Hadislerin Listesi

«Bugün sevabı oruç tutmayanlar kazandı!»
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- başında miğfer olduğu halde fetih günü Mekke'ye girdi. Miğferini çıkardığı esnada bir adam yanına gelip: Şu İbn Hatal adındaki kişi, Kabe´nin örtüsüne yapışmış, sığınmış!" dedi. Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-: «Onu öldürünüz!» diye buyurdu.
عربي İngilizce Urduca
"Beytullâh'ı soluna, Mina'yı sağına alıp şöyle demiştir: Bu yer Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'e Bakara Suresi'nin indirildiği yerdir."
عربي İngilizce Urduca
«Sizden biriniz, cumadan bir gün önce veya bir gün sonra oruç tutmadıkça, sadece cuma günü oruç tutmasın.»
عربي İngilizce Urduca
‘’Ey Ömer! Yoksa sen amcanın baba gibi olduğunun farkında değil misin?’’
عربي İngilizce Urduca
«Ey Ensar topluluğu! Ben, sizleri dalâlet üzere bulmadım mı? Allah, benimle sizi hidayete erdirmedi mi? Sizler, dağılmış haldeydiniz de Allah, sizleri benimle bir araya getirmedi mi? Sizler fakirlik içinde iken Allah, sizleri benimle zenginleştirmedi mi?»
عربي İngilizce Urduca
«Kim benimle itikaf etmiş ise, son on günde de itikaf etsin. Çünkü bu kadir gecesi bana gösterilmişti. Sonra o gece bana unutturuldu. Halbuki ben rüyada kendimi o gecenin sabahında bir su ve çamur içine secde ediyor görmüşümdür. Siz o geceyi son on günde arayın!»
عربي İngilizce Urduca
"Allah, Rasûlüne izin vermişti, ama size izin vermiyor!" Mekke'de bana bir gündüzün bir müddetinde (gün doğumundan ikindiye kadar) izin verildi. Sonra bugün tekrar eski hürmeti (haramlığı) ona geri döndü. Bu hususu, sizden burada hazır olanlar hazır olmayanlara ulaştırsın."
عربي İngilizce Urduca
«Fetihten sonra artık hicret yoktur; fakat cihad ve niyet vardır. (Allah yolunda) Sefere çağrıldığınız zaman hemen katılın.»
عربي İngilizce Urduca
«Allah'ın sizin için verdiği ruhsatları kullanın.»
عربي İngilizce Urduca
Biz ramazanda, sıcağı çok şiddetli bir günde, Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem- ile beraber -ramazan ayında- yolculuğa çıktık. Öyle bir sıcaklık vardı ki, sıcağın şiddetinden dolayı hepimiz elimizi başımıza koyduk. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ve Abdullah b. Revaha dışında bizden oruç tutan yoktu.
عربي İngilizce Urduca
Bir kimse Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'e seferde/yolculukta oruç tutulur mu? diye sordu. Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-: «Dilersen oruç tut, dilersen tutma.» diye buyurdu.
عربي İngilizce Urduca
«Müslümana kölesi ve bineği için zekat (vermesi) gerekmez.»
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- cima sebebiyle cünüp olarak sabahlıyor, sonra gusül abdesti alıp, oruç tutuyordu.
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- iki günün orucundan men etmiştir: (Bunlar) ramazan bayramı ve kurban bayramı günüdür. İki türlü giyinişten men etmiştir: (Bunlar) tek bir kumaşa bürünerek (ellerini çıkaracağı bir açıklık bırakmamak) ve tek elbise içerisinde dizleri dikerek oturmaktır. İki vakitteki (nafile) namazdan da men etmiştir: (Bunlar da) sabah ve ikindiden sonra kılınan namazdır.
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- visal orucu tutmayı yasakladı. (O'na) Ama sen visal orucu tutuyorsun" dediklerinde Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: «Ben sizin gibi değilim. Çünkü ben (Rabbim tarafından) yedirilir ve içirilirim!»
عربي İngilizce Urduca
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- cuma günü oruç tutmayı yasakladı mı diye sordum? Câbir: Evet, yasakladı, dedi.
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ihramlı iken başını nasıl yıkardı? Ebu Eyyûb elini kendini perdeleyen bezin üzerine koydu ve bezi indirdi. Başı bana iyice gözüktü. Sonra kendisine su döken kişiye su dök dedi. O kimse de başına su döktü. Ebu Eyyûb iki elini ileri geri götürerek başını ovdu ve: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’i işte böyle yaparken gördüm dedi.
عربي İngilizce Urduca
Biz, Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem- ile birlikte "Lebbeyke bi'l-hac", hac niyetiyle geldik emrine uyduk diyerek gelmiştik. Fakat Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem- bize emretti ve biz onu umreye çevirdik.
عربي İngilizce Urduca
«Kim üzerinde oruç borcu olduğu halde ölürse orucunu onun yerine velisi tutar.»
عربي İngilizce Urduca
Annem, üzerine bir ay oruç borcu olduğu halde öldü. Onun oruçlarını kaza edeyim mi?’ dedi. Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem- de; «Annenin herhangi bir borcu olsaydı, öder miydin?» diye sordu. Adam; Evet, deyince Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- de: «Öyleyse Allah’ın borcunu ödemek diğer borçları ödemekten daha evladır.»
عربي İngilizce Urduca
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-’i Arafat'ta hutbe verirken şöyle işittim: «Terlik bulamayan mest giysin, izar bulamayan da şalvar giysin.» buyuruyordu.
عربي İngilizce Urduca
«Hayvanların yaralanması hederdir, kuyu hederdir, maden hederdir. Rikazda (define) da beşte bir vardır.»
عربي İngilizce Urduca
«Şüphesiz şeytan Adem oğlunun içinde kanın aktığı yerden (damarın içinde) akar. Ben onun kalbinize bir şer bırakmasından korktum.» Yahut da «(Böyle) bir şey» buyurdu.
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ve ashabı (Zilhiccenin) dördüncü gününün sabahı (Mekke'ye) girdiler. Orada Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- onu umre olarak saymalarını emretti. "Ya Rasulallah! Yapılması helal olan şeyler nelerdir?" diye sordular. «Bütün helallerdir.» şeklinde cevap verdi.
