Hadislerin Listesi

«Böyle yapmayınız. Eğer sizden biriniz konakladığı yerde namaz kıldıysa, sonra da imama gelirse ve imam da namaz kılmadıysa onunla beraber namaz kılsın. Çünkü bu namaz onun için nafiledir.»
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bir ata binmişti. Attan düştü de sağ tarafı berelendi.
عربي İngilizce Urduca
Ebû Saîd el-Hudrî -radıyallahua anh-'tan rivayet edildiğine göre Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ashabının bir miktar geri durduğunu görünce olnlara:''Öne geçin ve bana uyun.Sizden sonrakiler de size uysun.Bir topluluk eğer geri kalmaya devam ederse sonunda Allah da onları geriletir.''Sahih-i Müslim.
عربي İngilizce Urduca
Ubeydullah b. Abdillah b. Utbe 'den gelen bir rivayette Ubeydullah der ki: "Âişe -radıyallahu anhâ-'nın yanına girdim. Ona: "Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in hastalığından bana anlatmaz mısın?" dedim. Anlatmaya başladı: "Elbette! Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in ağırlaştı ve: "İnsanlar namazını kıldı mı?" diye sordu. Biz: "Hayır! Ey Allah'ın Rasûlü, onlar sizi bekliyorlar!" dedik.Leğene benim için su koyun!" diye emretti.Âişe der ki: "Hemen dediğini yaptık, o da yıkandı. Sonra kalkmaya çalıştı, fakat üzerine baygınlık çöktü. Sonra kendine geldi ve tekrar:Cemaat namaz kıldı mı?" diye sordu. "Hayır!" dedik, onlar sizi bekliyorlar ey Allah'ın Rasûlü!" Tekrar: Benim için leğene su koyun!" emretti.Âişe der ki: Dediğini yaptık, yıkandı. Sonra tekrar kalkmak istedi. Yine üzerine baygınlık çöktü. Sonra ayılınca: İnsanlar namaz kıldı mı?" diye sordu. Hayır! Dedik, onlar sizi bekliyorlar, ey Allah'ın Rasûlü!" : "Benim için leğene su koyun!" dedi ve yıkandı. Sonra kalkmaya yeltendi, yine üzerine baygınlık çöktü, sonra ayıldı.İnsanlar namazı kıldı mı?" diye sordu.Hayır, onlar sizi bekliyorlar ey Allah'ın Rasûlü!" dedik.Âişe der ki:İnsanlar mescide çekilmiş, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- yatsı namazı için bekliyorlardı."Âişe der ki: "Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Ebû Bekr'e adam göndererek insanlara namaz kıldırmasını söyledi. Elçi gelerek ona: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- halka namaz kıldırmanı emrediyor!" dedi. -İnce duygulu bir kimse olan- Ebu Bekr -radıyallahu anh-: Ey Ömer halka namazı sen kıldır!" dedi.Âişe'nin anlattığına göre,Ömer: Buna sen daha ziyade hak sahibisin!" cevabında bulundu. Âişe der ki: "O günlerde namazı Ebu Bekr -radıyallahu anh- kıldırdı. Bilahare Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- kendinde bir hafiflik hissetti. Biri Abbâs olmak üzere iki kişinin arasında, öğle namazı için çıktı. O sırada namazı insanlara Ebu Bekr kıldırıyordu. Ebû Bekr, Rasûlullah'ın geldiğini görünce, geri çekilmek istedi.Sallallahu aleyhi ve sellem- geri çekilme diye işaret buyurdu. Kendisini getirenlere: "Beni yanına oturtun" dedi. Onlar da Ebû Bekr'in yanına oturttular.Ebû Bekr, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in namazına uyarak namaz kılıyordu.İnsanlar da Ebû Bekr'in namazına uyarak namazını kılıyordu. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- oturmuş vaziyette idi."Ubeydullah dedi ki: "Abdullah b. Abbâs -radıyallahu anhumâ-'nın yanına girdim ve:Âişe -radıyallahu anhâ-'nın -sallallahu aleyhi ve sellem-'in hastalığı ile ilgili olarak anlattığını size anlatayım mı?" dedim. Bana: "Haydi anlat!" dedi. Ben de bu hususta anlattığını naklettim. Söylediklerimden hiçbir noktayı reddetmedi. Sadece:(Rasûlullah'ı mescide) Abbâs'la birlikte taşıyan ikinci şahsın ismini verdi mi?" diye sordu. Ben: "Hayır söylemedi" deyince: "O, Ali radıyallahu anh idi" dedi.''Sahih-i Buhârî.
عربي İngilizce Urduca
Buyurdu ki: «Ey insanlar! Sizler nefret ettiricilersiniz. Her kim insanlara namaz kıldırırsa namazı hafifletsin. Çünkü cemaatin içinde hasta ola­nı, zayıf olanı ve iş güç sahibi olanı vardır.»
عربي İngilizce Urduca
"Şu namazı şu vakitte kılınız, şu namazı da şu vakitte kılınız " dedi (ve bütün namaz vakitlerini bildirdi). Namaz vakti gelince de "Biriniz ezan okusun ve Kur'ân 'ı en çok bileniniz size imamlık etsin" buyurdu.
عربي İngilizce Urduca
«Cemaate, Allah'ın kitabını en iyi okuyan kimseler imam olur.»
عربي İngilizce Urduca
«Allâhummec‘al fî kalbî nûran ve fî basarî nuran ve fî sem‘î nûran ve an yemînî nûran ve an yesârî nûran ve fevkî nûran ve tahtî nûran ve emâmî nûran ve halfî nûran vec‘allî nûrân.» (Ey Allah’ım! Kalbimde bir nur, gözümde bir nur kıl. Kulağımda bir nur, sağımda bir nur, solumda bir nur kıl. Üstümde bir nur, altımda bir nur kıl. Önümde bir nur, arkamda bir nur kıl. Benim için (büyük) bir nur kıl)
عربي İngilizce Urduca
Enes b. Mâlik -radıyallahu anh-'tan rivayet edildiğine göre dedi ki:''Bizim evimizde ben ve bir yetim Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem-'in arkasında namaz kıldım.Annem ve Ümmü Süleym'de arkamızda namaz kıldılar.Sahih-i Buhârî.
عربي İngilizce Urduca
«Allah hırsını arttırsın, bir daha böyle yapma!»
عربي İngilizce Urduca
Ümmü Varaka bint Abdillah b. el-Hâris el-Ensâriyye -radıyallahu anha- Kuran'ı ezberlemişti. Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- ona ev halkına imamlık yapmasını emretti/izin verdi.
عربي İngilizce Urduca
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- âmâ olan İbn Ümmü Mektûm -radıyallahu anh-'ı kendisi yerine insanlara imam olması için bıraktı.
عربي İngilizce Urduca
Biriniz bir kadına dünürlük yaptığı zaman kendisini o kadın­la evlenmeye sevkeden azalara bakmaya imkân buluyorsa; bunu yapsın.
عربي İngilizce Urduca
«Git o kadına bak. Çünkü bakman, (evlendiğinizde) aranızda ül­fet ve sevginin devam etmesi için daha uygundur.»
عربي İngilizce Urduca
Eğer Allah Teâlâ bir kişinin kalbine bir kadınla evlenmeyi sokarsa o kadına bakmasında bir beis yoktur.
عربي İngilizce Urduca
«Dul kadın kendisi için velisinden daha ziyade hak sahibidir. Kızdan ise nefsi hakkında izin istenir; onun izni de susmasıdır.»
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- onunla ihramlı değilken evlenmiştir.
عربي İngilizce Urduca
Hülle nikâhı ile evlenen kocaya ve kendisi için hülle yapılan kocaya Allah lanet etsin
عربي İngilizce Urduca
"Kendisine celde vurulan zinâkâr bir erkek ancak kendi gibisiyle evlenebilir"
عربي İngilizce Urduca
Bir adam hanımını üç talakla boşadı. Kadınla bir başka adam evlendi, ancak bu adam da kadını temasdan önce boşadı.(Kadın tekrar önceki kocasına dönmek istemişti.) Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bu hususta soruldu.''Hayır! öncekinin tattığı gibi ikincisi kadının balcığından tatmadıkça !" buyurdu.
