Hadislerin Listesi

«Sirke ne güzel katıktır, sirke ne güzel katıktır.»
عربي İngilizce Urduca
«Hiçbiriniz ayakta su içmesin. Unutarak içen kimse de kussun!»
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- su tulumunun yahut kırbanın ağzından su içmeyi yasakladı.
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ağzı kırık su tulumlarından (kaplarından) su içmeyi yasakladı.
عربي İngilizce Urduca
"Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- içilecek şeylere üflemeyi yasaklamıştı."
عربي İngilizce Urduca
"Ey Cibril, Muhammed'e git! -Rabbin en iyi bilen olduğu halde- niye ağladığını sor!" diye emretti. Cebrail -aleyhisselam-, O'na gelip niye ağladığını sordu. Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, Cebrail -aleyhisselam-'a -Rabb Teâla bunun ne olduğunu en iyi bilen olduğu halde- Allah'a haber verdi. Bunun üzerine Allah Teâla: Ey Cebrail! Muhammed'e git ve O'na söyle ki: "Biz seni ümmetin hususunda razı edeceğiz ve asla kederlendirmeyeceğiz." buyurdu.
عربي İngilizce Urduca
"Elbisemin etekleri topuklarımdan aşağı sarkmış vaziyette Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’in huzuruna uğramıştım. Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem-: «Abdullah, elbisenin eteklerini yukarıya kaldır!» buyurdular. Ben de hemen kaldırdım. Sonra: «Biraz daha kaldır!» buyurdu, ben biraz daha kaldırdım. Ondan sonra elbisemin Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem- tasvip ettiği şekilde olmasına daima dikkat etmişimdir. Topluluktan biri: Nereye kadar kaldırmıştın? diye sordu. İbni Ömer -radıyallahu anhumâ-: "Baldırlarımın yarısına kadar kaldırmıştım", diye cevap verdi.
عربي İngilizce Urduca
«İnsanlar kıyamet gününde, yalınayak, çıplak ve sünnetsiz olarak Allah’ın huzurunda toplanırlar.»
عربي İngilizce Urduca
Allah Teâlâ, biri diğerini öldüren ve her ikisi de cennete giren iki kişiye güler. Bunlardan biri Allah yolunda savaşırken diğeri tarafından öldürülür. Katil olan da daha sonra tövbe eder, müslüman olur, o da Allah yolunda savaşırken şehit edilir.
عربي İngilizce Urduca
«İnsanlar kulaklarının yarı­sına kadar tere boğulmuş oldukları halde Rablerinin huzurunda kalkarlar.»
عربي İngilizce Urduca
«Allah'ım! Senin, onların karşısına çıkıp, bizi savunmanı ister; onların şerlerinden sana sığınırız.»
عربي İngilizce Urduca
Geriye kalan salih ameller; Lâ ilâhe illallah, Subhanallah, Vallahu Ekber, Elhamdulillah, Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh’tir.
عربي İngilizce Urduca
«Allah’ım! Senden başka hak olarak ibadete layık hiçbir ilah olmadığına, senin bir ve Samed olduğuna, doğmamış ve doğurmamış olduğuna ve hiçbir şeyin ve hiçbir kimsenin sana denk olmadığına şehadet ederek senden isterim.»
عربي İngilizce Urduca
Allah’ım! Yaratılışımı güzel kıldığın gibi ahlakımı da güzelleştir.
عربي İngilizce Urduca
“Müslümanların arasına karışarak onların eziyetlerine katlanan kimse halk arasına karışmayıp eziyete katlanmayan kimseden daha hayırlıdır.”
عربي İngilizce Urduca
Mümin müminin aynasıdır.
عربي İngilizce Urduca
Allah Teâlâ, bana,’Mütevazı olun! Öyle ki bir kimse başka bir kimseye karşı övünmesin, yine bir kimse başka bir kimseye karşı azgınlık yapmasın.’ diye vahyetti.
عربي İngilizce Urduca
«Sizler insanları mallarınızla memnun edemezsiniz, onları güzel yüz ve güzel huyla hoşnut edersiniz.»
عربي İngilizce Urduca
Ademoğlu, Allah'ı zikretmekten başka kendisini Allah'ın azabından daha çok kurtarıcı olan bir amel işlememiştir.
عربي İngilizce Urduca
«Her kim kendini büyük görürse ve yürüyüşünde böbürlenirse huzuru ilâhiye Allah kendisine gazaplı olduğu halde çıkar.»
عربي İngilizce Urduca
Şüphesiz Eş'ariler gazada yiyecekleri bittiği, yahut da Medine'de iken ailelerinin yiyeceği azaldığı zaman
عربي İngilizce Urduca
«Bir Müslüman, hasta bir Müslüman kardeşini ziyarete gittiğinde, dönünceye kadar cennet hurfesi içindedir.»
عربي İngilizce Urduca
Cüheyne (kabilesinden) bir kadın zinadan gebe olarak Nebi –sallallahu aleyhi ve sellem-'e gelmişti.
عربي İngilizce Urduca
"Allah'ın adıyla sana eziyet veren her şeyden, her kötü nefsin, gözün veya hasetçinin gözünden dolayı sana Allah’ın adıyla okuyorum. Allah sana şifa versin. Allah'ın adıyla sana okuyorum."
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’e içecek bir şey getirdiler, o da ondan içti. Sağında da bir çocuk vardı.
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: ’’Sizden hiç kimse, ölümü temenni etmesin. Çünkü o, eğer iyi bir kimse ise belki iyiliklerini daha da arttırır.’’
عربي İngilizce Urduca
Peygamber –sallallahu aleyhi ve sellem- yemek yediği zaman üç parmağını yalardı.
عربي İngilizce Urduca
"Bir hizmetçisi Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-’in elinden tutar, onu istediği yere kadar götürürdü."
عربي İngilizce Urduca
"Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem-'in yanına vardım; hutbe okuyordu."
عربي İngilizce Urduca
“Kur'an okuma ve ezberine sahip kimsenin misali, bağlı deve gibidir. Eğer sahibi devesini korursa, onu eli altında tutar. Eğer salıverirse deve kaçıp gider.”