عربي İngilizce Urduca
«Allah'a en sevimli oruç, Dâvûd’un orucudur. Allah'a en sevimli namaz da Dâvûd’un namazıdır. O, her gecenin yarısında uyur. Üçte birinde (nafile) namaz kılar ve altıda birinde yine uyurdu. O, bir gün oruç tutar, bir gün iftar ederdi.»
عربي İngilizce Urduca
" Davûd kardeşimin orucundan -senenin yarısı- üstün başka oruç yoktur. Bir gün oruç tut ve bir gün tutma.
عربي İngilizce Urduca
«Beş (çeşit) hayvan vardır ki her biri fasıktır ve Harem'de öldürülmesinde bir sıkıntı yoktur: Karga, çaylak, akrep, fare ve saldırgan köpektir.»
عربي İngilizce Urduca
«Gömlekleri, sarıkları, donları (şalvarları), başa giyilenleri ve mestleri (ayakkabıları) giyemez. Ancak takunya bulamayan kimse ayakkabılarının üst kısmını aşık kemiğinden aşağı olacak şekilde keserek (takunya şekline getirerek) giyebilir.» buyurdu. «Bir de Vers (Yemen safranı) ve zağferanla/safranla boyanmış kumaştan yapılı elbiseler giymez.»
عربي İngilizce Urduca
«Gece bu taraftan gelir, gündüz bu taraftan giderse oruçlu kimse iftar eder.»
عربي İngilizce Urduca
«Beş veskten daha az olan mahsulde zekât yoktur. En küçüğü üçer yaşında olan beş deveden azında da zekât yoktur. Beş ûkıyyeden daha az miktarda olan gümüşte zekât yoktur.»
عربي İngilizce Urduca
Ya Rasûlallah! Ben cahiliye devrinde Mescid-i Haram’da bir gece -bir rivayette bir gün- itikaf etmeyi nezretmiştim/adamıştım, ne yapayım? diye sordum. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- de: «Adağını yerine getir, buyurdu.»
عربي İngilizce Urduca
«Geride bıraktığım işlerimi tekrar bulsaydım kurban getirmezdim. Eğer, beraberimde kurbanlığım olmasaydı, ben de ihramdan çıkardım.» dedi.
عربي İngilizce Urduca
«Gerçekten Medine'de öyle adamlar var ki siz bir yolda yürür veya bir vadiyi geçerseniz sizinle beraberdirler. Kendilerini hastalık hapsetmiştir.»
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- seferde bulunduğumuz zaman mestleri üç gün üç gece çıkarmamayı, büyük ve küçük abdest bozduktan, uyuduktan sonra bile mestlere meshetmeyi, ancak cünüp olunca mestleri çıkarmayı emrederdi, dedi.
عربي İngilizce Urduca
«Allah’tan başka ibadet edilecek hak ilah olmadığına, benim Allah’ın Rasûlü olduğuma şahitlik eden Müslüman bir kimsenin kanı ancak şu üç husustan birisi dolayısıyla helal olur. Zina eden evli, cana karşılık can ve dinini terk edip cemaatten ayrılan.»
عربي İngilizce Urduca
‘’Ey Yezid! Sana, niyet ettiğinin sevabı vardır. Ey Ma’n! Aldığın (altınlar) da senindir.’’
عربي İngilizce Urduca
«Âdemoğlu, midesinden daha şerli bir kap doldurmamıştır. Âdemoğluna belini doğrultacağı kadar birkaç lokma yeterlidir. Eğer daha fazla yemek istiyorsa, (midesini üçe ayırsın), üçte biri yemeği, üçte biri suyu, üçte biri de nefesi için (olsun).»
عربي İngilizce Urduca
«Size herhangi bir şeyi yasakladığım zaman ondan kesinlikle sakınınız, bir şeyi emrettiğimde de onu, gücünüz yettiği ölçüde yerine getiriniz. Sizden önceki ümmetleri çok sual sormaları ve peygamberlerine muhalefet etmeleri helâk etti.»
عربي İngilizce Urduca
«Kim, güneşin batıdan doğmasından önce tevbe ederse; Allah, onun tevbesini kabul eder.»
عربي İngilizce Urduca
«Vallahi ben Allah'a günde yetmiş defadan çok istiğfar ediyorum.» buyurmuştur.
عربي İngilizce Urduca
«Bir ordu Kâbe’ye saldırmak üzere yola çıkacak, bir çöle geldiklerinde baştan sona bütün ordu yere batacaktır.»
عربي İngilizce Urduca
«Ümmetimin iyi kötü bütün amelleri bana gösterildi. İyi işlerinin içinde, gelip geçenlere eziyet veren şeylerin yollardan kaldırılmasını da buldum. Kötü amelleri arasında da mescitte temizlenmeden bırakılmış balgamı gördüm.»
عربي İngilizce Urduca
«Cennet ve cehennem gözlerimin önüne serilip bana gösterildi. Hayır ve şer açısından bugün gibisini görmedim. Eğer sizler benim bildiklerimi bilseydiniz, az güler çok ağlardınız.»
عربي İngilizce Urduca
Ey Usame! Onu, "Lâ ilâhe illallah" dedikten sonra mı öldürdün?
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem-’in en sevdiği elbise gömlek idi.
عربي İngilizce Urduca
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'in sofrası önünden kaldırıldığında şöyle söylerdi: «Elhamdulillâhi hamden kesîran tayyiben mubâraken fîhi, ğayra mekfiyyin velâ muveddein velâ musteğnen anhu Rabbenâ. (Çok, temiz, bereketli, sonsuz ve terk olunmayan, kendisinden mustağni olunmayarak yapilan hamd Rabbimizedir.)»
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- hastalıktan yahut başka bir sebepten dolayı gece namazını kılamaz ise gündüz bu namazı on iki rekat olarak kılardı.