عربي İngilizce Urduca
Yahûdîler: Erkek, kadın ile arka tarafından gelip cima' ederse doğacak çocuk şaşı olur, derlerdi. (Bu bâtıl inancı yıkmak üzere) "Kadınlarınız sizin bir ekinliğinizdir. O hâlde tarlanıza dilediğiniz taraftan geliniz" âyeti nazil oldu.
عربي İngilizce Urduca
“Bir ara, kişinin çocuğuna süt emziren eşiyle yatmasını yasaklamayı düşündüm, sonra baktım ki Fars ve Rumlar bu işi yapıyor ve çocukları bundan hiç bir zarar görmüyorlar."
عربي İngilizce Urduca
Sizden birisi düğün yemeğine davet edilirse hemen icabet etsin.
عربي İngilizce Urduca
En şerli yemek, zenginlerin çağrılıp, fakirlerin çağrılmadığı velime (düğün) yemeğidir. Davete katılmayan kimse Allah'a ve Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-'e isyan etmiş olur.
عربي İngilizce Urduca
“Biriniz yemeğe davet edildiği zaman gitsin; şayet oruçluysa yemek sahibine dua etsin; oruçlu değilse yesin.
عربي İngilizce Urduca
Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem- hanımlarından biriyle evlenirken iki müdd arpa unuyla düğün yemeği verdi.
عربي İngilizce Urduca
“Bereket yemeğin ortasına iner. Bu sebeple tabağın ortasından değil, kenarlarından itibaren yiyiniz.”
عربي İngilizce Urduca
"Senin ehlin (kocan) üzerine bir yüklüğün yok. Eğer istersen sana yedi gece­yi tamamlarım. Ama senin yanında yedi gece kalırsam, diğer kadınlarımın yanında da yedi gece kalırım.''
عربي İngilizce Urduca
Aişe -radıyallahu anha- şöyle demiştir: Zevde bint Zem'a gibi olmak istediğim ve bana onun kadar sevgili gelen başka bir kadın görmedim. O ayırt edici özelliğe sahip bir kadındı. Yaşlandığında Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ile geçirdiği günü Aişe'ye vermiştir. Ya Rasûlullah! Benim seninle geçirdiğim günümü Aişe'ye verdim demiştir. "Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Aişe'ye iki gün ayırırdı. Aişe'nin günü ve Sevdenin günü".
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallalalhu aleyhi ve sellem- balı ve tatlı şeyleri severdi. Ayrıca, ikindi namazlarını kıldıktan sonra (hergün) hanımlarını teker teker ziyaret eder, her birine yaklaşır (sohbette bulunurdu.) Bu ziyaretlerinin birinde Hafsa'nın yanına girmişti. Bu defa onun yanında, her zamanki kaldığı mutad müddetten daha fazla kaldı.
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ölümüne sebep olan hastalığa zamanında şöyle soruyurdu: " Ben yarın nerede olacağım, ben yarın nerede olacağım" Âişe'nin gününü kastediyordu. Nerde olmak istediği hususta hanımları ona izin verdi.
عربي İngilizce Urduca
Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem- bir sefere gitmek istediğinde kadınları arasında kur'a çekerdi. Kadın­lardan hangisinin kur'ası çıkarsa, Rasûlullah beraberinde o hanımı ile yola çıkardı.
عربي İngilizce Urduca
Üç sey vardir ki onlarin ciddisi de ciddi, sakasi da ciddidir: Nikah, talak, (boşadıktan sonra) hanımını geri alma"
عربي İngilizce Urduca
“Ademoğlunun elinde bulunmayan bir şeyi nezretme (adak), yine elinde olmayan bir köleyi hürriyetine kavuşturmak (azâd) ve nikahlısı olmadığı bir kadını boşama hakkı yoktur.”
عربي İngilizce Urduca
Bir yudum iki yudum, bir emziriş iki emziriş (nikâhı) haram kılmaz»
عربي İngilizce Urduca
“Süt emmenin haram kılanı, bağırsakları patlatacak kadar çok emilmesi ve sütten kesilme yaşı olan iki yıldan önce emilmesi şeklinde olanıdır.”
عربي İngilizce Urduca
Târık b. el-Muhâribî -radıyallahu anh-'tan rivayet edildiğine göre:Şöyle demiştir:Medîne’ye girdik. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem -minberin üzerinde ayağa kalkmış insanlara hitâb ediyor:''Veren el daha hayırlı ve daha üstündür. İnfâk etmeye, bakmakla mükellef olduğun yakınlarından başla: Önce annen, sonra baban, kız kardeşin, erkek kardeşin ve derece derece yakından uzağa doğru diğer insanlar gelir.'' buyuruyordu.
عربي İngilizce Urduca
'Sadakanın en hayırlısı ihtiyaç fazlası maldan verilendir. sadakadır.Veren al alan elden üstündür.Biriniz nafakası kendine ait olandan başlasın.
عربي İngilizce Urduca
Ebû Cuheyfe -radıyallahu anh'dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Ben Alî -radıyallahu anh'a: Allah'ın kitabından başka sizin yanınızda vahiyden birşey var mı? diye sordum. Alî : Hayır, tohumu yarıp çıkaran, İnsanı yarana andolsun ki bizde Allah'ın bir kimseye vermiş olduğu Kuran'ı anlama ve şu sahifenin içindekilerden başka birşey yoktur. Peki, bu sahîfenin içinde ne var? diye so­runca: Onun içinde diyetin, esîri kurtarmanın ve bir kâfire bedel müslümânın öldürülmeyeceği vardır, dedi.
عربي İngilizce Urduca
Amr b. Şuayb, babası vasıtasıyla dedesinden rivayet ettiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: “Bir kimse bir mü’mini bile bile öldürürse; öldürülen kimsenin velilerine bırakılır dilerlerse öldürülmesini isterler dilerlerse diyet alırlar. Diyet ise dört yaşına girmiş otuz dişi deve, beş yaşına girmiş otuz dişi deve, ve kırk hamile deveden oluşur. Anlaştıkları bir miktar varsa o miktar onlara aittir bu hüküm diyeti ağırlaştırmak için böyle verilmiştir.”
عربي İngilizce Urduca
Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Ebu'l Kasım -sallallahu aleyhi ve sellem-'i şöyle buyururken işittim demiştir: “Kim köle veya hizmetçisine hiçbir suçu olmadığı halde zina yaptığını söylerse kıyamet gününde ona celde vurulur. Eğer o köle ve hizmetçi böyle bir iş yapmışsa bir şey gerekmez.”
عربي İngilizce Urduca
Yırtıcı hayvanlardan köpek dişli olan her hayvanın (etinin), kuşlardan da pençeli olan her kuşun (etinin) yenmesini yasakladı
عربي İngilizce Urduca
Her iki ezan arasında bir namaz vardır, her iki ezan arasında bir namaz vardır.» Üçüncüsünde şöyle buyurmuştur: «İsteyen için
عربي İngilizce Urduca
Ben yedi yaşımda iken, Vedâ haccında Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in yanında bana da haccettirdiler.
عربي İngilizce Urduca
Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem- kendisini ve eşyalarını taşıyan bir deve ile haccetmiştir.
عربي İngilizce Urduca
Ukâz, Mecenne ve Zülmecâz cahiliye dönemindeki panayırlardandır. (Sahabeler) hac mevsiminde ticaret yaparak günaha girmekten korkuyorlardı. Bunun üzerine“-Hac mevsiminde ticaret yaparak- Rabbinizden gelecek bir lütfu aramanızda sizin için bir günah yoktur.” mealinde ki ayeti kerime nazil oldu (Bakara 2/198)
عربي İngilizce Urduca
Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem- idmana çekilmiş ve zayıflatılmış atları el-Hafyâ'dan başlayıp Seniyyetu'l-Vedâ'ya kadar koşturtup yarıştırdı.
عربي İngilizce Urduca
Ömer b. Hattâb -radıyallahu anh- (karnına aldığı darbe sebebiyle) cenini düşen kadın hakkında insanlarla istişare etti.