عربي İngilizce Urduca
Çocukların yanından geçerken onlara selâm verdi ve Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- de çocuklara böyle selâm verirdi, dedi.
عربي İngilizce Urduca
1785- Ebü'ş-Şa‘sâ şöyle dedi:Biz Ebû Hureyre -radıyallahu anh- ile birlikte mescidde oturuyorduk. O esnada müezzin ezan okudu. Bir adam kalkıp dışarıya doğru yürüdü. Ebû Hüreyre, o adamı mescidden çıkıncaya kadar gözüyle takip etti ve:Bu adam, Ebü'l-Kâsım -sallallahu aleyhi ve sellem-'e isyan etti, dedi.Müslim rivayet etmiştir.
عربي İngilizce Urduca
Nebi -sallalahu aleyhi ve sellem-, bir adamın bir kişiyi övdüğünü ve övmede aşırı gittiğini işitti ve bunun üzerine şöyle buyurdu: «Adamı mahvettiniz -veya- adamın belini kırdınız.»
عربي İngilizce Urduca
"Yazık sana! Arkadaşının boynunu kopardın."
عربي İngilizce Urduca
“Bir yerde tâûn (veba) hastalığı olduğunu işitirseniz oraya girmeyiniz. Eğer bir yerde veba hastalığı vuku bulmuşsa ve siz de orada iseniz oradan çıkmayınız.”
عربي İngilizce Urduca
"Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem- Kur'an ile düşman topraklarına yolculuk yapmayı yasaklamıştır."
عربي İngilizce Urduca
Ben senin koyunu ve kır hayatını sevdiğini görüyorum. Koyunlar arasında iken
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’e bir yaban eşeği hediye etmiştim.
عربي İngilizce Urduca
Bir gün Cebrail -aleyhisselam- Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem- ile birlikte otururken yukarıdan bir gıcırtı işitti.
عربي İngilizce Urduca
“Sizden birinizin namaz kılarken uykusu gelirse, uykusu geçinceye kadar uyusun.”
عربي İngilizce Urduca
«Bana ridamı verin! Şayet şu ağacın dikenleri kadar hayvanım olsaydı, onların tamamını size paylaştırırdım. Sonra siz, benim cimri, yalancı ve korkak olmadığımı görürdünüz!» buyurdu.
عربي İngilizce Urduca
“Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, Ezd kabilesinden İbnül-Lutbiyye adında bir adamı zekat memuru yapmıştı. Bu kimse, vazifesini yapıp Medine'ye geldiği zaman: “Şu sizin zekat malınız ve bu da bana hediye verilmiştir” dedi. Bunun üzerine Rasulullah -sallallahu aleyhi evsellem- minberin üzerinde ayağa kalkıp Allah'a hamd etti ve O'na övgüde bulundu.
عربي İngilizce Urduca
«Siz işitmiyor musunuz? İşitmiyor musunuz? Sade yaşamak imandandır; sade hayat sürmek imandandır.»
عربي İngilizce Urduca
«Allah Teâlâ kullarına ceza vermede acele etmeyendir. Onlara her işte kolaylık gösterilmesini çok sever.»
عربي İngilizce Urduca
«Sende Allah’ın sevdiği iki özellik vardır: Yumuşak huyluluk ve Aceleci olmamak.»
عربي İngilizce Urduca
Muhakkak ki, Rabbinin senin üzerinde hakkı vardır. Muhakkak ki nefsinin senin üzerinde hakkı vardır. Muhakkak ki ailenin senin üzerinde hakkı vardır. O halde sen, her hak sahibine hakkını ver.
عربي İngilizce Urduca
"Onu bırakın, o işini tamamladıktan sonra bevli üzerine bir kova yahut bir kap su dö­kün. Çünkü siz, zorlaştırıcı olarak değil, kolaylaştırıcı olarak gönderildiniz."
عربي İngilizce Urduca
"Bir buttan başka hiçbir şey kalmadı." diye cevap verir. Bunun üzerine Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- "Buttan başka hepsi bize kalmış (öyleyse)." diye yanıtlar.
عربي İngilizce Urduca
“Allah’ın elçisi ile beraber çok namaz kıldım. Namazı da orta halli, hutbesi de orta halliydi."
عربي İngilizce Urduca
«Birçok kadın Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in ailesine gelerek kocalarını şikâyet ediyorlardı. Kadınlarını döven o kimseler, sizin hayırlınız değildir.»
عربي İngilizce Urduca
"Dünyada bir kadın kocasına eziyet ederse, o erkeğin kıyamet gününde eşi olacak olan Huri, eziyet eden kadına şöyle seslenir: "Allah seni helak etsin, bu adama eziyet etme. O, dünyada senin yanında bir misafirdir, yakında senden ayrılıp, bize kavuşacak."
عربي İngilizce Urduca
«İnfak et! Sayıp durma, Allah da sana karşı nimetini sayıp esirger. Paranı çömlekte saklama, Allah da senden saklar.»
عربي İngilizce Urduca
"Kıyamet gününde hakları mutlaka sahiplerine vereceksiniz. Hatta boynuzsuz koyun için boynuzlu koyundan kısas (hakkı) alınacaktır."
عربي İngilizce Urduca
‘’Şayet ben bir insanın başka bir insana secde etmesini emredecek olsaydım, kadına, kocasına secde etmesini emrederdim.’’
عربي İngilizce Urduca
"Sizden biriniz, dinç ve istekli olduğu sürece (gece ibadetine) devam etsin. Yılgın olunca uyusun.’’
عربي İngilizce Urduca
«Vasiyet edecek bir şeyi olan Müslüman kimsenin, vasiyeti yanında yazılı olmaksızın iki geceyi peş peşe geçirmesi hak olmaz.»
عربي İngilizce Urduca
Sadaka vermekle kulun malı eksilmez. Uğradığı haksızlığa sabredenin Allah şerefini arttırır. Dilenme kapısını açan kimseye Allah, fakirlik kapısını açar.