عربي İngilizce Urduca
Nebi –sallallahu aleyhi ve sellem- geceleri ayakları şişip, yarılıncaya kadar namaz kılardı. Ben kendisine: Ey Allah'ın Rasûlü, gelmiş geçmiş bütün günahlarını Allah Teâlâ bağışladığı halde, niçin bu kadar namaz kılıyorsun? dedim. Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: «Allah'a şükreden bir kul olmayayım mı?» diye buyurdu.
عربي İngilizce Urduca
Nebi –sallallahu aleyhi ve sellem- Necaşi’nin cenaze namazını kıldı, ben de ikinci ya da üçüncü saftaydım.
عربي İngilizce Urduca
Sehiv secdesi hakkında rivayet olunan zülyedeyn hadisi
عربي İngilizce Urduca
Cebrâil – aleyhisselam- Allah Rasûlü –sallallahu aleyhi ve selem-‘e gelerek “İçinizdeki Bedir ehlini nasıl görüyorsunuz?” diye sordu. Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- de “Müslümanların en faziletlileridir.” buyurdu. Ya da buna benzer bir şeyler söyledi. Cebrâil -aleyhisselam- “Biz de Bedir’e katılan melekleri en faziletlilerimiz olarak kabul ediyoruz.” dedi.
عربي İngilizce Urduca
Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem'in hutbe okurken üzerine yaslandığı bir hurma kütüğü vardı. Minber koyulduğu zaman, bu kütükten gebe develerin iniltisine benzer sesler çıktığını duyduk. Ta ki Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem- minberden inerek, elini kütüğe koydu da inilti kesildi.
عربي İngilizce Urduca
Mü'min aynı delikten iki defa sokulmaz, ısırılmaz.
عربي İngilizce Urduca
Sûra iki üfleme arasında kırk vardır.” Ashab: Ya Ebû Hüreyre! Kırk gün mü? diye sordular. Bir şey diyemem, dedi. Sahâbîler: Kırk yıl mı? diye sordular. Bir şey diyemem, dedi. Kırk ay mı? diye sordular. Bir şey diyemem, dedi.
عربي İngilizce Urduca
'İmamlar (yöneticiler) sizin için namaz kılarlar; eğer eksiksiz kıldırırlarsa hem size hem de onlara sevabı vardır; şayet hata ederlerse, size sevap, onlara da ceza vardır.''
عربي İngilizce Urduca
“Allah Teâlâ, boyunlarından zincire vurulmuş olarak cennete götürülen kimselerden hoşnut olur”.
عربي İngilizce Urduca
"Allah'ın en çok sevdiği yerler mescidlerdir. Allah'ın en çok buğz ettiği yerler de çarşı ve pazarlardır."
عربي İngilizce Urduca
"Allahım! Ümmetimin yönetimini üstlenip de onlara zorluk çıkaran kimseye sen de zorluk çıkar. Ümmetimin yönetimini üstlenip de onlara yumuşak davrananlara sen de yumuşaklık göster."
عربي İngilizce Urduca
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ile beraber yürüyordum. Üzerinde Necran kumaşından yapılmış sert ve kalın kenarlı bir elbise vardı. Çölde yaşayan bir bedevi Arap yaklaşarak Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in elbisesinin kenarından kuvvetlice çekti. O kadar ki, elbisesinin kenarı boyun bölgesinde iz bıraktı."
عربي İngilizce Urduca
Ateşe kimin haram kılındığını yahut ateşin kime haram kılındığını haber vereyim mi? (Cana) yakın, ağır başlı, yumuşak huylu, kolayca iş gören kimselere haram kılınmıştır.
عربي İngilizce Urduca
«O cehennemdedir.» buyurdu. Bunun üzerine Sahâbeler gelip adamın evindeki eşyalarına baktılar. Ganimet malından çaldığı bir abâ buldular.
عربي İngilizce Urduca
«Allah, beni şerefli bir kul kıldı; inatçı bir zorba değil.»
عربي İngilizce Urduca
Bizler, Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem- zamanında yürürken yerdik ve ayakta iken de içerdik.
عربي İngilizce Urduca
«Ben nasıl rahat ederim ki, sur sahibi suru ağzına almış ve kulağını dinlemeye vermiş sura üfleme izni beklemektedir.»
عربي İngilizce Urduca
«Aleykesselam deme! Çünkü Aleykesselam, ölünün tahiyyatıdır! Esselamu Aleyke de!»
عربي İngilizce Urduca
«Sabredin, buyurdu. Zira öyle günlerle karşılaşacaksınız ki, her yeni gün, gidenden daha kötü olacak. Bu hal Rabbinize kavuşuncaya kadar devam edecek.»
عربي İngilizce Urduca
Tebük Gazvesi’nde şiddetli açlık çektikleri için sahâbîler: "Ey Allah’ın Rasûlü! İzin verseniz de develerimizi kesip yesek ve iç yağı elde etsek, dediler. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: «Peki öyle yapın!» buyurdu."
عربي İngilizce Urduca
"Savaş hiledir."
عربي İngilizce Urduca
Ey Allah’ın Rasûlü! Ebu Selemeoğullarına infakta bulunduğum zaman bana bir ecir var mıdır? Ben onları, sağa sola rızık için koşturmaları için terk etmiyorum. Onlar benim oğullarım, dedim. Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-: «Sen onlara infakta bulunduğunda sana ecir vardır.» buyurdu.
عربي İngilizce Urduca
Nebi –sallallahu aleyhi ve sellem- zamanında ateşte pişmiş yemekleri ancak pek az bulurduk. Böyle yemekler bulduğumuz zaman da (silinecek) mendillerimiz yoktu. Ellerimizi, kollarımızı, ayaklarımızı siler, sonra (yemeğin ardından yeniden) abdest almayarak namaza dururduk, demiştir.
عربي İngilizce Urduca
«Allah mahlûkatı yarattığı zaman kendi nezdinde Arş'ın üzerinde bulunan kitapta: "Muhakkak benim rahmetim gazabıma üstün gelir." yazmıştır.»
عربي İngilizce Urduca
«Ademoğlunun altından bir vadisi olsa o, iki vadisi daha olmasını ister. Onun ağzını topraktan başkası doldurmaz ve Allah, tevbe edenlerin tevbesini kabul edendir.»