عربي İngilizce Urduca
''Hüzeyl'den iki kadın kavga etti; biri diğerine bir taş atıp hem onu, hem de karnındaki cenini öldürdü.
عربي İngilizce Urduca
Cariyenin biri başı iki taş arasında ezilmiş bir şekilde bulundu
عربي İngilizce Urduca
Yahudiler Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e gelip, içlerinden bir erkekle kadının zina ettiğini söylediler.
عربي İngilizce Urduca
«Biriniz, kardeşinin elini erkek deve gibi ısırıyor! Sana di­yet yoktur.»
عربي İngilizce Urduca
Benî Mahzûm kabilesinden hırsızlık yapan bir kadının durumu Kureyşlileri çok üzmüştü.
عربي İngilizce Urduca
Merruz-Zahrân denilen yerde bir tavşanı ürkütüp kaçırdık. İnsanlar onun arkasından koştular.
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Necid (bölgesi) tarafına bir fırka asker gönder­di. Abdullah b. Ömer -radıyallahu anhumâ- da bu askerî birlik içinde bulundu.
عربي İngilizce Urduca
"Ensar'dan bir adam, kendisine ait olan bir köleyi müdebber olarak (kendisinin ölümü şartı ile) âzâd etmişti."
عربي İngilizce Urduca
"Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'e, zina eden evlenmemiş bir cariyenin hükmü soruldu."
عربي İngilizce Urduca
"Uhud Savaşı günü Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e gösterildim. Ben o zaman on dört yaşındaydım. Bana izin vermedi."
عربي İngilizce Urduca
Abdullah b. Abbâs -radıyallahu anhumâ-'dan rivayet edildiğine göre:dedi ki:''Ben,Hâlid İbnu'l-Velîd -radıyallahu anh- Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ile beraber Meymûne'nin evine girdik. Akabinde kızartılmış keler getirildi. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- elini ona doğru uzattı. Tam bu sırada kadınlarından biri: Rasûllah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e yemek istediği şeyin ne olduğunu haber verin, dedi. Oradakiler bu kelerdir yâ Rasûlallah! Dediler. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- elini kelerden kaldırdı. (Hâlid b. Velîd -radıyallahu anh- dedi ki:) Ben: Bu haram mıdır yâ Rasûlallah? diye sordum. Rasûlullah: "Hayır, lâkin bu benim kavmimin arazîsinde yoktur. Onun için ben kendim için bunu yemeyi hoş bulmam (kendimi tiksiniyor hissederim)" buyurdu. Bunun üzerine ben o keleri kendime doğru çektim de Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bakarken onu yedim, demiştir.
عربي İngilizce Urduca
Süleyman b. Davûd -aleyhisselam- şöyle demiştir: "Bu gece yetmiş hanımımı dolaşacağım. Her biri, Allah yolunda cihad edecek bir mücahit doğuracaktır.
عربي İngilizce Urduca
“Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ganimet mallarını dağıtırken at için iki hisse, asker için bir hisse ayırdı.”
عربي İngilizce Urduca
“Malının bir kısmını dağıtmayıp elinde tutman senin için daha hayırlı olur”
عربي İngilizce Urduca
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- gönderdiği seriyyelerin bazılarına ordunun geneline yapılan taksimden ayrı olarak nefel (ganimetten mal) verirdi."
عربي İngilizce Urduca
Nadîroğullarının Malları: Allah -Celle Celâluhu-'nun peygamberine verdiği ganimetlerdir. Müslümanların at ve deveye binerek sürmedikleri mallardır.
عربي İngilizce Urduca
Hiçbir kimse, öfkeli iken, hasımlar arasında (kesinlikle) hüküm vermesin! buyururken işittim.
عربي İngilizce Urduca
"Kim, kendisi ile bir başkası arasında (ortak) olan bir köledeki kendine mahsus hisseyi azad ederse, köleye onun malından adilane bir kıymet biçilir, ne eksik ne de fazla. Sonra,onun malından (ortaklara hisseleri verilerek) köle azad edilir.
عربي İngilizce Urduca
«Sertveti olan bir kimse bir kölede sahip olduğu bir hisseyi bağışlayıp âzâd ederse bu kölenin kölelikten tamamıyla kurtulması için (diğer hak sahibine parasını ödeyip) bu kimseyi kölelikten kurtarsın. Şayet servet sahibi bir kimse değilse, kölenin âdil su­rette kıymeti takdir olunur (ve ancak sahip olduğu payını âzâd eder.»
عربي İngilizce Urduca
''Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ile beraber yedi gazve yaptık, çekirge yiyorduk.''
عربي İngilizce Urduca
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Mekke'ye Kedâ'dan, Bathâ'nın yanındaki yukarı yoldan girdi ve aşağı yoldan da çıktı."
عربي İngilizce Urduca
"Ben onun için ağlamıyorum. Allah katındaki nimetlerin, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- için daha hayırlı olduğunu elbette biliyorum. Ben asıl, vahyin kesilmiş olmasından dolayı ağlıyorum, dedi. Bu sözleri duyduktan sonra, Ebû Bekir ve Ömer -radıyallahu anhuma- duygulandılar. Onlar da Ümmü Eymen’le birlikte ağladılar."
عربي İngilizce Urduca
«Bizi daha sık ziyaret etmeni engelleyen nedir?»
عربي İngilizce Urduca
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- (Medine’den çıkarken) Şecere yolundan çıkar, Mu`arres yolundan dönerdi. Mekke’ye de Seniyyetu’l`ulyâ’dan (Yukarı Seniyye yolundan) girer, Seniyyetü’s-Suflâ’dan (Aşağı Seniyye yolundan) çıkardı."
عربي İngilizce Urduca
«Haydi ailenizin yanına dönün ve onların yanında kalarak kendilerini bilgilendirin. Onlara şu namazı şu vakitte, bu namazı bu vakitte kılmalarını söyleyin. Namaz vakti geldiğinde içinizden biri ezan okusun, en büyüğünüz de size imam olsun.»
عربي İngilizce Urduca
Kur'ân'da Mut’a ayeti –yani temettu haccının caizliği- hakkında ayet nazil oldu. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bize onu yapmamızı emretti. Sonra da, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- vefat edinceye kadar mut'atu'l-hac ayetini nesh eden (hükmünü kaldıran) bir ayet inmediği gibi, onu yasaklayan bir ayet de inmedi."
عربي İngilizce Urduca
İbn Abbâs -radıyallahu anhuma-'ya- temettu haccından sordum; bana temettu haccı yapmamı emretti. O'na, hacda kesilen kurbandan sordum. "Bu hususta deve, sığır, davar veya kana (kurbana) ortak olmak imkanları var (bunların hepsi meşrudur)" dedi. Ebu Cemre der ki: "Bazı insanlar temettu haccını hoş görmezlerdi."
عربي İngilizce Urduca
“Bugün Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’in kapıcısı olacağım”, dedim. O sırada Ebû Bekir -radıyallahu anh- gelerek kapıyı çaldı. Kim o? diye sordum. Ebû Bekir, dedi. Biraz bekle, dedikten sonra Peygamber -aleyhisselâm-’ın yanına vardım ve: Yâ Rasûlallah! Ebû Bekir geldi, huzura girmek için izin istiyor, dedim. «İzin ver ve onu cennetle müjdele!» buyurdu.
عربي İngilizce Urduca
"Kendisi için avlanılmayan ve avlanılmasına yardım etmeyen ihramlı kimsenin o av hayvanın etinden yemesi..."
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- zamanında güneş tutuldu.Bunun saat (yani kıyamet alâmeti) ol­masından korkarak telâşla kalktı ve mescide gel­di. Ve o zamana kadar asla yaparken görmediğim en uzun kıyam, ve en uzun sucûdlarla namaz kıldırdı. ve: "Allah-Azze ve Celle'nin- göndermekte olduğu işte bu âyetler, hiçbir kimsenin ölme­sinden, ve hayâtından dolayı olmaz. Lâkin Allah bu tutulma ile kul­larını korkutur. Binâenaleyh sizler bu kabilden (korkunç) birşey gördüğünüz zaman hemen Allah'ı zikr etmeye, Allah'a dua etmeye ve Allah'tan mağfiret istemeye (koyulup) sığınınız" buyurdu.