عربي İngilizce Urduca
«Cimri ile cömerdin durumu, göğüsleri ile köprücük kemikleri arasına zırh giyinmiş iki kişinin durumuna benzer.»
عربي İngilizce Urduca
Ona söyleyiniz! Konuşsun, gölgelensin, otursun ve orucunu tamamlasın.
عربي İngilizce Urduca
«Bir adam iflas eder de, alacaklı malının aynısını, müflisin yanında bulursa, o mala, başkalarından daha müstehaktır.»
عربي İngilizce Urduca
«Kim aşılanmış bir meyve ağacını satarsa, müşteri (kendisi için) şart koşmamışsa, (mal) satıcıya aittir.»
عربي İngilizce Urduca
"Gücünüzün yettiği kadarını yapın, bu size yeter. Allah’a yemin ederim ki siz bıkmadıkça Allah bıkmaz. O'nun en sevdiği ibadet, kişinin devamlı olarak yaptığı ibadettir."
عربي İngilizce Urduca
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- mal getirenleri yolda karşılamayı ve şehirlinin, bedevi ( köylü) için satış yapmasını yasakladı."
عربي İngilizce Urduca
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- müzâbene'yi yasakladı. Müzâbene, yaş hurmayı, ölçeğe vurarak kuru hurma mukabili satmaktır. Keza taze üzümü ölçeğe vurarak kuru üzüm karşılığında satmaktır."
عربي İngilizce Urduca
"Rasulullah –sallallahu aleyhi ve sellem- Şigar (suretiyle nikâh)’ı yasaklamıştır."
عربي İngilizce Urduca
"Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem- habelu'l-habelenin (develeri, doğacak yavrunun doğuracağı yavrusu vaktine kadar vadeli) satışını yasakladı."
عربي İngilizce Urduca
"O Allah'ın sizin için çıkardığı bir rızıktır. Yanınızda onun etinden bir şey yar mı? bize de tattırın.” buyurdular. Bunun üzerine Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-’e ondan bir parça gönderdik; O da yedi."
عربي İngilizce Urduca
«Allah’ım! Acizlikten, tembellikten, cimrilikten, ihtiyarlıktan, kabir azabından sana sığınırım.»
عربي İngilizce Urduca
Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem- bir yahudiden yemek satın almış ve bunun karşılığında demirden zırhını (ona olan borcuna karşılık) güvence olarak vermiştir.
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle dua ederdi: «Allah'ım! Açlıktan sana sığınırım; çünkü o kötü bir arkadaştır. Emanete ihânetten de sana sığınırım; çünkü o ne kötü bir gizli huydur.»
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’in bana öğretmiş olduğu duâyı sana öğreteyim mi? (Bunu okuduğun takdirde) Dağ kadar borcun olsa dahi Allah onu sana kolayca ödettirir. Şöyle duâ et: «Allâhümmekfinî bi-helâlike an harâmik ve ağninî bi-fadlike ammen sivâk» (Allah’ım! Haramlarından uzaklaştır, helâl olana kanaat ettir. Lütfunla beni kimseye muhtaç etme!)
عربي İngilizce Urduca
Vaktiyle kendini beğenmiş bir adam güzel elbisesini giymiş, saçını taramış, çalım satarak yürüyordu.
عربي İngilizce Urduca
Bir defasında Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem- ile bir seferde bulunuyorduk. Bu sırada devesine binmiş bir adam çıkageldi.
عربي İngilizce Urduca
Ey Ebu’l-Hasan! Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- nasıl oldu, geceyi nasıl geçirdi ? dediler. O da: Allah’a hamdolsun, hastalığı atlattı! dedi.
عربي İngilizce Urduca
«Allahumme innî eûzü bike mine’l-aczi ve’l-keseli ve’l-cübni ve’l-heremi ve’l-buhli ve eûzü bike min azâbi’l-kabri ve eûzü bike min fitneti’l-mahyâ ve’l-memâti: Allah'ım! Âcizlikten, tembellikten, korkaklıktan, ihtiyarlayıp ele avuca düşmekten ve cimrilikten sana sığınırım. Kabir azabından sana sığınırım. Hayat ve ölüm fitnesinden sana sığınırım.»
عربي İngilizce Urduca
"Peygamber –sallallahu aleyhi ve sellem-: Muhabereyi (Mahsûlün belli bir miktarı karşılığında toprağı kiralamak), Muhâkaleyi (Buğdayla başaktaki buğdayın tahmini olarak değiştirilmesi ve takas yapılması şekliyle yapılan alışveriş şeklidir), Muzâbeneyi (Ağaçtaki yaş hurmayı kuru hurma karşılığında satmak veya değiştirmek şeklindeki satış şeklidir) ve olgunlaşması meydana çıkıncaya kadar meyveyi satmayı ve (bu yaş meyvelerin) ariyyeler hariç, dinar ve dirhemlerin dışında bir şey karşılığında satmayı yasakladı.
عربي İngilizce Urduca
Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem karnı sırtına yapışmış bir deve görünce, "Bu dilsiz hayvanlar hakkında Allah'tan korkun. Onlara güzelce binin ve onlardan güzelce faydalanın. " buyurdu.
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- yolculuğa çıkarken, “Yolculuğun güçlüklerinden, üzücü manzaralarla karşılaşmaktan, iyiyken kötü olmaktan, mazlumun bedduasından ve dönüşte mal ve çoluk çoçuğu kötü hallerde bulmaktan Allah’a sığınırdı.
عربي İngilizce Urduca
Tek yolcu bir şeytan, iki yolcu iki şeytan üç yolcu ise kafiledir/cemâattir.
عربي İngilizce Urduca
“Allahım! Ümmetimin erkenciliğini bereketli kıl”
عربي İngilizce Urduca
«Allah kıyamet gününde üç kimse ile konuşmaz, onları temize çıkarmaz ve onlar için acıklı bir azap vardır. Bunlar, zina eden yaşlı, kibirli fakir ve sattığı ürüne Allah'a yemin etmeyi kendisine sermaye edinmiş, malını ancak yemin ile satıp, yemin ile alan kimsedir.»