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem- hiçbir yemeği hiçbir zaman ayıplamamış, yermemiştir. O eğer iştahı varsa yemeği yerdi, hoşlanmazsa bırakır yemezdi, demiştir.
عربي İngilizce Urduca
«Yanımda bir şeyler olsaydı, onları sizden esirgemez, verirdim. Kim dilenmekten çekinir, iffetli davranırsa, Allah onun iffetini arttırır. Kim tok gözlü olmak isterse, Allah onu başkalarına muhtaç olmaktan kurtarır. Kim de sabretmeye gayret ederse, Allah ona sabır verir. Hiç bir kimseye, sabırdan daha hayırlı ve büyük bir lütufta bulunulmamıştır.»
عربي İngilizce Urduca
Şehitler beş sınıftır: Taun’dan (Veba’dan) ölen, karın hastalığından ölen, suda boğularak ölen, yıkıntı altında kalarak ölen ve Allah yolunda ölendir.
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- başlarına Âsım b. Sâbit el-Ensarî'yi komutan tayin ettiği on kişiden oluşan bir kâfileyi (irşad ve istihbârât için) görevlendirdi.
عربي İngilizce Urduca
«Allahım! Dirilerimizi ve ölülerimizi, küçüklerimizi ve büyüklerimizi, erkeklerimizi ve kadınlarımızı, burada bulunanlarımızı ve bulunmayanlarımızı bağışla! Allahım! Bizden hayatta bırakacaklarını İslâm üzere yaşat. Öldüreceklerini iman ile öldür. Bizi bu cenazede bulunmanın sevabından mahrum etme ve ondan sonra bizi fitneye düşürme!»
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, bize müslümanlardan birinin cenaze namazını kıldırmıştı. Onun şöyle dua ettiğini duydum: “Allahım! Falan oğlu falan sana emanettir ve senin güvencene sahiptir. Artık onu kabir fitnesinden ve cehennem azabından koru. Sen sözünde duran ve hamde layık olansın. Allahım! Onu bağışla ve ona rahmet et. Şüphesiz bağışlayan ve merhamet eden sensin."
عربي İngilizce Urduca
«Ey Allahım, benim (yegâne) dayanağım ve yardımcım sensin. (Düşmanların hilesini) senin (desteğin)le önlerim. Senin (verdiğin güç)le (düşmana) saldırırım ve (yine) senin (desteğin)le (düşmana karşı) savaşırım.»
عربي İngilizce Urduca
«Şüphesiz göz ağlar, kalp de mahzun olur. Biz ise, Rabbimizin razı olacağı sözden başka söz söylemeyiz. Ey İbrahim! Bizler senin ayrılığınla çok mahzun ve kederliyiz.» dedi.
عربي İngilizce Urduca
«Şüphesiz ki ümmetimin seyahati Azîz ve Celîl olan Allah yolunda cihada çıkmaktır.»
عربي İngilizce Urduca
İki şey vardır, asla geri çevrilmez yahut çok az geri çevrilir: Ezan esnasında yapılan dua ile, (insanların birbirine girdiği) savaşın kızıştığı esnada yapılan dua.
عربي İngilizce Urduca
«Bu deve karşılığında kıyamet günü sana yedi yüz deve vardır ve bunların her biri de dizginli (yularlı) dir.»
عربي İngilizce Urduca
Biz­ler (önceleri) namazda iken konuşurduk. Öyle ki bizden bir adam yanıbaşında namaz kılan arkadaşıyla konuşurdu. Bu hal, "Ve Allah'a, saygı ve korku dolu bir gönül ile el bağlayıp durun!" ayeti ininceye kadar devam etti. Bu ayet inince susmakla emrolunduk, (artık namazda) konuşmaktan men olunduk.
عربي İngilizce Urduca
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- cuma günü insanlara hutbe okurken bir adam geldi. Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- ona: «Namaz kıldın mı ey falanca?» diye buyurdu. Adam: Hayır! dedi. Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-: «Kalk ve iki rekât namaz kıl!» buyurdu.
عربي İngilizce Urduca
Zatürrikâ Gazvesi'nde kılınan korku namazının kılınış şekli
عربي İngilizce Urduca
"Ben Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e seferde yoldaşlık ettim. O, seferde iki rekâttan fazla kılmıyordu. Ebû Bekr ,Ömer ve Osman da böyle yapıyorlardı."
عربي İngilizce Urduca
(Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, asıl manası kastedilmeden dille söylenen o meşhur sözü söyledi) Allah onu yaralasın, boğazında acı hissetsin. Bayramın ilk günü tavaf yaptı mı? dediğinde evet denildi. O halde hareket et (Safiyye).dedi.
عربي İngilizce Urduca
"Nebi -sallalahu aleyhi ve sellem-'in arkasında nifas halinde ölmüş olan bir kadının cenaze namazını kıldım da, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-, cenazenin orta kısmında durdu."
عربي İngilizce Urduca
Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem- defnedildikten sonra kabrin başında dört tekbir alarak cenaze namazı kıldı.
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bir adamı seriyyeye gönderdi. Adam, namazlarında arkadaşlarına Kur'an okuyor ve (rekâtını) ''Kul huvallahu ehad'' ile bitiriyordu.
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: «Namaz toplayıcıdır.» diye nida etmek üzere bir müezzin gönderdi. Bunun üzerine halk toplandı. Kendisi öne geçip dört rükû ve dört secdeli iki rekât namaz kıldırdı.
عربي İngilizce Urduca
«Güneş ve Ay Allah’ın ayetlerinden iki ayettir. Onlar hiç kimsenin ölümü ve hayatı için tutulmazlar! Siz onları gördüğünüz zaman Allah’a dua edin, tekbir getirin, namaz kılın ve sadaka verin.»
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- namaza tekbirle başlar, kıraate de "Elhamdulillahi Rabbi'l-Alemin" ile başlardı. Rüku ettiğinde başını eğmez ve dikmezdi de ancak ikisinin arasında tutardı.