عربي İngilizce Urduca
"Dünyanın son günlerinde, halifelerinizden biri, malı saymaya bile gerek duymadan avuç avuç dağıtacaktır."
عربي İngilizce Urduca
Adamın biri, bir başkasından bir tarla satın aldı. Tarlayı satın alan adam, tarlada altın dolu bir çömlek buldu. Tarlayı kendisine satmış olan adama:Altınlarını al. Çünkü ben, senden sadece tarlayı satın aldım. Altınları satın almadım.dedi. Tarlayı satmış olan adam da: Ben sana tarlayı ve içindeki şeyleri birlikte sattım deyince ikisi bir adama gidip hakemlik yapmasını istediler. Hakemlik yapan adam: Si­zin çocuklarınız var mı? diye sordu. Onlardan biri: Benim bir oğlum var. dedi. Diğeri de: Benim de bir kızım var dedi. Hakem; Bu oğlan ile kızı birbirleriyle evlendirin ve bu altından onlara sarfedip sadaka ola­rak verin dedi.
عربي İngilizce Urduca
"İki kadın vardı. Bunların beraberlerinde iki de çocukları vardı. Bir kurt gelerek bu çocuklardan birini kapıp kaçırdı. Kadın, arkadaşına: "Kurt senin çocuğunu kaçırdı!" dedi. Diğeri ise: "Hayır, senin çocuğunu alıp gitti!" dedi. Bunlar (ihtilafa düştüler) Hükmolunmak üzere Davud aleyhisselam'a başvurdular. Davud aleyhisselam, büyük kadın lehine hükmetti.''
عربي İngilizce Urduca
Ey Müminlerin Emîri! Şüphesiz yüce Allah, Peygamber'ine: "Sen af yolunu tut, iyiliği emret, cahillerden yüz çevir." diye buyurdu. Şüphesiz bu Uyeyne de o câhillerdendir, dedi. Vallahi Hurr b. Kays bu âyeti okuyunca, o haşmetli Ömer olduğu yerde çakılı kaldı. Vallahi bir adım ileri gitmedi. Esasen Ömer Allah'ın kitâbı yanında duran bir kimseydi. (Yânî onun hükmünü geçmezdi.)
عربي İngilizce Urduca
"Meclislerin en hayırlısı geniş olanıdır."
عربي İngilizce Urduca
"Bilesiniz ki, bizden önce hiçbir ümmete ganimet helal kılınmamıştır. Allah, ganimetleri sadece bize helâl kıldı.Bu da, bizde gördüğü aczimiz ve zayıflığımız sebebiyledir."
عربي İngilizce Urduca
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Mekke'ye gelip -ilk tavafa başlarken- Hacer-i Esved'i istilam ederken gördüm. İlk üç şavtı koşar gibi yaptı."
عربي İngilizce Urduca
«Benim için birbirini sevenlere, benim rızâmı kazanmak için bir araya gelenlere, benim için birbirlerini ziyaret edenlere ve infak edenlere muhabbetim vâcip oldu.»
عربي İngilizce Urduca
Ömer -radıyallahu anh- Bedir gazvesine katılmış olan yaşlı sahabeler arasına beni de alıyordu. Sanki onların bir kısmı bunu hoş karşılamıyordu.
عربي İngilizce Urduca
Ömer b. el-Hattâb -radıyallahu anh- Yemen'den destek birlikleri geldiği zaman onlara sordu:Aranızda Üveys b. Âmir var mı? Üveys- radıyallahu anh-'ın yanına geldi.Ve ona Üveys b. Âmir sen misin? dedi.O da Evet dedi.Murad kabilesinin Karen kolundan mısın? Evet dedi.Sende alaca hastalığı vardı, iyileştin, ondan bir dirhem büyüklüğünde yer kaldı öyle mi?Evet dedi .Annen var mı? Evet.Ve ardından Ömer -radıyallahu anh- Üveys'i nereden tanıdığına dair can alıcı açıklamayı yapıyor:Ben Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'den bizzat işittim O buyurdu ki: “Yemen'den destek birlikleri içinde Murad kabilesinin Karen kolundan Üveys b Âmir isimli biri gelecektir Alaca hastalığına tutulmuşsa da iyileşmiştir Vücudunda iz olarak sadece bir dirhem miktarı yer kalmıştır. Onun bir annesi vardı, ona çok iyi bakardı. Eğer o bir şey hususunda yemin etse, Allah onun yeminini doğru çıkarır. Eğer becerebilirsen senin için Allah'tan af dilemesini iste!''Bu sözleri söyledikten sonra Ömer -radıyallahu anh- Üveys b Amir'den kendisi için istiğfar etmesini istiyor.O da Ömer -radıyallahu anh- için mağfiret diliyor.Ömer -radıyallahu anh- ona nereye gitmek istiyorsun diye soruyor? Üveys'de Kûfe'ye diye cevap veriyor.
عربي İngilizce Urduca
Ömer -radıyallahu anh- kızı Hafsa’nın dul kaldığı zamandan bahsederek dedi ki: Osman b. Affân -radıyallahu anh- ile karşılaştım ve ona Hafsa’dan söz ederek; “İstersen sana Ömer'in kızı Hafsa’yı nikâhlayayım” dedim. Osman -radıyallahu anh-: "Hele bir düşüneyim" cevabını verdi.
عربي İngilizce Urduca
Yâ Rasûlallah! İkindi namazını az daha gü­neş batmadan kılamayacaktım, dedi. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- de: «Vallahi ben de kılamadım.» buyurdu. Bunun üzerine kalktık, Buthân Vadisi'ne git­tik. Orada Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- namaz için abdest aldı, biz de namaz için ab­dest aldık. Müteakiben güneş batmış olduğu halde ikindiyi kıldırdı, sonra arkasından da akşamı kıldırdı.
عربي İngilizce Urduca
Uhud Harbi'nden önceki gece babam beni yanına çağırdı ve "Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'in sahâbîlerinden ilk öldürelecek kişinin ben olacağımı sanıyorum. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- hariç, benim için geride bırakacağım en kıymetli kişi sensin. Borçlarım var, onları öde. Kardeşlerine daima iyi davran!" dedi.
عربي İngilizce Urduca
Abdullah İbn Ömer -radıyallahu anhu-: "Ömer'in-radıyallahu anh- birşey için: "Zannederim bu şöyle olmalıdır" deyip de onun zannettiği şekilde hasıl olmadığı vaki değildir." der.
عربي İngilizce Urduca
"İyiliklerin en değerlisi, insanın babası öldükten sonra, baba dostunun ailesini kollayıp gözetmesidir."
عربي İngilizce Urduca
Ey Allah'ın Rasûlü! İnsanlara ne oluyor ki umre ile ihramdan çıktılar; hâlbuki sen umrenden çıkmadın? Nebi -aleyhisselam- buyurdu ki: «Ben saçlarımı zamkla yapıştırıp taradım ve hedy kurbanlarıma gerdanlık koydum. Bu sebeple kurbanlıklarımı kesinceye kadar ihramdan çıkamam.»
عربي İngilizce Urduca
"Teyzem Meymûne'nin evinde geceledim. Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- gece namaz kılmak için kalktı. Ben de kalkıp onun sol tarafına durdum. Beni başımdan tutup sağ tarafına koydu."
عربي İngilizce Urduca
«Allah onların evlerini ve kabirlerini ateşle doldursun! Güneş batıncaya kadar bizi meşgul ederek, orta namazı kılmamıza engel oldular.»
عربي İngilizce Urduca
Ey Ebû Batn! Biz, sadece selâm vermek üzere çarşıya çıkıyoruz; karşılaştığımız kimselere de selâm veriyoruz, cevabını verdi.
عربي İngilizce Urduca
Birtakım kimseler Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-´e gelerek, bize Kur´an´ı ve Sünnet´i öğretecek insanlar gönderseniz, dediler. Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-, içlerinde dayım Harâm´ın da bulunduğu, Ensâr'dan kurrâ olan yetmiş kişiyi onlara gönderdi.
عربي İngilizce Urduca
"Allah Teâlâ, 'Lem yekünillezine keferû' suresini sana okumamı bana emretti."