عربي İngilizce Urduca
"Otu bol yerlerde yolculuk yaptığınız zaman, otlardan istifade etmeleri için develere imkân verin. Çorak ve otsuz yerlerde yolculuk ederseniz, takattan düşmeden gidilecek yere varmaları için develeri süratlice sürün."
عربي İngilizce Urduca
“Gece yolculuğunu tercih ediniz. Zira geceleyin yeryüzü dürülür (rahat yolculuk yapılır).”
عربي İngilizce Urduca
"Allah Rasulü -sallallahu aleyhi ve sellem- yolculuk sırasında geceleyin uyumak üzere konaklayınca sağı üzerine yatardı. Fecrin doğuşuna yakın konaklamış ise, (yastık yerine) kolunu diker, başını omzunun üstüne koyardı."
عربي İngilizce Urduca
“Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem- yolculuk esnasında arkadan yürür, yürümekte güçlük çeken zayıf kimseyi terkisine bindirir ve ona dua ederdi.”
عربي İngilizce Urduca
"Biz bir yerde konakladığımız zaman develerin yüklerini çözüp onları rahatlatmadan namaza durmazdık."
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- yolculuğa çıkarken hayvanı üzerine binip iyice yerleşince üç kere tekbir getirir sonra da şöyle dua ederdi: "Bunu bizim hizmetimize vereni tesbih ve takdis ederiz; yoksa biz buna güç yetiremezdik. Biz şüphesiz Rabbimize döneceğiz..."
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bir gazveye çıkacağı zaman: «Ey Muhacirler ve Ensar topluluğu! Malı ve akrabası olmayan kardeşleriniz vardır. Her biriniz onlardan iki veya üç kişiyi yanına alsın.» diye buyurdu. Aslında bizlerin de ancak bir kişi ile nöbetleşecek devemiz vardı. (Cabir) dedi ki, “Ben nöbetleşe binmek üzere iki (veya üç) kişi aldım. Benim de ancak onlardan biri gibi deveme nöbetleşe binme hakkım vardı."
عربي İngilizce Urduca
Habbâb b. el-Eret –radıyallahu anh-’ı ziyarete gittik. (Bir rahatsızlıktan dolayı) yedi defa ateşle dağlanmıştı.
عربي İngilizce Urduca
Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in ashâbından iki kişi var. İkisi de hayırdan geri kalmıyorlar.
عربي İngilizce Urduca
''Subbûh, Kuddûs, meleklerin ve Cebrâil'in Rabbi olan (Allah).''
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bir keresinde içeri yanıma girdi. Yanımda bir adam vardı. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bana: «Bu kimdir?» diye sordu. Ben de: Süt kardeşim, diye cevap verdim. Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: «Süt kardeşlerinizin kim olduğuna iyi dikkat edin. Çünkü süt kardeşliği ancak açlığı gidermek için -emilme neticesinde- gerçekleşir.» diye buyurdu.
عربي İngilizce Urduca
Yâ Rasûlallah! Ben Hayber'de öyle bir araziye sahip oldum ki, ben bu araziden daha güzel hiçbir mala sahip olmadım. Şimdi bana bu mal hakkında ne emredersin? dedi. Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem-: «İstersen arazinin kendisini elinde tutar oradan gelecek mahsûlü de sadaka olarak verirsin!» buyurdu.
عربي İngilizce Urduca
Ey Allah'ın Rasûlü "Bir kadınla evlendim." Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem- de: «Mehir olarak ne verdin?» diye tekrardan sordular. Abdurrahman b. Avf -radıyallahu anh- da: "Ben hurma çekirdeği ağırlığı kadar altını mehir vererek evlendim." dedi. Bunun üzerine Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem- : «Allah sana mübarek kılsın. Bir koyun ile de olsa velime/düğün yemeği ver.» diye buyurdu.
عربي İngilizce Urduca
«Ah, Ah! (Bu) Faizin ta kendisidir bu. Böyle yapma! Fakat sen hurma satın almak istediğin zaman onu başka bir şey ile sat! Sonra onun bedeli ile bunu satın al!»
عربي İngilizce Urduca
«Biriniz, yatağına yatacağı zaman elbisesinin iç tarafıyla yatağını silksin. Çünkü yatağında kendisini ne beklediğini (haşerat vb.) bilemez.»
عربي İngilizce Urduca
"Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem-: "Köpeğin satış bedelini, fahişenin ücretini, kâhine verilen armağanı yasakladı."
عربي İngilizce Urduca
«Deveni elinden alacağımı mı sandın? Deve senindir! Bedeli de senindir.»
عربي İngilizce Urduca
«Dayanılamayacak dertten, insanı helâke götürecek tâlihsizlikten, başa gelecek fenalıktan ve düşmanı sevindirecek felaketten Allah’a sığınınız.»
عربي İngilizce Urduca
Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-'in yanında azil/ilişkide dışa boşalma konuşuldu. O şöyle buyurdu: «Sizden biriniz bunu neden yapıyor? Yaratılan hiçbir can yoktur ki Allah onu yaratacak olmasın.»
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem-, Osman b. Maz'ûn'un kadınlardan kesilip evlenmekten çekinmesini reddetti. Eğer Rasûlullah onun kadınlardan kesilip çekinmesine izin verseydi (biz daha ileri giderek) muhakkak hadımlaşırdık.