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in önünde uyuyordum ve ayaklarım O'nun kıblesi tarafındaydı. O, secde ettiği zaman bana dokunurdu, ben de ayaklarımı toplardım. Kalktığı zaman ise ayaklarımı uzatırdım. O zamanlarda evlerde lambalar yoktu.
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- gecenin her zamanında vitir namazı kıldı. Gecenin başında, ortasında ve sonunda. Vitri sahur vakti son buldu.
عربي İngilizce Urduca
Kûfeliler(in bir kısmı vâli) Sa'd b. Ebû Vakkâs'ı (halife) Ömer İbnu'l-Hattâb -radıyallahu anh-'a şikâyet ettiler. Ömer de Sa'd'ı vâlilikten azledip Ammar b. Yâsir'i Kufeye vâli tayin etti.
عربي İngilizce Urduca
Ali b. Ebû Tâlib’e, binsin diye hayvanını getirdikleri zaman ayağını üzengiye koyunca ‘Bismillah’ dedi.
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- yağmur duası için (namazgâha) çıktı. Dua yapmak istediğinde kıbleye döndü ve ridasını ters çevirdi, sonra da iki rekât namaz kıldı ve iki rekâtta da sesli okudu.
عربي İngilizce Urduca
Ben ve İmrân b. Husayn, Ali b. Ebî Tâlib -radıyallahu anh-'ın arkasında namaz kıldık. O, secde ettiği zaman tekbir getirirdi, başını secdeden kaldırınca tekbir getirirdi, iki rekâtı kıldıktan sonra kalkarken tekbir getirirdi.
عربي İngilizce Urduca
''Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'i içinde gömlek ve sarık olmayan pamuktan dokunmuş, sühûliye diye anılan üç parça beyaz Yemen bezi ile sardılar. (kefenlediler)"
عربي İngilizce Urduca
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- cuma günü, sabah namazında "Elif, Lâm, Mîm. (Secde) ve Hel etâ ale'l-insâni (İnsan) sûrelerini okurdu."
عربي İngilizce Urduca
"Ben Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'i akşam namazında Tûr Sûresi'ni okurken işittim."
عربي İngilizce Urduca
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-, Ebû Bekir ve Ömer -radıyallahu anhuma- iki bayram namazını da hutbeden önce kılarlardı.
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- yolculuk halinde iken öğle ile ikindiyi; yürüyüş üzere akşamla ile de yatsıyı birleştirirdi.
عربي İngilizce Urduca
«Zulüm, kıyamet gününde zâlime zifiri karanlık olacaktır.»
عربي İngilizce Urduca
«Allahım, kötü ahlaktan, işlerin (amellerin) kötülüklerinden, heva ve hevesin çirkinliklerinden ve şifası mümkün olmayan hastalıklardan beni uzaklaştır.»
عربي İngilizce Urduca
«Çorba pişirdiğin zaman suyunu çok koy ve komşularını gözet!»
عربي İngilizce Urduca
Abdullah b. Mes'ud -radıyallahu anh-'dan merfû olarak rivayet olunan bir hadiste şöyle buyrulmuştur: "Üç kişi bir arada bulunduğunuz vakit, başka insanlara karışıncaya kadar,(içinizden) iki kişi, diğerini bırakıp fısıldaşmasın. Çünkü bu fısıldaşma, o kişiyi üzer.”
عربي İngilizce Urduca
«Her ademoğlu çokça hata eder. Çokça hata edenlerin en hayırlısı çokça tövbe edenlerdir.»
عربي İngilizce Urduca
Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem- ile bir seferde beraberdik. Bir yerde konakladık. Kimimiz çadırını düzeltiyor; Kimimiz ok atma talimi yapıyor, kimimiz de meradaki hayvanlarının başında bulunuyordu. Derken Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-’in müezzini: Namaza toplanın! Diye seslendi. Biz de Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-'in etrafında toplandık. Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem- şunları söyledi: “Benden önce gelen her peygamberin vazifesi, ümmetine, onlar hakkında hayırlı olduğunu bildiği şeyleri göstermek ve onlar için şer olduğunu bildiği şeylere karşı da onları uyarmaktı. Bu, ümmetinizin selameti, başında (ilk nesillerinde) olacaktır. Sonra gelenler ise belâlara ve yadırgadıkları bir takım hallere dûçar olacaklardır. Biri diğerini aratan fitneler gelecektir. Bu fitnelerden biri geldiğinde mü’min, ‘Bu beni helâk edecek! der. Ardından bu fitne kalkar, sonra bir fitne daha gelir. Mü’min yine,"Bu, (beni helâk edecek!) der ve bu şekilde devam eder. Cennete girmek ve cehennemden uzaklaştırılmak isteyen kimse, ölüm kendisine geldiğinde Allah’a ve ahiret gününe iman üzere olsun. İnsanlara da kendisine yapılmasını dilediği şeyleri yapsın. Kim, bir imama (hükümdara) bey'at edip, elini sıkıp ona yürekten bağlanırsa, gücü yettiği kadar ona itaat etsin. Eğer bir başkası çıkıp (iktidarı ele geçirmek için) onunla mücadeleye girişirse, onun boynunu vurun.”
عربي İngilizce Urduca
«Sizden biriniz ayakta su içmesin!»
عربي İngilizce Urduca
«Bir kimse, başka bir kimseyi oturduğu yerden kaldırıp sonra onun yerine kendisi oturmasın. Fakat açılarak halkayı genişletiniz.»
عربي İngilizce Urduca
«Küçük olan büyüğe, yürüyen oturana, az çoğa selam verir.»
عربي İngilizce Urduca
«Topluluk adına (topluluktan) birinin selam vermesi, diğer gruptan da bir kişinin alması yeterlidir.»
عربي İngilizce Urduca
«Biriniz ayakkabısını giyeceği zaman sağdan başlasın, çıkaracağı zaman da soldan başlasın. Sağ (ayağ)ı, giyerken ayakların ilki, çıkarırken de sonuncusu olsun.»
عربي İngilizce Urduca
«Allah’ın rızası, anne ve babanın rızasındadır. Allah’ın öfkesi de anne ve babanın öfkesindedir.»
