce Urduca
"Fırat nehri altın bir dağ üzerinden açılmadıkça kıyamet kopmaz. Onun üzerine insanlar savaşırlar. Her yüz kişiden doksan dokuzu öldürülür. Onlardan her biri: 'Herhalde savaşı ben kazanacağım." der. Başka bir rivayette ise, "Fırat nehri altın bir hazine üzerinden açılması çok yakındır. Kim buna şahit olursa sakın oradan bir şey almasın."
عربي İngilizce Urduca
"Bir zaman gelecek ki, o zamanki nesiller Medine'yi şu üzerinde bulunduğu hayır ve bereketlerine rağmen terk edecekler de, Medine'de rızkını arayan yırtıcı hayvanlardan, yani yırtıcı hayvan ve kuşlardan başka kimse bulunmayacaktır."
عربي İngilizce Urduca
''Muhakkak ki insanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, o vakit kişi altından sadaka ile (çarşı pazar) dolaşır da bunu kendisinden sadaka olarak kabul edecek tek kişi bulamaz. O zaman, tek bir erkeğe kırk tane kadının tâbi olduğunu ve kadınların çokluğu ve erkeklerin azlığı sebebiyle ona sığındıklarını görürsün.''
عربي İngilizce Urduca
“Allah’ın sâlih kulları birbiri ardından âhirete göçer; geride arpa ve hurmanın döküntüleri gibi değersiz kimseler kalır. Allah Teâlâ da onlara hiçbir önem vermez.”
عربي İngilizce Urduca
«Her kim (öfkesinin gereğini) yerine getirmeye gücü yettiği halde öfkesini yenerse Allah, kıyamet gününde onu bütün yarattıklarının huzurunda çağıracak, hatta onu cennet hurilerinden dilediğini (al­makta) muhayyer bırakacaktır.»
عربي İngilizce Urduca
Allah Teâlâ Kıyamet günü şöyle buyurur: "Benim celâlim için birbirini sevenler nerede? Zâtımın gölgesinden başka hiç bir gölge olmayan günde onları kendi gölgemde gölgeleyeceğim."
عربي İngilizce Urduca
«Allah kıyamet gününde gökleri dürer, sonra sağ eline alır ve şöyle buyurur: Melik (Mülkün hakiki sahibi benim). Nerede (o) zalimler, nerede o büyüklük taslayanlar? Sonra da yerleri dürüp, sol eline alır ve şöyle buyurur: Melik (Mülkün hakiki sahibi benim). Nerede (o) zalimler, nerede o büyüklük taslayanlar?»
عربي İngilizce Urduca
«Allah -Azze ve Celle- buyurdu ki: Celalim için birbirlerini sevenlere peygamberlerin ve şehitlerin imreneceği nurdan minberler vardır.»
عربي İngilizce Urduca
«Cenaze eğer iyi biriyse, "Beni bir an önce götürünüz, beni çabuk götürünüz!’’ diye seslenir. Eğer iyi biri değilse, "Vay başıma gelen! Beni nereye götürüyorsunuz?" diye feryat eder.
عربي İngilizce Urduca
«Güneş, kıyamet gününde insanlara bir mil mesafe kalıncaya kadar yaklaştırılır.»
عربي İngilizce Urduca
«Bir ordu Kâbe’ye saldırmak üzere yola çıkacak, bir çöle geldiklerinde baştan sona bütün ordu yere batacaktır.»
عربي İngilizce Urduca
Sûra iki üfleme arasında kırk vardır.” Ashab: Ya Ebû Hüreyre! Kırk gün mü? diye sordular. Bir şey diyemem, dedi. Sahâbîler: Kırk yıl mı? diye sordular. Bir şey diyemem, dedi. Kırk ay mı? diye sordular. Bir şey diyemem, dedi.
عربي İngilizce Urduca
«Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı, namusu veya başka bir şey ile ilgili bir zulüm varsa altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyamet günü gelmeden önce o kimseyle helalleşsin.»