عربي İngilizce Urduca
Sehl b. Sa'd es-Sâidî -radıyallahu anh-'den rivayet olunduğuna göre, bir kadın Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e gelerek; Ya Rasûlullah ben (benimle evlenmen için) kendi mehrimi sana bağışladım, dedi ve uzun süre ayakta dikildi. Bunun üzerine bir adam ayağa kalkıp: Ey Allah'ın Rasulü! Eğer senin ona ihtiyacın yoksa onu bana nikâhla! Dedi. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-' de;"Senin yanında ona mehir olarak verebileceğin bir şey var mı?" diye sordu, (o kimse de);Yanımda şu kaftanımdan başka bir şeyim yok. Diye cevap verdi. Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-;"Eğer sen kaftanını (mehir olarak) verirsen, kaftansız kalırsın. Binâenaleyh sen (başka) bir şey ara (bul)." buyurdu.Adam bir süre sonra geldi ve bir şey bulamıyorum, dedi. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'de;"Demirden bir yüzük olsun arayıp bulmalısın) buyurdu. (Bunun üzerine adam tekrar) aradı (fakat) bir şey bulamadı. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ona: Ezberinde Kuran’dan bir şeyler varmı?" dedi. (Adam) bazı sûrelerin ismini zikrederek; Evet. Diye cevap verdi. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'de: "-Ben de ezbere bildiğin Kur'an sebebiyle o kadını sana nikâhlıyorum." Buyurdu.
عربي İngilizce Urduca
İki kişinin yemeği üç kişiye, üç kişinin yemeği dört kişiye yeter.
عربي İngilizce Urduca
«Allah'ım! Ateşin fitnesinden, ateşin azabından, zenginlik ve fakirliğin şerrinden sana sığınırım.»
عربي İngilizce Urduca
«Bir dirheme bile verse, sakın onu satın alma, verdiğin sadakadan asla dönme! Zira bağışından dönen, kustuğuna dönüp yalayan gibidir.»
عربي İngilizce Urduca
«Hibesini geri dönüp alan kimsenin durumu kusmuğunu geri yutan kimse gibidir.»
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- hasta olduğu halde kendi evinde (bir defa) namaz kıldırdı.
عربي İngilizce Urduca
«Her kim hurmada selem suretiyle alışveriş yaparsa, ölçeği belli, tartısı belli miktarda ve belli bir vakte kadar selem yapsın.»’ buyurdu.
عربي İngilizce Urduca
“Ensar'ın en çok tarla sahibi olanlar idik. Araziyi,şuna karşılık şurası bizim, olmak şartıyla kiraya verirdik. Çok defa da birinin yeri mahsul getirir; ötekinin ki getirmezdi. Bundan dolayı Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bizi bundan yasakladı; ama gümüşle kiraya vermekten yasaklamadı.”
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- zamanında Kur'ân (ayetleri kısım kısım) inmeye devam ederken biz (cinsel temas sırasında) azil yapardık. Süfyan dedi ki; eğer ondan yasak edecek bir şey olsaydı Kur’an bizi bunu yapmaktan men ederdi.
عربي İngilizce Urduca
«Kocası ölen kadın hariç, herhangi bir ölü üzerine üç günden fazla matem tutmasın. Kocaları için dört ay on gün matem tutsun. Bu esnada ancak asb (denen daha dokunmazdan önce boyanmış kumaşlardan mamul) elbise giysin, boyalı elbise giymesin, sürme kullanmasın, ancak hayızdan temizlenince kust (bir tür buhur) ve azfar (tırnağa benzeyen siyah renkli olan buhur)dan başka koku sürmesin.»
عربي İngilizce Urduca
«Altını altınla satmayınız, ancak bunlardan bâzısını bâzısı üzerine artırmayarak misli misline (yânî müsâvî surette) satınız. Gümüşü de gümüşle satmayınız, ancak bunlardan bâzısını bâzısı üzerine artırmaksızın misli misline (müsâvî surette) satınız. Ve gaibi (mevcut olmayanı) mevcut olanla değiştirmeyin.» Başka bir lafızda; «Ancak elden ele olsun.» Bir diğer lafız da; «Aynı miktarda, misli misline, aynı şekilde olsun.»
عربي İngilizce Urduca
«Bir kadın ile halası ve (yine) bir kadın ile teyzesi bir nikah altında toplanmaz.»
عربي İngilizce Urduca
"Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir kadının, ölen yakını için üç günden fazla yas tutması helal değildir. Fakat kocası müstesna, ona dört ay on gün matem tutar."
عربي İngilizce Urduca
“Hiçbiriniz duvarına ağaç çakmak isteyen komşusuna engel olmasın.” Ebû Hureyre -radıyallahu anh- hadisi rivayet ettikten sonra oradakilere: Neden bu sünneti yerine getirmekten çekiniyorsunuz? Vallahi ben bu sünneti size benimsetene kadar uğraşacağım, dedi.
عربي İngilizce Urduca
"Allah Rasûlü –sallallahu aleyhi ve selem- "Semiallâhu limen hamideh" diyerek başını rükudan kaldırdığı zaman, o alnını yere koymadıkça hiç bir kimseyi (secdeye varmak için) belini büker görmedim. Sonra Allah Rasûlü'nün arkasındakiler secdeye vararak yere kapanırlardı."
عربي İngilizce Urduca
"Allah'tan sakınıp, takvalı ol ve her yükseğe (tırmanırken) tekbir getir."
عربي İngilizce Urduca
"Hastayı ziyaret edin, aç olanı doyurun ve esirin esirlik bağlarını çözün."
عربي İngilizce Urduca
Âlimin âbide üstünlüğü, benim sizin en aşağı derecede olanınıza üstünlüğüm gibidir.
عربي İngilizce Urduca
"Bir kimse hastalandığında..."
عربي İngilizce Urduca
"Bir erkek ikinci bir evliliği bakire biriyle yaparsa onun, o bakirenin yanında yedi gün kalması sonra günlerini taksim etmesidir. İkinci evliliği dul bir kadınla yaparsa o dulun yanında üç gün süreyle kalması sonra da günlerini taksim etmesi sünnettendir."
عربي İngilizce Urduca
Allah Rasûlü –sallallahu aleyhi ve sellem-, Hamza'nın kızı ile ilgili olarak; «O bana helal olmaz. Çünkü o, benim sütkardeşimin kızıdır. Nesepten dolayı haram olan, sütten dolayı da haram olur.» diye buyurmuştur.
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem- uyumak istediği zaman sağ elini yanağının altına koyar ve üç kere şöyle derdi: «Allah’ım! Kullarını dirilttiğin gün beni azabından koru!»