عربي İngilizce Urduca
«Ye, iç, giy ve tasadduk et. Fakat israftan ve kibirden sakın!»
عربي İngilizce Urduca
"Sizden birisi, bir tek ayakkabıyla yürümesin. (Giymek istediğinde,) ya ikisini birden giysin yada (çıkarmak istediğinde,) ikisini birden çıkarsın!
عربي İngilizce Urduca
'Bir kimsenin kendi ana babasına sövmesi büyük günahlardandır'' buyurmuştu. Ashâb–ı kirâm: Yâ Rasûlallah! İnsan kendi ana babasına hiç söver mi? deyince: “Evet, tutar birinin babasına söver, o da onun babasına söver. Birinin anasına söver, o da onun anasına söver'' buyurdu.
عربي İngilizce Urduca
'Kim bir topluluğun gizli konuşmasını, onlar istemedikleri halde dinlerse, kıyamet günü kulaklarına kurşun dökülür.''
عربي İngilizce Urduca
"Ben, hiçbir imamın arkasında Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in arkasında kıldığım kadar hafif ve tam bir namaz kılmadım."
عربي İngilizce Urduca
"Kur'ân'ı okuyunuz. zira O, kıyâmet günü okuyan kimseler için şefaatçi olarak gelir."
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’in ashabı arasında el sıkışma âdeti var mıydı diye sordum. O da: Evet, diye cevap verdi.
عربي İngilizce Urduca
"Vallahi ben bir namaz kılacağım. Mak­sadım (sadece) namaz kılmak değil, (aynı zamanda) size Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'i nasıl namaz kıldığını gördüğümü göstermektir, dedi."
عربي İngilizce Urduca
Eğer " Sebbihisme Rabbike'l-a'lâ" yı, "Ve'ş-şemsi ve duhâhâ" yı, "Ve'l-leyli izâ yağşa" yı, okuyarak namaz kıldırsaydın. Yaşlı, zayıf ve ihtiyaç sahibi de senin arkanda namaz kılar.
عربي İngilizce Urduca
"Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-, Necâşî'nin öldüğü gün onun ölüm haberini bildirdi. Cenaze namazı kılınan namazgâha çıktı. Sahabeleri saf saf yaptı ve dört tekbir getirdi."
عربي İngilizce Urduca
«Kim bir Müslümanın cenazesinin arkasından ecrine inanarak ve umarak gider ve namazı kılınıncaya kadar beklerse ona bir kîrât (büyük bir dağ kadar ya da Uhud Dağı kadar sevap) vardır. Kim de defnedilene kadar cenazede bulunursa ona da Kîrat vardır.» buyurdu. (Bu iki) Kîrât nedir? denilince, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-: «Bu (iki kîrât) iki büyük dağ gibidir.» buyurdu.
عربي İngilizce Urduca
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ile beraber cuma namazını kılar, sonra ayrılırdık, duvarlarda gölgelenecek gölge bulamazdık.''
عربي İngilizce Urduca
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-: ''Ayakta iki hutbe irad ediyor ve bu iki hutbe arasını oturarak ayırıyordu."
عربي İngilizce Urduca
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-, kurban bayramı günü bayram namazı kıldı, sonra hutbe verdi. Sonra da kurbanını kesti ve şöyle buyurdu: «Kim kurbanını namazdan önce kesti ise onun yerine bir başkasını kessin. Kim kesmediyse besmele ile kessin.»
عربي İngilizce Urduca
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur kurban bayramı günü namazdan sonra, bize bir hutbe irad ederek şöyle buyurmuştur: Kurban bayramı günü namazdan sonra, bize bir hutbe irad ederek:"Kim bizim namazımızı kılar ve kurbanımızı keserse (bizim sünnetimize uygun olan bir) amel işlemiş olur. Kim de kurbanı namazdan önce keserse (kesilen) bu (kurbanlık alisine ziyafet için kesilmiş bir) et koyunu olur."
عربي İngilizce Urduca
''Allah katında en sevimli olan sözü sana bildireyim mi?Allah'a en sevimli olan söz:
عربي İngilizce Urduca
«Yolculuk bir çeşit azaptır.»
عربي İngilizce Urduca
«Kim korkarsa, akşam karanlığında yol alsın. Kim akşam karanlığında yol alırsa, hedefine varır. Haberiniz olsun Allah'ın malı pahalıdır, haberiniz olsun Allah'ın malı cennettir.»
عربي İngilizce Urduca
«Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı, namusu veya başka bir şey ile ilgili bir zulüm varsa altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyamet günü gelmeden önce o kimseyle helalleşsin.»
عربي İngilizce Urduca
«Merhamet etmeyen kimseye merhamet olunmaz.»
عربي İngilizce Urduca
«Yanında ok varken mescidlerimize veya çarşı-pazarımıza uğrayan kimse, müslümanlardan herhangi birine onlardan bir zarar gelmemesi için, okunun ucundaki demiri eliyle tutsun.»
عربي İngilizce Urduca
''Kim geceleyin hizbini veya hizbinden bir kısmını okumadan uyursa bunu sabah namazı ile öğle namazı arasında tamamlasın. Bu takdirde, sanki gece (mûtad vaktinde) okumuş gibi aynı sevâba nail olur.''
عربي İngilizce Urduca
«Cehennem ateşi, cehennem ehlinin bazısının topuklarına, bazısının dizlerine, bazısının kuşak yerlerine, bazısının da boyunlarına kadar çıkar.»
عربي İngilizce Urduca
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- bir su kabı istedi. İçinde birazcık su bulunan, fakat derin olmayan geniş bir kap getirdiler. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- elini suya soktu. Enes dedi ki: Nebi'nin parmaklarının arasından fışkıran suya bakmaya başladım. O sudan, yetmiş, seksen kadar kişi abdest aldı.
عربي İngilizce Urduca
«Sirke ne güzel katıktır, sirke ne güzel katıktır.»
عربي İngilizce Urduca
«Hiçbiriniz ayakta su içmesin. Unutarak içen kimse de kussun!»
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- su tulumunun yahut kırbanın ağzından su içmeyi yasakladı.