عربي İngilizce Urduca
«İnsanlar kıyamet gününde, yalınayak, çıplak ve sünnetsiz olarak Allah’ın huzurunda toplanırlar.»
عربي İngilizce Urduca
«İnsanlar kulaklarının yarı­sına kadar tere boğulmuş oldukları halde Rablerinin huzurunda kalkarlar.»
عربي İngilizce Urduca
"Kıyamet gününde hakları mutlaka sahiplerine vereceksiniz. Hatta boynuzsuz koyun için boynuzlu koyundan kısas (hakkı) alınacaktır."
عربي İngilizce Urduca
Nevvâs b. Sem’ân -radıyallahu anh- şöyle dedi: Bir sabah Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- deccaldan uzun uzun bahsetti. Sonunda yorulup sesini alçalttı, sonra tekrar yüksek sesle konuştu. Biz onun anlatışına bakarak deccalın Medine civarındaki hurmalıklara gelip dayandığını zannettik. Tekrar yanına gittiğimiz zaman üzüntümüzü anladı ve: “Hayrola, bu ne hal?” dedi. Biz de: Yâ Rasûlallah! Sabahleyin deccaldan bahsettin. Kâh alçak sesle kâh yüksek sesle konuştuğun için, biz onun hurmalıklara gelip dayandığını sandık, dedik. Bunun üzerine şöyle buyurdu: “Sizin adınıza deccaldan başka şeylerden daha çok korkuyorum. Şayet deccal ben aranızdayken çıkarsa, onun oyununu bozar, delillerini çürütürüm. Eğer ben aranızdan ayrıldıktan sonra çıkarsa, artık herkes kendini ona karşı savunup korumalıdır. Zaten Allah Teâlâ mü’minleri onun kötülüklerinden koruyacaktır. Deccâl kıvırcık saçlı, patlak gözlü, (Câhiliye devrinde ölen) Abdüluzzâ b. Katan’a benzeyen bir gençtir. Sizden onu gören Kehf sûresinin baş (ve son) tarafından onar âyet okusun. O Şam ile Irak arasındaki bir yerden çıkacak. Sağa sola her yana kötülüğünü yayacaktır. Ey Allah’ın kulları, imanınızı koruyup direnin!”Yâ Resûlallah! Deccâlin yeryüzünde kalma süresi ne kadardır? Diye sorduk. Şöyle buyurdu: “Kırk gündür. Bir günü bir yıl kadar, bir başka günü bir ay kadar, bir diğer günü de bir hafta kadardır; geri kalan günleri ise sizin bildiğiniz günler gibidir.” Biz: Yâ Rasûlallah! Bir yıl kadar olan günde, kılacağımız bir günlük namaz kâfi gelecek mi? dedik. “Hayır, siz namaz vakitlerini ona göre takdir ve hesap ediniz” buyurdu. Biz: Yâ Rasûlallah! Onun yeryüzündeki sürati ne kadardır? Diye sorduk. Şöyle buyurdu: “Rüzgârın sürüklediği bulut gibi insanların yanından geçer, ilâh olduğunu söyleyerek kendisine iman etmelerini ister, onlar da iman ederler. Göğe yağmur yağdırmasını emreder, yağmur yağar; yere bitki bitirmesini emreder, otlar, çayırlar biter; insanların yayılmaya gönderdikleri hayvanları daha gösterişli ve semiz, sütleri daha bol olarak döner. Daha sonra başka insanların yanına gelerek onları kendine inanmaya davet eder; fakat onlar kendisine inanmayıp teklifini geri çevirirler; deccal de yanlarından ayrılıp gider; lakin sabahleyin suları çekilip çayır çimenleri kurur, hayvanları da helâk olur. Deccâl bir örene uğrayıp ‘Definelerini ortaya çıkar!’ der, o harâbedeki defineler arıbeyinin peşinden giden arılar gibi deccalın arkasından gider. Sonra deccal babayiğit bir genci yanına çağırıp onu kılıcıyla ikiye biçer; vücudunun her parçası bir yana düşer; ardından ona seslenir. Delikanlı gülümseyen bir çehreyle ona doğru gelir. Deccal böyle işler yaparken Allah Teâlâ Mesîh İbni Meryem sallallahu aleyhi ve sellem’i gönderir. Mesîh, boyanmış iki elbise içinde, ellerini iki meleğin kanatları üzerine koyarak Dımaşk’ın doğusundaki Akminare’nin yanına iner. Mesih parıldayan yüzüyle başını yere eğince saçlarından terler damlar, başını kaldırınca inci gibi nûrânî damlalar dökülür. Onun nefesini koklayan kâfir derhal ölür. Nefesi baktığı yere ânında ulaşır. Mesih deccâlin peşine düşer, onu (Kudüs yakınındaki) Bâbü Lüd’de yakalayıp öldürür. Sonra Îsâ -sallallahu aleyhi ve sellem-, Allah Teâlâ’nın kendilerini deccâlin şerrinden koruduğu birtakım insanların yanına gelir, onların yüzlerini okşayarak deccâl fitnesinin sona erdiğini söyler ve kendilerine cennetteki yüksek derecelerini haber verir. Bu sırada Allah Teâlâ Îsâ -sallallahu aleyhi ve sellem-’e vahyederek “Kimsenin öldüremeyeceği kullar yarattım; diğer kullarımı toplayıp Tûr’a götür” buyurur. Allah Teâlâ Ye’cûc ve Me’cûc’ü yeryüzüne gönderir. Onlar tepelerden süratle inip giderler; öncüleri Taberiye gölüne varıp gölün bütün suyunu içer. Arkadan gelenler oraya vardıklarında, “Bir zamanlar burada çok su varmış” derler. Îsâ -sallallahu aleyhi ve sellem- ile yanında bulunan mü’minler Tûr dağında mahsur kalırlar. Onlardan her biri için bir öküz başı, sizin bugünkü paranızla yüz altından daha kıymetli olur. Îsâ sallallahu aleyhi ve sellem ile yanındaki müminler bu belâdan kendilerini kurtarması için Allah Teâlâ’ya yalvarırlar. Allah Teâlâ da Ye’cûc ve Me’cûc’ün enselerine kurtçuklar musallat eder; hepsi bir anda ölüp gider. Ardından Îsâ -sallallahu aleyhi ve sellem- ile müminler Tûr dağından inerler. Ye’cûc ve Me’cûc’ün kokmuş cesetlerinin olmadığı bir karış yer bulamazlar. İsa -sallallahu aleyhi ve sellem- ile yanındaki müminler bu belâdan da kendilerini kurtarması için Allah Teâlâ’ya yalvarırlar.Allah Teâlâ deve boyunları gibi iri kuşlar gönderir; bu kuşlar onların kokmuş cesetlerini alarak Cenâb–ı Hakk’ın dilediği yere götürüp atarlar. Sonra Allah Teâlâ hiçbir evin ve çadırın engel olamayacağı bol bir yağmur gönderir; bu yağmur yeryüzünü ayna gibi pırıl pırıl temizler. Daha sonra yeryüzüne “Meyveni bitir, bereketini getir” diye emredilir. O gün bir grup insan tek bir nar ile doyar, kabuğuyla da gölgelenirler. Yaylıma gönderilen hayvanların sütü de bereketlenir, bir devenin sütü kalabalık bir grubu, bir ineğin sütü bir kabileyi, bir koyunun sütü bir cemaati doyurur. Onlar böyle yaşayıp giderken Allah Teâlâ tatlı bir rüzgâr gönderir; bu rüzgâr onları koltuk altlarından sarmalayıp her mü’minin ve müslümanın ruhunu alıp götürür. Yeryüzünde insanların en fenaları kalır; onlar eşekler gibi birbiriyle tepişip herkesin gözü önünde cinsel ilişkide bulunurlar ve kıyamet onların üzerine kopuverir.Müslim rivayet etmiştir. ''Hulle beyne Şam be Irâk’’:Yani ikisi arasında yol.’’