عربي İngilizce Urduca
İbn Ömer -radıyallahu anhumâ-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallalahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:Bir köle efendisine hizmetinde samimi davranır ve Allah'a güzelce ibadet ederse onun için iki kat ecir vardır.Müttefakun aleyh.Ebû Mûsâ el-Eş'arî -radıyallahu anh-'den rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem şöyle- buyurdu:"Rabbine güzelce ibadet eden, efendisine karşı vazifelerini hakkıyla ve samimiyetle yerine getiren, ona itaat eden köle için iki ecir vardır.Buhârî rivayet etmiştir.
عربي İngilizce Urduca
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- Tebuk Gazvesi’nden geldiği zaman insanlar onu karşıladılar ve ben de onu, çocuklarla birlikte Seniyyetu’l Vedâ/Veda Tepesi’nde karşıladım.
عربي İngilizce Urduca
«Üç sınıf insan vardır ki, onların sevapları ikişer defa verilir: Kitap ehlinden olup da hem kendi peygamberine hem de Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-´e iman eden kimse, hem Allah´ın hakkını hem de efendisinin hakkını yerine getiren köle, câriyesi bulunan ve bu câriyeyi güzelce terbiye eden, iyice eğitip öğreten, sonra da onu âzat edip kendisiyle evlenen kimsedir. İşte bunların iki kat ecri vardır.»
عربي İngilizce Urduca
Allah Rasûlü –sallallahu aleyhi ve sellem- ile birlikte bir savaşa çıkmıştık. Bizler, altı kişilik gruplara ayrılmıştık ve bir deveye sırayla biniyorduk. Bu nedenle de ayaklarımız yara bere içinde kalmıştı. Benim de ayaklarım yara olmuştu.
عربي İngilizce Urduca
Ben bazı kimselerin kalbinde sabırsızlık ve tamah gördüğüm için veririm. Bazı kimseleri de, Allah’ın kalplerinde yarattığı kanaat ve hayırla baş başa bırakırım. Amr İbni Tağlib de bunlardan biridir.»
عربي İngilizce Urduca
(İçliğin ücretini) tart ve bir miktar da ilâve et.
عربي İngilizce Urduca
Berîre ve hanımı ile ilgili hadis
عربي İngilizce Urduca
"Hiçbir çocuk babasının hakkını ödeyemez. Ancak onu köle olarak bulup da satın alıp azat etmesi müstesnadır."
عربي İngilizce Urduca
"Ey Sa’d b. Muaz! İstediğim cennettir. Kâbe’nin Rabbine yemin ederim ki, Uhud’un eteklerinden beri hep o cennetin kokusunu alıyorum."
عربي İngilizce Urduca
Bir seferde Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem- ile birlikte çıkmıştık. Bu seferde insanlar kıtlık ile karşılaştılar.
عربي İngilizce Urduca
"Ben falan ve falancanın dinimizden bir şey bildiklerini zannetmiyorum."
عربي İngilizce Urduca
Eğer şu hurmalarımı yiyinceye kadar yaşarsam, bu gerçekten uzun bir hayattır, diyerek elindeki hurmaları attı. Sonra şehit oluncaya kadar müşriklerle savaştı.
عربي İngilizce Urduca
Allah -Azze ve Celle- Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem-’e vefatından öncesine kadar vahiy göndermeye devam etti. Vahyin en çok geldiği zaman ise Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem-’in vefat ettiği gündü.
عربي İngilizce Urduca
“Bir gece Allah Rasûlü-sallallahu aleyhi ve sellem- ile birlikte namaz kıldım. Öylesine namazı uzattı ki, içimden çirkin bir şey yapmak geçti. “Ne yapmak istemiştin?” diye sordular. “Oturup onu yalnız bırakmayı düşündüm.” dedi.
عربي İngilizce Urduca
«Gece, kırbada beklemiş soğumuş suyun varsa getir; yoksa eğilip dereden içeriz.»
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- zamanında Allah katından gelen vahiy sebebiyle insanlar, gizli hallerinden de sorumlu tutuluyorlardı. Hiç kuşkusuz vahyin arkası kesilmiştir. Biz ise şu anda sizleri, bize apaçık belli olan davranışlarınız sebebiyle hesaba çekeriz. Dolayısıyla bize iyi davranışlar gösteren kimseyi, güvenilir kimse bilir ve ona yaklaşırız. Onun gizli hallerinden hiçbir şeyi araştırmak bize düşmez. O kişinin gizli halleriyle ilgili hesabını Allah görür. Bize karşı kötü davranışlar sergileyen bir kimseyi de güvenilir bulmayız. O kişi, gayesinin iyi olduğunu söylese bile yine de ona güvenmeyiz ve onun sözlerini tasdik etmeyiz.
عربي İngilizce Urduca
«Ne hoş! İşte bu kazançlı bir maldır. İşte bu kazançlı bir maldır. Ben senin söylediğin sözü işitmişimdir. Ben, bu bostanı yakınlarına tahsis etmeni uygun görürüm.»
عربي İngilizce Urduca
«Vaktiyle doksan dokuz kişiyi öldürmüş bir adam vardı. Bu zât yeryüzünde en büyük âlimin kim olduğunu soruşturdu. Ona bir râhibi gösterdiler. Bu adam râhibe giderek: Doksan dokuz adam öldürdüm. Tövbe etsem kabul olur mu? diye sordu. Rahip: Hayır, kabul olmaz, deyince onu da öldürdü.»
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- başında miğfer olduğu halde fetih günü Mekke'ye girdi. Miğferini çıkardığı esnada bir adam yanına gelip: Şu İbn Hatal adındaki kişi, Kabe´nin örtüsüne yapışmış, sığınmış!" dedi. Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-: «Onu öldürünüz!» diye buyurdu.
عربي İngilizce Urduca
‘’Ey Ömer! Yoksa sen amcanın baba gibi olduğunun farkında değil misin?’’
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ihramlı iken başını nasıl yıkardı? Ebu Eyyûb elini kendini perdeleyen bezin üzerine koydu ve bezi indirdi. Başı bana iyice gözüktü. Sonra kendisine su döken kişiye su dök dedi. O kimse de başına su döktü. Ebu Eyyûb iki elini ileri geri götürerek başını ovdu ve: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’i işte böyle yaparken gördüm dedi.
عربي İngilizce Urduca
Biz, Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem- ile birlikte "Lebbeyke bi'l-hac", hac niyetiyle geldik emrine uyduk diyerek gelmiştik. Fakat Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem- bize emretti ve biz onu umreye çevirdik.
عربي İngilizce Urduca
«Şüphesiz şeytan Adem oğlunun içinde kanın aktığı yerden (damarın içinde) akar. Ben onun kalbinize bir şer bırakmasından korktum.» Yahut da «(Böyle) bir şey» buyurdu.
عربي İngilizce Urduca
Sehiv secdesi hakkında rivayet olunan zülyedeyn hadisi
عربي İngilizce Urduca
«Allah, beni şerefli bir kul kıldı; inatçı bir zorba değil.»
عربي İngilizce Urduca
Tebük Gazvesi’nde şiddetli açlık çektikleri için sahâbîler: "Ey Allah’ın Rasûlü! İzin verseniz de develerimizi kesip yesek ve iç yağı elde etsek, dediler. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: «Peki öyle yapın!» buyurdu."
عربي İngilizce Urduca
Şehitler beş sınıftır: Taun’dan (Veba’dan) ölen, karın hastalığından ölen, suda boğularak ölen, yıkıntı altında kalarak ölen ve Allah yolunda ölendir.
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- başlarına Âsım b. Sâbit el-Ensarî'yi komutan tayin ettiği on kişiden oluşan bir kâfileyi (irşad ve istihbârât için) görevlendirdi.
عربي İngilizce Urduca
Zatürrikâ Gazvesi'nde kılınan korku namazının kılınış şekli
عربي İngilizce Urduca
(Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, asıl manası kastedilmeden dille söylenen o meşhur sözü söyledi) Allah onu yaralasın, boğazında acı hissetsin. Bayramın ilk günü tavaf yaptı mı? dediğinde evet denildi. O halde hareket et (Safiyye).dedi.