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ağzı kırık su tulumlarından (kaplarından) su içmeyi yasakladı.
عربي İngilizce Urduca
"Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- içilecek şeylere üflemeyi yasaklamıştı."
عربي İngilizce Urduca
«Nefsim elinde olan (Allah)'a yemin ederim ki, eğer siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah sizi toptan helak eder; günah işleyen, ardından da istiğfar eden (af dileyen) bir kavim yaratır ve onları mağfiret ederdi (bağışlardı).»
عربي İngilizce Urduca
"Ey Cibril, Muhammed'e git! -Rabbin en iyi bilen olduğu halde- niye ağladığını sor!" diye emretti. Cebrail -aleyhisselam-, O'na gelip niye ağladığını sordu. Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, Cebrail -aleyhisselam-'a -Rabb Teâla bunun ne olduğunu en iyi bilen olduğu halde- Allah'a haber verdi. Bunun üzerine Allah Teâla: Ey Cebrail! Muhammed'e git ve O'na söyle ki: "Biz seni ümmetin hususunda razı edeceğiz ve asla kederlendirmeyeceğiz." buyurdu.
عربي İngilizce Urduca
"Elbisemin etekleri topuklarımdan aşağı sarkmış vaziyette Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’in huzuruna uğramıştım. Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem-: «Abdullah, elbisenin eteklerini yukarıya kaldır!» buyurdular. Ben de hemen kaldırdım. Sonra: «Biraz daha kaldır!» buyurdu, ben biraz daha kaldırdım. Ondan sonra elbisemin Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem- tasvip ettiği şekilde olmasına daima dikkat etmişimdir. Topluluktan biri: Nereye kadar kaldırmıştın? diye sordu. İbni Ömer -radıyallahu anhumâ-: "Baldırlarımın yarısına kadar kaldırmıştım", diye cevap verdi.
عربي İngilizce Urduca
«Her kul, öldüğü hal üzere diriltilecektir.»
عربي İngilizce Urduca
«İnsanlar kıyamet gününde, yalınayak, çıplak ve sünnetsiz olarak Allah’ın huzurunda toplanırlar.»
عربي İngilizce Urduca
Allah Teâlâ, biri diğerini öldüren ve her ikisi de cennete giren iki kişiye güler. Bunlardan biri Allah yolunda savaşırken diğeri tarafından öldürülür. Katil olan da daha sonra tövbe eder, müslüman olur, o da Allah yolunda savaşırken şehit edilir.
عربي İngilizce Urduca
«İnsanlar kulaklarının yarı­sına kadar tere boğulmuş oldukları halde Rablerinin huzurunda kalkarlar.»
عربي İngilizce Urduca
Kıyamet günü cehennem, yetmiş bin yuları olduğu halde getirilir. Her yularında, onu çeken yetmiş bin melek vardır.
عربي İngilizce Urduca
Allahım! Sa'd'a şifâ ver. Allahım! Sa'd'a şifâ ver.
عربي İngilizce Urduca
Allahım! Günahımın hepsini; küçüğünü büyüğünü,öncesini,sonrasını,açık olanını gizli olanını bana bağışla!''
عربي İngilizce Urduca
Allahım! Şimdiye kadar yaptığım, bundan sonra yapacağım, gizlediğim ve açığa vurduğum ölçüsüz bir şekilde işlediğim ve benden daha iyi bildiğin günahlarımı affeyle!
عربي İngilizce Urduca
Allah'ım! Beni bağışla, bana rahmet et ve beni er-Refîku’l-A’lâ zümresine kat!
عربي İngilizce Urduca
«Allah'ım! Senin, onların karşısına çıkıp, bizi savunmanı ister; onların şerlerinden sana sığınırız.»
عربي İngilizce Urduca
Geriye kalan salih ameller; Lâ ilâhe illallah, Subhanallah, Vallahu Ekber, Elhamdulillah, Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh’tir.
عربي İngilizce Urduca
«Allah’ım! Senden başka hak olarak ibadete layık hiçbir ilah olmadığına, senin bir ve Samed olduğuna, doğmamış ve doğurmamış olduğuna ve hiçbir şeyin ve hiçbir kimsenin sana denk olmadığına şehadet ederek senden isterim.»
عربي İngilizce Urduca
Allah’ım! Yaratılışımı güzel kıldığın gibi ahlakımı da güzelleştir.
عربي İngilizce Urduca
“Müslümanların arasına karışarak onların eziyetlerine katlanan kimse halk arasına karışmayıp eziyete katlanmayan kimseden daha hayırlıdır.”
عربي İngilizce Urduca
Mümin müminin aynasıdır.
عربي İngilizce Urduca
Laneti çokça yapanlar kıyamet günü şefaatçi de, şahit de olamazlar."
عربي İngilizce Urduca
Allah Teâlâ, bana,’Mütevazı olun! Öyle ki bir kimse başka bir kimseye karşı övünmesin, yine bir kimse başka bir kimseye karşı azgınlık yapmasın.’ diye vahyetti.
عربي İngilizce Urduca
Rabbiniz, haya ve kerem sahibidir. Kulları ellerini kaldırıp (bir şey istediklerinde) onların ellerini boş çevirmekten haya eder.
عربي İngilizce Urduca
«Sizler insanları mallarınızla memnun edemezsiniz, onları güzel yüz ve güzel huyla hoşnut edersiniz.»
عربي İngilizce Urduca
«Sakın yollarda oturmayın!» buyurdu. Bunun üzerine; "Ya Rasûlullah! Oturmadan edemeyiz, oralarda (oturup) konuşuyoruz, dediler." Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: «Mutlaka oturacaksınız, bari yola hakkını verin!» buyurdu. Bunun üzerine: "Ey Allah`ın Rasûlü, onun hakkı nedir?" diye sordular. Şöyle buyurdu: «Gözlerinizi kısmak (harama bakmamak), (gelip geçeni) rahatsız etmemek, selamı almak ve emr bi`l-ma'ruf nehy-i ani`l-münker yapmak (iyiliği emredip kötülükten alıkoymak) tır!»