عربي İngilizce Urduca
Hilâli gördüğü zaman şöyle dua ederdi: "Allah'ım! Bu hilâli bize emniyet ve iman hilali kıl
عربي İngilizce Urduca
''Bir adam Kehf sûresini okuyordu.Yanında iki uzun iple bağlanmış bir at vardı.''
عربي İngilizce Urduca
Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem- gecenin üçte biri geçince kalkar ve şöyle derdi: “Ey insanlar! Kalkın Allah'ı zikredin."
عربي İngilizce Urduca
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Pazartesi ve Perşembe günleri oruçlarının sevabını almak için oruç tutmak isterdi.''
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-cinlerden ve insanların gözünden Allah'a sığınırdı.
عربي İngilizce Urduca
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- akşam namazını kılmazdan önce birkaç tane taze (yaş) hurma ile orucunu açardı (iftar ederdi).
عربي İngilizce Urduca
Bir Yahûdî çocuğu vardı, Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-'e hizmet ederdi.
عربي İngilizce Urduca
Ebûbekir -radıyallahu anh-’ın bir kölesi vardı. Kazandığı haracı (efendinin kölesinden çalışmasının karşılığı olarak aldığı bir miktar maldır), Ebûbekir'e getirip, verirdi de Ebu Bekir'de bu haraçtan yerdi.
عربي İngilizce Urduca
"Rasûlullah’ın devesi Adbâ, yarışta birinciliği başkasına vermezdi."
عربي İngilizce Urduca
"Biz (sahâbîler yolculukta) yokuş çıktığımızda Allahu Ekber; iniş indiğimizde de Subhanallah derdik."
عربي İngilizce Urduca
“Ey insanlar! Kendinize acıyın; siz ne sağıra dua ediyorsunuz; ne de bir gâibe! Muhakkak siz, sizi hakkıyla işiten yakın bir kimseye (Allah’a) dua ediyorsunuz ki, o sizinle beraberdir.” buyurdu.
عربي İngilizce Urduca
''Sana Dâvud -Aleyhisselam-'ın nağme­lerinden (okuyuşundan) bir nağme verilmiştir.''
عربي İngilizce Urduca
«Eğer paça veya kürek eti yemeğe davet edilsem, derhal giderim.»
عربي İngilizce Urduca
(Aişe -radıyallahu anhâ-’ya) Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- evinde ne yapardı? diye soruldu. (Âişe -radıyallahu anha-) şöyle dedi: “Ailesi ile meşgul olurdu. –Yani ailesinin işleri hususunda hizmette bulunurdu- Namaz vakti geldiği zaman da namaza çıkardı.”
عربي İngilizce Urduca
"Ben Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’in ellerinden daha yumuşak ne bir atlasa ne de bir ipeğe dokundum."
عربي İngilizce Urduca
«Bir müslüman, hasta olan bir müslüman kardeşini sabahleyin ziyarete giderse, yetmiş bin melek akşama kadar ona dua eder.»
عربي İngilizce Urduca
“Kur’an’da otuz ayetten ibaret bir sûre bir adama şefaat etti; neticede o kişi bağışlandı.
عربي İngilizce Urduca
Kim kendisinde Allah'ın rızası aranan bir ilmi öğrenirse.
عربي İngilizce Urduca
«İnsanların en hayırlı yaşamlarından biri, Allah için savaşmak üzere atının dizginlerine yapışan kimsenin yaşamıdır.»
عربي İngilizce Urduca
Bir kimse, ilim elde etmek arzusuyla bir yola girerse, Allah o kişiye cennetin yolunu kolaylaştırır.
عربي İngilizce Urduca
"Kim, Allah’tan başka hak ilah yoktur ve Allah en büyüktür" derse; Allah onu doğrulayarak: “Benden başka ilah yoktur, ben büyüğüm.” buyurur.
عربي İngilizce Urduca
«Allah, bir kavme azap etmek istediğinde o kavim içerisinde bulunan (iyi-kötü) her ferde azap isabet ettirir. Sonra (kıyamet gününde) herkes kendi ameline göre diriltilir.» Müslim rivayet etmiştir.
عربي İngilizce Urduca
«Allah’ım! İyilikler yapmayı kötülüklerden el çekmeyi, yoksulları sevmeyi, beni bağışlayıp bana rahmet etmeni senden dilerim. Bir topluma bir fitne göndereceksen beni o fitneye düşürmeksizin vefat ettir. Bana seni sevmeyi, seni sevenleri sevmeyi ve senin sevgine yaklaştıran her ameli sevmeyi nasip eyle.»
عربي İngilizce Urduca
"Ebu Salih bizlerden birimiz yatacağı zaman sağ yanına yatmasını emrederdi."
عربي İngilizce Urduca
«Allah Teâlâ cennette Âdem’in bedenine şekil verip dilediği kadar bıraktıktan sonra İblis, etrafında dolaşıp ona bakmaya başladı. Onun içini boş görünce kendine sahip olamayan, bir mahluk yarattığını anladı.»
عربي İngilizce Urduca
«Sizden hanginiz cihada çıkanın ailesi ve malı hakkında hayırla davranıp onun yerini tutarsa, cihada gidenin yarı ecri kadar ona da sevap verilir.»
عربي İngilizce Urduca
“Bir kimse kendi babası olmadığını kesinlikle bildiği birinin soyundan geldiğini ileri sürerse, ona cennet haramdır.”
عربي İngilizce Urduca
"Babalarınızdan yüz çevirmeyin! Kim babasından yüz çevirirse bu yaptığı küfürdür."