عربي İngilizce Urduca
Kûfeliler(in bir kısmı vâli) Sa'd b. Ebû Vakkâs'ı (halife) Ömer İbnu'l-Hattâb -radıyallahu anh-'a şikâyet ettiler. Ömer de Sa'd'ı vâlilikten azledip Ammar b. Yâsir'i Kufeye vâli tayin etti.
عربي İngilizce Urduca
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur kurban bayramı günü namazdan sonra, bize bir hutbe irad ederek şöyle buyurmuştur: Kurban bayramı günü namazdan sonra, bize bir hutbe irad ederek:"Kim bizim namazımızı kılar ve kurbanımızı keserse (bizim sünnetimize uygun olan bir) amel işlemiş olur. Kim de kurbanı namazdan önce keserse (kesilen) bu (kurbanlık alisine ziyafet için kesilmiş bir) et koyunu olur."
عربي İngilizce Urduca
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- bir su kabı istedi. İçinde birazcık su bulunan, fakat derin olmayan geniş bir kap getirdiler. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- elini suya soktu. Enes dedi ki: Nebi'nin parmaklarının arasından fışkıran suya bakmaya başladım. O sudan, yetmiş, seksen kadar kişi abdest aldı.
عربي İngilizce Urduca
Allahım! Sa'd'a şifâ ver. Allahım! Sa'd'a şifâ ver.
عربي İngilizce Urduca
Allah'ım! Beni bağışla, bana rahmet et ve beni er-Refîku’l-A’lâ zümresine kat!
عربي İngilizce Urduca
Bir kadın Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e dokunmuş bir bürde getirdi.
عربي İngilizce Urduca
Ömer İbnu’l–Hattâb -radıyallahu anh- ilk hicret eden sahabelere dörder bin maaş bağladı.
عربي İngilizce Urduca
Hemmâm b. Hâris'in Mikdâd -radıyallahu anh-'den rivâyet ettiğine göre, bir adam Osman -radıyallahu anh-'i övmeye başlayınca, Mikdâd da dizleri üstüne çökerek metheden kişinin yüzüne çakıl taşları atmaya başladı. Bunun üzerine Osman ona:Ne yapıyorsun öyle? deyince Mikdâd:Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: "Meddahları/çok övenleri gördüğünüz zaman yüzlerine toprak serpiniz" buyurdu, diye cevap verdi.Müslim rivayet etmiştir.
عربي İngilizce Urduca
Eyyub -aleyhisselâm- çıplak olarak yıkanırken (gökten) üzerine altından çekirge düştü.
عربي İngilizce Urduca
Adamın biri sahrada yolculuk yapmaktaydı.
عربي İngilizce Urduca
“Bu kimseler çirkin sözlerle benden mal almak ile beni cimriliğe nispet etmek arasında tercihte bıraktılar. Ben, cimri değilim.”
عربي İngilizce Urduca
Biz Hendek Savaşı gününde siper kazıyorduk. Önümüze son derece sert bir kaya çıktı. Sahâbîler, Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem-’e gelip: Siperde önümüze bu kaya çıktı, dediler. Rasûlullah: “Ben hendeğe ineceğim” buyurdu
عربي İngilizce Urduca
“Allah katında nelere sahip olduğunuzu bir bilmiş olsaydınız ihtiyaç ve sıkıntınızın daha da artmasını isterdiniz.”
عربي İngilizce Urduca
Abdullah b. Ömer -radıyallahu anhumâ-'dan rivayet olunduğuna göre karısını hayızlı iken boşamış, bunun üzerine, Ömer b. el-Hattâb bu durumu Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e sormuş, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bu duruma kızmış.Sonra da şöyle cevap vermiştir;"Ona emret, karısına dönsün. Sonra (hayızından) temizlenip (tekrar) bir hayz (daha) görüp sonra (tekrar) temizleninceye kadar (nikâhı altında) tutsun. Bundan sonra isterse tutar, isterse temasta bulunmadan önce boşar. İşte Aziz olan Allah'ın, kadınların içinde boşanmasını emrettiği iddet (dönemi) budur.Başka bir lafızda :''Onu boşadığı hayız dışında ayrı bir hayız görene kadar.''Başka bir lafızda:''Bunun üzerine Abdullah Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in kendisine emrettiği gibi eşini geri döndürdü. Yapmış olduğu boşama ise, kadın için bir talak sayıldı.''
عربي İngilizce Urduca
“Canım elinde olan Allah'a yemin ederim ki, siz benim yanımda bulunduğunuz hal üzere ve zikretmeye devam ederseniz, sizinle melekler döşeklerinizin üzerinde ve yollarınızın üzerinde musafaha ederlerdi. Fakat Ey Hanzala! Bazen öyle bazen böyle.” buyurdu.
عربي İngilizce Urduca
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- velânın satılmasını ve bağışlanmasını yasakladı.
عربي İngilizce Urduca
Karım siyah bir çocuk dünyaya getirdi, (ne buyurursunuz?) dedi. Bunun üzerine Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem- : «Senin develerin var mı?» diye sordu. (O kimse) Evet, diye cevap verdi. (Peygamberimiz de); «Onların renkleri nasıldır?» buyurdu. (Adam): Kırmızıdır, diye karşılık verdi. (Peygamberimiz de): «İçlerinde yağız/kara olanları da var mı?» diye sordu. (O kimse de) içlerinde gerçekten yağız/kara olanları da var, cevabını verdi. Bunun üzerine (Peygamberimiz): «Bunun nasıl olduğunu sordu?» (Adam da) Onu bir damarın çekmiş olması mümkündür, diye cevap verdi. Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem- de «Şu halde bu (çocuğu) da bir damarın çekmiş olması mümkündür.»
عربي İngilizce Urduca
«O kadın (sizleri emzirdiğini) söyledi. Artık nasıl (karı koca) olursunuz?»
عربي İngilizce Urduca
Zubeyr b. Avvâm -radıyallahu anh-’ın kıssası ve borcunu ödemedeki vefası.
عربي İngilizce Urduca
Vedâ Haccı yılında (Mekke’de) yakalandığım şiddetli bir hastalık dolayısıyla Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ziyâretime geldi. Ona: Yâ Rasûlallah! Gördüğün gibi çok rahatsızım. Ben zengin bir adamım. Bir kızımdan başka mirasçım da yok. Malımın üçte ikisini sadaka olarak dağıtayım mı? diye sordum.Peygamber:“Hayır”, dedi. Yarısını dağıtayım mı? Dedim. Yine:“Hayır”, dedi. Ya üçte birine ne buyurursun, yâ Rasûlallah? Diye sordum. “Üçte birini dağıt! Hatta o bile çok. Mirasçılarını zengin bırakman, onları muhtaç bırakıp da halka avuç açtırmaktan hayırlıdır. Allah rızâsını düşünerek yaptığın harcamalara, hatta yemek yerken eşinin ağzına verdiğin lokmalara varıncaya kadar hepsinin mükâfatını alacaksın” buyurdu. Sa`d b. Ebû Vakkâs sözüne devamla dedi ki: Yâ Rasûlallah! Arkadaşlarım gidipte ben kalacak mıyım? (burada ölecek miyim?) diye sordum. “Hayır, sen burada kalmayacaksın. Allah rızâsı için güzel işler yaparak yükseleceksin. Allah’tan öyle umuyorum ki, daha nice yıllar yaşayarak kimi insanlar (mü’minler) senden fayda, kimileri de (kâfirler) zarar görecektir. Allahım! Ashâbımın (Mekke’den Medine’ye) hicretini tamamla! Onları geri döndürüp hicretlerini yarım bırakma! Acınacak durumda olan Sa`d b. Havle’dir” buyurdu.Bu sözleriyle Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Sa`d b. Havle’nin Mekke’de ölmesine üzüldüğünü ifade etti.
عربي İngilizce Urduca
«Mirası (feraizi, hak) sahiplerine veriniz. Mirastan arta kalana ise erkeklerin en evlası (yakın olanı) hak sahibidir.»