Âse’’ Ays kelimesi fasadın en kötüsü demektir.’’Zürâ’’ Hörgüçlerin en üst kısmı demek olan Zürve/Zirve şeklinde yazılımıyla bu kelimenin çoğuludur.’’Yaâsîb’’Arının erkilleridir.’’Cizleteyni’’ iki parça,’’Garad’’ ok atılan hedef. Yani onu hedefe atan okçu gibi atar.’’Mehrûde’’ O da boyalı elbise demektir.’’Lâ Yedân’’ Güc yetmez.’’Nagf’’ Kurtçuk demektir.’’Fersâ’’ Ferîs kelimesinin çoğuludur. O da öldürülen demektir.’’Zeleka’’:Ve Zülka olarakta rivayet edilmiş olup kadın demektir.’’Isâbe’’ Topluluk,’’Risl’’ Süt,’’Lıkha’’ İki yaşını doldurup üçe girmiş deve.’’Fiâm’’ topluluk.’’Fahz’’: Sayı olarak kabileden daha az olan insanlar.
عربي İngilizce Urduca
"Seyhan, Ceyhan, Fırat ve Nil, Cennet nehirlerindendir."
عربي İngilizce Urduca
«Cennet ve cehennem, aralarında (ihtilaf ederek Allah nezdinde) dava açtılar. Cehennem: "Ben, mütekebbirler (dünyada büyüklük taslayanlar) ve mütecebbirler (zorbalık yapanlar) için tercih edildim!" diye övündü. Cennet de: "(Ey Rabbim!) Bana niçin sadece zayıflar ve (insanlar nazarında) düşük olanlar, (hakir görülenler) girer?" dedi.
عربي İngilizce Urduca
«İnsanlar -yahut kullar- kıyamet gününde, çıplak, sünnetsiz ve buhmen (kararmış) olarak haşr olunacaklardır.» Biz de: "Ey Allah’ın Rasûlü! Buhmen ne demektir?” diye sorduk. O da: «Yanlarında hiçbir şeyleri bulunmayan demektir» diye buyurdu ve devamla, yakın olanın işittiği gibi uzak olanın da işiteceği bir sesle: «Ben Melik'im (Hükümranım), Deyyân'ım (Hakimim, hüküm verenim) diye nida eder.»
عربي İngilizce Urduca
"Muhakkak, sizden biriniz cennetin en alt derecesinde bulunsanız bile,ona( gönlünden geçenleri) temenni et denir. O da devamlı temenni eder durur. Bunun üzerine ona(kalbinden geçenleri) tamamen temenni ettin mi? diye sorulur. Evet cevabını verince muhakkak temenni ettiğin şeyler bir misli fazlasıyla sana verilecektir denir"
عربي İngilizce Urduca
"Şüphesiz ki, kâfir bir kimse bir iyilik yaptığında, dünyada bu iyiliğinin tadı ona tattırılır. Mü’mine gelince, Allah, onun iyiliklerini ahireti için saklar. Dünyada ise itaat etmesine rızık bahşeder."
عربي İngilizce Urduca
«Müezzinler, insanların en uzun boyunlu olanlarıdır.»
عربي İngilizce Urduca
'Boynuzun sahibi İsrafil elinde boynuz olduğu ve onu ağzına dayadığı halde, başını eğmiş, kulaklarını gelecek emri işitmeye hazır bir vaziyette dinleyip üfleme emrini beklerken ben nasıl mutlu olup sevinebilirim ki?''
عربي İngilizce Urduca
«Bana vahyolundu ki, sizler kabirde Deccal fitnesine yakın bir imtihandan geçeceksiniz.»