عربي İngilizce Urduca
Ademoğlu, Allah'ı zikretmekten başka kendisini Allah'ın azabından daha çok kurtarıcı olan bir amel işlememiştir.
عربي İngilizce Urduca
‘’Bir topluluk bir yerde oturur ve ne Allah’ı zikreder ne de Peygamber –sallallahu aleyhi ve sellem-’e salavat getirirse kıyamet gününde karşılaşacağı şey sadece hüsrandır (pişmanlık ve üzüntüdür). ‘’
عربي İngilizce Urduca
«Her kim kendini büyük görürse ve yürüyüşünde böbürlenirse huzuru ilâhiye Allah kendisine gazaplı olduğu halde çıkar.»
عربي İngilizce Urduca
«Bir topluluğu güldürmek için yalan söyleyen kimseye yazıklar olsun, yazıklar olsun!»
عربي İngilizce Urduca
Allah -Azze ve Celle- şöyle buyurmuştur: Kulum beni zikrettiği ve dudakları benim zikrimle kıpırdadığı müddetçe ben o kulumla beraberim.
عربي İngilizce Urduca
«Allah'ım! Sen insanların Rabbisin! Sıkıntıyı giderensin! Şifa ihsan et. Zira Sen eş-Şâfi'sin/şifa vericisin. Senden başka şifa verecek olan hiçbir kimse yoktur. Öyle bir şifa ver ki, hastalıktan eser kalmasın.»
عربي İngilizce Urduca
Şüphesiz Eş'ariler gazada yiyecekleri bittiği, yahut da Medine'de iken ailelerinin yiyeceği azaldığı zaman
عربي İngilizce Urduca
“Allah Teâlâ kıyâmet gününde şöyle buyurur: Ey Ademoğlu! Hastalandım da, beni ziyaret etmedin.”
عربي İngilizce Urduca
«Bir Müslüman, hasta bir Müslüman kardeşini ziyarete gittiğinde, dönünceye kadar cennet hurfesi içindedir.»
عربي İngilizce Urduca
Bir kadın Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e dokunmuş bir bürde getirdi.
عربي İngilizce Urduca
Cüheyne (kabilesinden) bir kadın zinadan gebe olarak Nebi –sallallahu aleyhi ve sellem-'e gelmişti.
عربي İngilizce Urduca
"Allah'ın adıyla sana eziyet veren her şeyden, her kötü nefsin, gözün veya hasetçinin gözünden dolayı sana Allah’ın adıyla okuyorum. Allah sana şifa versin. Allah'ın adıyla sana okuyorum."
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’e içecek bir şey getirdiler, o da ondan içti. Sağında da bir çocuk vardı.
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: ’’Sizden hiç kimse, ölümü temenni etmesin. Çünkü o, eğer iyi bir kimse ise belki iyiliklerini daha da arttırır.’’
عربي İngilizce Urduca
Peygamber –sallallahu aleyhi ve sellem- yemek yediği zaman üç parmağını yalardı.
عربي İngilizce Urduca
Ömer İbnu’l–Hattâb -radıyallahu anh- ilk hicret eden sahabelere dörder bin maaş bağladı.
عربي İngilizce Urduca
"Bir hizmetçisi Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-’in elinden tutar, onu istediği yere kadar götürürdü."
عربي İngilizce Urduca
"Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem-'in yanına vardım; hutbe okuyordu."
عربي İngilizce Urduca
“Kur'an okuma ve ezberine sahip kimsenin misali, bağlı deve gibidir. Eğer sahibi devesini korursa, onu eli altında tutar. Eğer salıverirse deve kaçıp gider.”
عربي İngilizce Urduca
Çocukların yanından geçerken onlara selâm verdi ve Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- de çocuklara böyle selâm verirdi, dedi.
عربي İngilizce Urduca
1785- Ebü'ş-Şa‘sâ şöyle dedi:Biz Ebû Hureyre -radıyallahu anh- ile birlikte mescidde oturuyorduk. O esnada müezzin ezan okudu. Bir adam kalkıp dışarıya doğru yürüdü. Ebû Hüreyre, o adamı mescidden çıkıncaya kadar gözüyle takip etti ve:Bu adam, Ebü'l-Kâsım -sallallahu aleyhi ve sellem-'e isyan etti, dedi.Müslim rivayet etmiştir.
عربي İngilizce Urduca
"Her kime güzel koku ikram edilirse onu geri çevirmesin! Zira güzel kokunun kokusu hoş, taşınması da kolaydır."
عربي İngilizce Urduca
Nebi -sallalahu aleyhi ve sellem-, bir adamın bir kişiyi övdüğünü ve övmede aşırı gittiğini işitti ve bunun üzerine şöyle buyurdu: «Adamı mahvettiniz -veya- adamın belini kırdınız.»
عربي İngilizce Urduca
"Yazık sana! Arkadaşının boynunu kopardın."
عربي İngilizce Urduca
Hemmâm b. Hâris'in Mikdâd -radıyallahu anh-'den rivâyet ettiğine göre, bir adam Osman -radıyallahu anh-'i övmeye başlayınca, Mikdâd da dizleri üstüne çökerek metheden kişinin yüzüne çakıl taşları atmaya başladı. Bunun üzerine Osman ona:Ne yapıyorsun öyle? deyince Mikdâd:Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: "Meddahları/çok övenleri gördüğünüz zaman yüzlerine toprak serpiniz" buyurdu, diye cevap verdi.Müslim rivayet etmiştir.
عربي İngilizce Urduca
“Bir yerde tâûn (veba) hastalığı olduğunu işitirseniz oraya girmeyiniz. Eğer bir yerde veba hastalığı vuku bulmuşsa ve siz de orada iseniz oradan çıkmayınız.”
عربي İngilizce Urduca
"Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem- Kur'an ile düşman topraklarına yolculuk yapmayı yasaklamıştır."
عربي İngilizce Urduca
Ben senin koyunu ve kır hayatını sevdiğini görüyorum. Koyunlar arasında iken
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’e bir yaban eşeği hediye etmiştim.
عربي İngilizce Urduca
İnsanların hangisi daha faziletlidir?
عربي İngilizce Urduca