عربي İngilizce Urduca
''Ameller Pazartesi ve Perşembe günü Allah'a sunulur.Ve ben amelimin oruçlu olduğum zaman arz olunmasını isterim.''
عربي İngilizce Urduca
Bir adam Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem-’e gelerek: Ben açım, dedi.
عربي İngilizce Urduca
«Gördün mü? Mücezziz az önce Zeyd b.Hârise ile Üsâme İbni Zeyd’e baktı da bu ayaklar hiç şüphesiz birbirindendir, dedi.»
عربي İngilizce Urduca
«Binekli gelenleri pazar yeri dışında satış için karşılamayın. Birbirinizin satışı üzerine satış yapmayın. Satın almak istemediği halde alacakmış gibi gözüküp, malın fiyatını yükseltmeyin. Şehirli, köylü mal sahiplerini karşılayıp onların adına satış yapmasın. Satışa çıkarılacak develer ile koyunların sütlerini sağmamak suretiyle memelerinde biriktirmeyin.»
عربي İngilizce Urduca
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- Hayber günü kadınların, muta suretiyle nikah edilmesini ve evcil eşeklerin etlerinin yenmesini yasak etmiştir.
عربي İngilizce Urduca
“İsrâil oğulları arasında biri ala tenli (abraş), biri kel, biri de kör üç kişi vardı. Allah Teâlâ onları sınamak istedi ve kendilerine bir melek gönderdi.
عربي İngilizce Urduca
"Sabah namazının son rekatında rükûdan başını kaldırıp; «Semiallâhu limen hamideh. Rabbe­nâ ve leke'l-hamd» dedikten sonra; «Allah'ım! Falana ve falana lanet et!» diye beddua etti. Bunun üzerine Allah; "Bu işte senin yapacağın bir şey yoktur." ayetini indirdi.
عربي İngilizce Urduca
"İnsanlar, bir yerde konakladıklarında patikalara ve vadilere dağılırlardı. Bunun üzerine Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: «Sizin bu şekilde patikalara ve vadilere dağılmanız şeytandandır.» O günden sonra konakladıkları her yerde bir arada kaldılar."
عربي İngilizce Urduca
"En hayırlı arkadaş (grubu) dört kişiliktir. En hayırlı askeri birlik dört yüz kişiliktir. En hayırlı ordu dört bin kişidir. On iki bin kişi, sayıca az diye mağlup olmaz."
عربي İngilizce Urduca
Senin için nafaka yoktur!
عربي İngilizce Urduca
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Safiyye’yi âzat etmiş ve âzatlığını kendisine mihir yapmıştır."
عربي İngilizce Urduca
Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem- Hayber (topraklarından) çıkan ekin ve hurmanın yarıya bölüştü­rülmesi üzerine Hayber halkı ile anlaşarak çalışmalarına izin verdi.
عربي İngilizce Urduca
Allah Rasûlü –sallallahu aleyhi ve sellem –zamanında bir adam karısını zinayla suçladı ve ondan olan çocuğunu reddetti. Allah Rasûlü –sallallahu aleyhi ve sellem- Allah -Azze ve Celle-’nin buyurduğu gibi o ikisinin lanetleşmesini emretti. Rasûlullah- sallallahu aleyhi ve sellem- onları birbirinden ayırdı, çocuğu da annesine verdi.
عربي İngilizce Urduca
"Artık bu kadın üzerinde senin hâkimiyetine hiçbir yol kalmadı." buyurdu. Lanetleşen erkek: Benim (bu kadına vermiş olduğum) malım ne olacak? dedi. Yine Saîd dedi ki; ona: "O mal sana ait değildir. Eğer sen zina isnadında doğru olsan bile sen o kadınla o mal mukabilinde cima etmiştin (böylece kadın onun hepsini hak etmiş oldu). Eğer sen zina isnadında yalancı isen, o mal senden daha uzaktır." denildi.
عربي İngilizce Urduca
Cahiliye döneminde eğer kocası ölürse kadın eski bir eve girerdi. Eski elbise giyer, hiç koku sürünmez, hatta bir sene hiç yıkanmadan beklerdi. Sonra da eşek, kuş ya da koyun getirilir ve ön tarafını onunla silerdi.
عربي İngilizce Urduca
«Köpeğin satış bedeli pistir. Fahişeye ödenen ücret pistrir. Hacamat yapanın kazancı pistir.»
عربي İngilizce Urduca
Râfi' b. Hadîc'e; araziyi, altın ve gümüş karşılığında kiraya verme meselesini sordum. O da; "Bunda bir sakınca yoktur. diye cevap verdi.
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem- beş vesk (612 kg) altında yahut da beş vesklik miktarda olarak arâyâ (ariyye kelimesinin çoğuludur, taze hurmanın henüz ağacın dalında iken ölçü-tartı kullanmaksızın tahmin yoluyla kuru hurma karşılığında alınıp satılmasıdır) satışına izin verdi.
عربي İngilizce Urduca
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ariyye sahibine onu göz kararı ile kuru hurma mukabilinde satmak için ruhsat verdi."
عربي İngilizce Urduca
Sübey’a el-Eslemiyye'nin iddet hakkında rivayet ettiği hadis.
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem-’e kayıp altın ve gümüşün buluntusundan soruldu. Dedi ki: «Kabını (kesesini) ve bağını belle sonra onu bir sene tanıt. Eğer sahibini bilmezsen o takdirde sen onu harca ve yanında da bir emanet olsun. Eğer günün birinde onu arayan kişi gelirse o zaman onu kendisine öde.»
عربي İngilizce Urduca
Câbir -radıyallahu anh-'ın rivayet ettiği gibi korku namazının şekli.
عربي İngilizce Urduca
«Ümmü Seleme'nin kızı, benim terbiyem altında üvey kızım olmasa bile, o bana helal değildir. Çünkü o, benim sütkardeşimin kızıdır. Beni ve onun babası Ebu Seleme'yi Süveybe emzirmiştir. Bir daha sakın kızlarınızı ve kız kardeşlerinizi bana teklif etmeyiniz.»
عربي İngilizce Urduca
“Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- umrâ'nın/ömürlük verilen hibe edilen kimseye ait olacağı ile hükmetti.”
عربي İngilizce Urduca
"Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve selem- taksim olunmamış her şeyde şuf'a (hakkı) kıldı «Sınırlar konulup yollar tayin edildiği zaman artık şuf'a hakkı yoktur.» diye hükmetti."
عربي İngilizce Urduca
«Rifâa’ya tekrar dönmek mi istersin? Hayır, sen onun balcağızından oda senin balcağızından tatmadıkça ona tekrar dönemezsin.» buyurdu
عربي İngilizce Urduca
Zenginin borcunu ödemeyi ertelemesi zulümdür. Sizden biriniz hali vakti yerinde olan birine havale edildiğinde, bu havaleyi kabullenip o kişiye müracaat etsin.
عربي İngilizce Urduca
«Velâ hakkı ancak azat edip, hürriyete kavuşturana aittir.»
عربي İngilizce Urduca
«Çocuk (üzerinde doğduğu) döşek sahibinindir. Zina edene de mahrumiyet vardır.»
عربي İngilizce Urduca
"Yemen ehli geldiği zaman Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-: «Yemen ehli size geldiler.» buyurdu."
عربي İngilizce Urduca
Muhakkak ki Allah, Muhsin’dir. Her şeye ihsânda bulunmayı/ güzelce davranmayı sever. Öldürdüğünüz zaman güzelce öldürün. Hayvanı boğazladığınız zaman da güzelce boğazlayın. (Sizden biri hayvanı boğazlayacağı zaman) bıçağını keskinleştirsin ve hayvanını rahat ettirsin (ona eziyet etmesin).
عربي İngilizce Urduca
«Müslüman bir kimse, namaz ve zikir için mescidi vatan edindiği (çokça gitmeyi alışkanlık haline getirdiği) zaman Allah'ın onun bu halinden duyduğu sevinç, tıpkı gurbette bir kimsesi olan kimselerin onun yanlarına dönmesiyle (kavuşmaktan) duydukları sevinç gibidir.»
عربي İngilizce Urduca
Ben ve babam, Ebû Berze el-Eslemî -radıyallahu anh'ın yanına girdik. Babam ona: Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem- farz namazları nasıl kılardı? diye sor­du.