عربي İngilizce Urduca
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- güneş batmış olduğu hâlde Medine'den dışarıya çıkmıştı. Bir ses işitti de: «Yahudi kabilesi, kendi kabirleri içinde azap olunuyor.» buyurdu.
عربي İngilizce Urduca
Kabir azabı ve nimetininin bir takım özellikleri
عربي İngilizce Urduca
«Kıyametin kopması yaklaştığı sıra (onun alâmet­lerinden olmak üzere şu) altı şeyi say! 1.Benim ölümüm 2. Sonra Beytu'l-Makdis'in Fethi 3. Sonra çokça yaşanacak ölümler, zira bu koyun hastalığı gibi sizi yakalayacaktır. 4.Sonra mal çokluğu ki, siz bir kişiye yüz di­nar verseniz bile (yine de bunu az ve küçük görerek) onun hoşnutsuzluğu ve husumeti sürüp gidecektir. 5. Sonra bir fitne ki, Arap evlerinden girmediği hiç bir ev kalmayacak, muhakkak her bir eve girecektir. 6. Sonra si­zinle Asfaroğulları (denilen Rumlar) arasında bir barıştır.»
عربي İngilizce Urduca
«Hicaz bölgesinden bir ateş çıkıp Busrâ'daki develerin boyunlarını aydınlatmadıkça kıyamet kopmaz.»
عربي İngilizce Urduca
«Ümmetimin son zamanlarında malı sayarak değil, avuçla avuçlayacak bir halife gelecektir.»
عربي İngilizce Urduca
«Türklerle savaşmadıkça kıyamet kopmaz. Gözleri küçük, yüzleri kırmızı, burunları yassı, sanki yüzleri çekiçle dövülmüş kalkan gibidir. Sizler, ayakkabıları kıldan bir kavimle savaşmadıkça kıyamet kopmaz.»
عربي İngilizce Urduca
«Sizler Huz ve Kirman’da gözleri küçük, burunları yassı, yüzleri kılıflı kalkanlar gibi ve ayakkabıları kıldan yapılmış kimslerle çarpışmadıkça kıyamet kopmayacaktır»
عربي İngilizce Urduca
"Dünyanın son günlerinde, halifelerinizden biri, malı saymaya bile gerek duymadan avuç avuç dağıtacaktır."
عربي İngilizce Urduca
Kıyamet günü olduğu zaman Allah -Azze ve Celle- her bir Müslümana bir yahudi, yahut bir hristiyan sunar da, bu senin ateşten kurtulmandır, fidyendir.” diye buyurur.
عربي İngilizce Urduca
«Sizler Arap yarımadasını fethetmek için savaş yapacaksınız. Allah onun fethini kolaylaştıracak sonra Fars diyarının fethi için savaşacaksınız, Allah onun da fethini kolaylaştıracak, sonra Rumlarla savaşacaksınız, Allah onun da fethini kolaylaştıracak, sonra Deccal’le savaşacaksınız, Allah onu da kolay kılacaktır.»
عربي İngilizce Urduca
«Ümmetimden iki topluluk Allah Teâlâ ateşten korumuştur: Hindistan'a savaşa giden bir topluluk ile Meryem'in oğlu İsa -aleyhisselâm- ve (Deccal'in harbinde bulunan) topluluk.»
عربي İngilizce Urduca
"Kur'ân'ı okuyunuz. zira O, kıyâmet günü okuyan kimseler için şefaatçi olarak gelir."
عربي İngilizce Urduca
«Muhammed’in canı elinde bulunan Allah’a yemin ederim ki ben, sizin cennetliklerin yarısı olacağınızı umarım. Çünkü cennete Müslüman olmayan kimse giremez. Siz, müşriklere nispetle kara öküzün derisindeki beyaz benek gibisiniz.» buyurdu.
عربي İngilizce Urduca