عربي İngilizce Urduca
Nevvâs b. Sem’ân -radıyallahu anh- şöyle dedi: Bir sabah Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- deccaldan uzun uzun bahsetti. Sonunda yorulup sesini alçalttı, sonra tekrar yüksek sesle konuştu. Biz onun anlatışına bakarak deccalın Medine civarındaki hurmalıklara gelip dayandığını zannettik. Tekrar yanına gittiğimiz zaman üzüntümüzü anladı ve: “Hayrola, bu ne hal?” dedi. Biz de: Yâ Rasûlallah! Sabahleyin deccaldan bahsettin. Kâh alçak sesle kâh yüksek sesle konuştuğun için, biz onun hurmalıklara gelip dayandığını sandık, dedik. Bunun üzerine şöyle buyurdu: “Sizin adınıza deccaldan başka şeylerden daha çok korkuyorum. Şayet deccal ben aranızdayken çıkarsa, onun oyununu bozar, delillerini çürütürüm. Eğer ben aranızdan ayrıldıktan sonra çıkarsa, artık herkes kendini ona karşı savunup korumalıdır. Zaten Allah Teâlâ mü’minleri onun kötülüklerinden koruyacaktır. Deccâl kıvırcık saçlı, patlak gözlü, (Câhiliye devrinde ölen) Abdüluzzâ b. Katan’a benzeyen bir gençtir. Sizden onu gören Kehf sûresinin baş (ve son) tarafından onar âyet okusun. O Şam ile Irak arasındaki bir yerden çıkacak. Sağa sola her yana kötülüğünü yayacaktır. Ey Allah’ın kulları, imanınızı koruyup direnin!”Yâ Resûlallah! Deccâlin yeryüzünde kalma süresi ne kadardır? Diye sorduk. Şöyle buyurdu: “Kırk gündür. Bir günü bir yıl kadar, bir başka günü bir ay kadar, bir diğer günü de bir hafta kadardır; geri kalan günleri ise sizin bildiğiniz günler gibidir.” Biz: Yâ Rasûlallah! Bir yıl kadar olan günde, kılacağımız bir günlük namaz kâfi gelecek mi? dedik. “Hayır, siz namaz vakitlerini ona göre takdir ve hesap ediniz” buyurdu. Biz: Yâ Rasûlallah! Onun yeryüzündeki sürati ne kadardır? Diye sorduk. Şöyle buyurdu: “Rüzgârın sürüklediği bulut gibi insanların yanından geçer, ilâh olduğunu söyleyerek kendisine iman etmelerini ister, onlar da iman ederler. Göğe yağmur yağdırmasını emreder, yağmur yağar; yere bitki bitirmesini emreder, otlar, çayırlar biter; insanların yayılmaya gönderdikleri hayvanları daha gösterişli ve semiz, sütleri daha bol olarak döner. Daha sonra başka insanların yanına gelerek onları kendine inanmaya davet eder; fakat onlar kendisine inanmayıp teklifini geri çevirirler; deccal de yanlarından ayrılıp gider; lakin sabahleyin suları çekilip çayır çimenleri kurur, hayvanları da helâk olur. Deccâl bir örene uğrayıp ‘Definelerini ortaya çıkar!’ der, o harâbedeki defineler arıbeyinin peşinden giden arılar gibi deccalın arkasından gider. Sonra deccal babayiğit bir genci yanına çağırıp onu kılıcıyla ikiye biçer; vücudunun her parçası bir yana düşer; ardından ona seslenir. Delikanlı gülümseyen bir çehreyle ona doğru gelir. Deccal böyle işler yaparken Allah Teâlâ Mesîh İbni Meryem sallallahu aleyhi ve sellem’i gönderir. Mesîh, boyanmış iki elbise içinde, ellerini iki meleğin kanatları üzerine koyarak Dımaşk’ın doğusundaki Akminare’nin yanına iner. Mesih parıldayan yüzüyle başını yere eğince saçlarından terler damlar, başını kaldırınca inci gibi nûrânî damlalar dökülür. Onun nefesini koklayan kâfir derhal ölür. Nefesi baktığı yere ânında ulaşır. Mesih deccâlin peşine düşer, onu (Kudüs yakınındaki) Bâbü Lüd’de yakalayıp öldürür. Sonra Îsâ -sallallahu aleyhi ve sellem-, Allah Teâlâ’nın kendilerini deccâlin şerrinden koruduğu birtakım insanların yanına gelir, onların yüzlerini okşayarak deccâl fitnesinin sona erdiğini söyler ve kendilerine cennetteki yüksek derecelerini haber verir. Bu sırada Allah Teâlâ Îsâ -sallallahu aleyhi ve sellem-’e vahyederek “Kimsenin öldüremeyeceği kullar yarattım; diğer kullarımı toplayıp Tûr’a götür” buyurur. Allah Teâlâ Ye’cûc ve Me’cûc’ü yeryüzüne gönderir. Onlar tepelerden süratle inip giderler; öncüleri Taberiye gölüne varıp gölün bütün suyunu içer. Arkadan gelenler oraya vardıklarında, “Bir zamanlar burada çok su varmış” derler. Îsâ -sallallahu aleyhi ve sellem- ile yanında bulunan mü’minler Tûr dağında mahsur kalırlar. Onlardan her biri için bir öküz başı, sizin bugünkü paranızla yüz altından daha kıymetli olur. Îsâ sallallahu aleyhi ve sellem ile yanındaki müminler bu belâdan kendilerini kurtarması için Allah Teâlâ’ya yalvarırlar. Allah Teâlâ da Ye’cûc ve Me’cûc’ün enselerine kurtçuklar musallat eder; hepsi bir anda ölüp gider. Ardından Îsâ -sallallahu aleyhi ve sellem- ile müminler Tûr dağından inerler. Ye’cûc ve Me’cûc’ün kokmuş cesetlerinin olmadığı bir karış yer bulamazlar. İsa -sallallahu aleyhi ve sellem- ile yanındaki müminler bu belâdan da kendilerini kurtarması için Allah Teâlâ’ya yalvarırlar.Allah Teâlâ deve boyunları gibi iri kuşlar gönderir; bu kuşlar onların kokmuş cesetlerini alarak