عربي İngilizce Urduca
İnsanlar altın ve gümüş madenleri gibidir. Onların Cahiliye dönemde hayırlı ve değerli olanları, dînî emirleri anlayıp amel ettikçe İslâm devrinde de hayırlılarıdır. Ruhlar toplu cemaatlerdir. Onlardan birbirleriyle tanışanlar kayna­şır, tanışmayanlar da ayrılırlar."
عربي İngilizce Urduca
Enes b. Sîrîn şöyle dedi: Ben, Enes b. Mâlik -radıyallahu anh- ile birlikte Mecûsîlerden bir grubun yanında idim. Gümüşten bir kap içinde pelte tatlısı getirildi; Enes onu yemedi. Getiren kişiye, onu başka bir kaba aktarması söylenildi; o da ağaçtan yapılmış bir kaba aktarıp getirdi, Enes de ondan yedi.Beyhakî hasen bir isnad ile rivayet etmiştir.''Halanc'':Tahtadan yapılan yemek kabıdır.
عربي İngilizce Urduca
"Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem- erkeğin zaferan sürmesini yasaklamıştır."
عربي İngilizce Urduca
«İhtilam olunduktan (büluğa erdikten) sonra yetimlik yoktur. Gündüzden geceye kadar da susmak yoktur.»
عربي İngilizce Urduca
Kays b. Ebû Hâzim şöyle dedi: Ebû Bekir es-Sıddîk -radıyallahu anh-, Ahmes kabilesine mensup Zeynep isimli bir kadının yanına gelmişti. Onun hiç konuşmadığını görünce: Bu kadına ne oldu ki hiç konuşmuyor? Diye sordu. Orada bulunanlar: Suskunluk ibadeti yapıyor, dediler. Bunun üzerine Ebû Bekir ona: Konuş! Çünkü bu yaptığın iş helâl değildir; bu Câhiliye amelidir, dedi. Bu uyarı üzerine kadın konuştu.Buhârî rivayet etmiştir.
عربي İngilizce Urduca
"Ben çocuklarla birlikte Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem-’i Veda Tepesi'nde karşılamıştım."
عربي İngilizce Urduca
"Gazve dönüşü (de sevap açısından) gazveye gidiş gibidir."
عربي İngilizce Urduca
"Efendisine karşı iyi davranan köle için iki ecir vardır."
عربي İngilizce Urduca
"Melekler ara vermeksizin onu kanatlarıyla gölgelendiriyor."
عربي İngilizce Urduca
«Şüphesiz ki sen, kendisinde cahiliye olan bir kimsesin. (Bu köleleriniz) din kardeşleriniz ve size hizmet edenlerinizdir. Allah onları emrinizin altına vermiştir. Her kimin kardeşi elinin altında ise yediğinden ona yedirsin, giydiğinden ona giydirsin. Altından kalkamayacakları işleri yapmakla onları yükümlü tutmayın. Eğer onlara böyle bir yükümlülük verecek olursanız, o işte kendilerine yardım edin.»
عربي İngilizce Urduca
Kıyamet günü olduğu zaman Allah -Azze ve Celle- her bir Müslümana bir yahudi, yahut bir hristiyan sunar da, bu senin ateşten kurtulmandır, fidyendir.” diye buyurur.
عربي İngilizce Urduca
Amr b. Abese –radıyallahu anh-'ın Müslüman olma kıssası ve Nebi –sallallahu aleyhi ve sellem-’in kendisine namaz kılmayı ve abdest almayı öğretmesi.
عربي İngilizce Urduca
Ebû Talha radıyallahu anh’ın hasta bir erkek çocuğu vardı. Ebû Talha evde değilken çocuk öldü.
عربي İngilizce Urduca
«Şüphesiz Allah fili(n ordusunu) Mekke'ye girmekten engellemiştir ve (sonra da) Mekkeliler üzerine kendi Rasûlü ile mü'minleri saldırtmıştır. Haberiniz olsun! Mekke benden evvel hiçbir kimse için helâl olmadığı gibi, benden sonra da hiçbir kimse için helâl olmayacaktır. Biliniz ki, o ancak bana da yalnız gündüzün bir saatinde helâl kılınmıştır. Bilmiş olunuz ki, işte bu saatimde Mekke benim için de haramdır.»
عربي İngilizce Urduca
Canımı elinde bulundurana yemin olsun ki, aranızda Allah'ın kitabı ile hükmedeceğim. Koyunlar ve cariye sana geri verilecek. Oğluna yüz kırbaç vurulması ve bir yıl sürgün edilmesi gerekir. Sonra Eslem'den bir adama: Ey Üneys! Bunun zina ettiği kadına git, eğer yaptığını itiraf ederse, onu recmet." Üneys, kadına gittiğinde kadın zina ettiğini itiraf etti ve Allah Rasûlünün emri gereğince, Üneys onu recm etti.
عربي İngilizce Urduca
Beşinci:Câbir b. Abdullah -radıyallahu anh-’den rivayet edildiğine göre o, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- ile birlikte Necid taraflarında bir gazvede bulunmuştu. Dönüşte Rasûlullah ile birlikteydi. Öğle vakti ağaçlık, çalılık bir vadiye geldiklerinde Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- orada mola vermiş, mücâhidler ağaçlar altında gölgelenmek üzere çevreye dağılmışlardı. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ise, semure denilen sık yapraklı bir ağaç altında istirahate çekilmiş kılıcını da ağaca asmıştı.(Câbir dedi ki:) birazcık (uyku) kestirmiştik ki, Rasûlullah’ın bizi çağırdığını işittik ve hemen yanına koştuk. Bir de baktık, Rasûlullah’ın yanında (müşriklerden) bir bedevi, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:Ben uyurken bu bedevi kılıcımı almış, uyandığımda kılıç kınından sıyrılmış vaziyette bunun elindeydi. Bana: Seni benim elimden kim koruyup kurtaracak? dedi. Ben de üç defa:Allah” cevabını verdim.(Câbir diyor ki) Rasûlullah adamı cezalandırmamıştı, yanında oturuyordu.Müttefakun aleyh.(Buhârî’deki) bir başka rivayette Câbir -radıyallahu anh- şöyle demiştir.Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ile birlikte Zâtü’r–Rikâ’ denilen gazvede bulunuyorduk. Gölgeli bir ağaç bulduğumuzda onu Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’e bırakmayı âdet edinmiştik. (Bu defa da öyle yaptık. ) Ancak müşriklerden bir adam gelerek Rasûlullah’ın (ağaçta asılı olan) kılıcını alıp çekmiş ve:Benden korkuyor musun? diye seslenmiş. Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-:Hayır” cevabını vermiş. Adam:Peki seni benim elimden kim kurtaracak? demiş. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- de Allah” buyurmuştur. Ebû Bekir el–İsmâîlî’nin “Sahîh”inde yer alan bir rivâyette olayın bundan sonraki kısmı şöyle anlatılmaktadır: Adam:Seni benim elimden kim kurtarır? dedi. Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-:Allah” cevabını verdi. Bunun üzerine adamın elinden kılıç düştü. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- kılıcı aldı ve: Peki şimdi seni benim elimden kim kurtaracak? buyurdu. Adam: İyi bir cezalandırıcı ol! dedi. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: Allah’tan başka hak ilâh olmadığını ve benim Allah’ın elçisi olduğumu kabul ve itiraf eder misin?” dedi. Adam:Hayır, kabul etmem. Ancak seninle çarpışmamaya, seninle savaşacak herhangi bir topluluk içinde bulunmamaya söz veririm, dedi. Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- adamı serbest bıraktı. O da arkadaşlarının yanına döndü ve onlara:En hayırlı kişinin yanından geliyorum, dedi.''Kafele'' sözü döndü,''Udâh'' Dikenli ağaç demektir.Semura dikenli büyük ağaç,''İhterata Seyf'' kılıcı kınından çıkardı.''Salten'' kınından çıkarılmış demektir.
عربي İngilizce Urduca
"Üç kişiden başka beşikte konuşan (bebek) olmamıştır"
عربي İngilizce Urduca