Cenâb–ı Hakk’ın dilediği yere götürüp atarlar. Sonra Allah Teâlâ hiçbir evin ve çadırın engel olamayacağı bol bir yağmur gönderir; bu yağmur yeryüzünü ayna gibi pırıl pırıl temizler. Daha sonra yeryüzüne “Meyveni bitir, bereketini getir” diye emredilir. O gün bir grup insan tek bir nar ile doyar, kabuğuyla da gölgelenirler. Yaylıma gönderilen hayvanların sütü de bereketlenir, bir devenin sütü kalabalık bir grubu, bir ineğin sütü bir kabileyi, bir koyunun sütü bir cemaati doyurur. Onlar böyle yaşayıp giderken Allah Teâlâ tatlı bir rüzgâr gönderir; bu rüzgâr onları koltuk altlarından sarmalayıp her mü’minin ve müslümanın ruhunu alıp götürür. Yeryüzünde insanların en fenaları kalır; onlar eşekler gibi birbiriyle tepişip herkesin gözü önünde cinsel ilişkide bulunurlar ve kıyamet onların üzerine kopuverir.Müslim rivayet etmiştir. ''Hulle beyne Şam be Irâk’’:Yani ikisi arasında yol.’’Âse’’ Ays kelimesi fasadın en kötüsü demektir.’’Zürâ’’ Hörgüçlerin en üst kısmı demek olan Zürve/Zirve şeklinde yazılımıyla bu kelimenin çoğuludur.’’Yaâsîb’’Arının erkilleridir.’’Cizleteyni’’ iki parça,’’Garad’’ ok atılan hedef. Yani onu hedefe atan okçu gibi atar.’’Mehrûde’’ O da boyalı elbise demektir.’’Lâ Yedân’’ Güc yetmez.’’Nagf’’ Kurtçuk demektir.’’Fersâ’’ Ferîs kelimesinin çoğuludur. O da öldürülen demektir.’’Zeleka’’:Ve Zülka olarakta rivayet edilmiş olup kadın demektir.’’Isâbe’’ Topluluk,’’Risl’’ Süt,’’Lıkha’’ İki yaşını doldurup üçe girmiş deve.’’Fiâm’’ topluluk.’’Fahz’’: Sayı olarak kabileden daha az olan insanlar.
عربي İngilizce Urduca
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Allah yolunda savaşma hali dışında, ne bir kadına ne de bir hizmetçiye, eliyle vurmadı."
عربي İngilizce Urduca
“Gaza ederek ganimet alan ve selamette kalan hiçbir ordu veya seriyye yoktur ki; ecirlerinin üçte ikisini peşin almış olmasınlar. Ganimet almayan ve gaza edip zarar gören bir ordu veya seriyye de muhakkak ecrini tam alacaktır.”
عربي İngilizce Urduca
"Kim, müslüman bir köleyi âzat ederse, Allah Teâlâ, onun her uzvuna karşılık âzat edenin bir uzvunu cehennem ateşinden kurtarır. Hatta üreme uzvuna karşılık üreme uzvunu da ateşten âzat eder."
عربي İngilizce Urduca
«Kim Allah yolunda bir gün oruç tutarsa, Allah o kimseyle cehennem arasına yerle gök arası genişliğinde bir hendek koyar.»
عربي İngilizce Urduca
«Ölüyü yıkayıp da onda gördüğü hoş olmayan halleri gizleyen kimseyi Allah Teâlâ kırk kere bağışlar.»
عربي İngilizce Urduca
"Kim bizzat gazveye/savaşa katılmaz veya bir gaziyi techiz etmez veya bir gazinin ailesini onun ardından hayırlı bir şekilde himaye etmez ise, Allah kıyamet gününden önce ona büyük bir musibet verir."
عربي İngilizce Urduca
"Bu Allah’ın kullarının kalbine koymuş olduğu rahmettir. Muhakkak ki Allah, kulları içinden merhametli olanlara merhamet eder."
عربي İngilizce Urduca
Sen Uhud gününden daha şiddetli bir günle karşılaştın mı? dedi. O da: Yemin olsun ki kavmin Kureyş'ten gelen birçok zorluklarla karşılaştım. Fakat onlardan Akabe günü karşılaştığım zorluk hepsinden şiddetli idi.
عربي İngilizce Urduca
«Allah, bir kulu sevdiği zaman, Cibrîl -aleyhisselam-'a seslenerek ve muhakkak ki Allah, filan (kulun)ı seviyor sen de sev diye buyurur. Cibrîl -aleyhisselam- onu sever. Sonra sema ehli de Muhakkak ki Allah, filan (kulun)ı seviyor siz de onu sevin diye nida eder. Böylece onu sema ehli de sever. Sonra onun için yeryüzünde bir kabul konur.» Müslim’in rivayetinde ise şu şekildedir: «Şüphesiz ki, Allah bir kulu sevdiği zaman, Cibrîl -aleyhisselam-'ı çağırır da: Ben filanı seviyorum, onu sen de sev! der. Ve onu Cibrîl de sever. Sonra semada seslenerek: Gerçekten Allah filanı seviyor; onu siz de sevin! der. Artık onu semâ ehli de severler. Sonra onun için yeryüzünde kabul konur. (Allah) Bir kula da buğz ettiği zaman Cibrîl -aleyhisselam- çağırarak: Ben filana buğz ediyorum, ona sen de buğzet! der ve Cibrîl de ona buğzeder. Sonra sema ehli arasında: Allah filâna buğz ediyor, ona siz de buğz edin! diye seslenir. Onlar da ona buğz ederler. Sonra o kul için yeryüzünde buğz konur.»
عربي İngilizce Urduca
«Kul(um) bana bir karış yaklaştığı zaman, ben ona bir arşın yaklaşırım. O bana bir arşın yaklaşınca ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek geldiği zaman, ben ona koşarak varırım.»
عربي İngilizce Urduca
«Bir adam, yol üzerinde (dikenli) bir ağaç dalı gördü ve Allah’a yemin olsun ki bu dalı Müslümanlardan uzaklaştıracağım, onlara ezâ vermesin, dedi. Bu sebeple cennete konuldu.»
عربي İngilizce Urduca
Enes b. Mâlik -radıyallahu anh-‘tan şöyle derken işitmiştir: Ebû Talha, Ümmü Suleym’e: Ben bu defa Rasûlullah’ın sesini zayıf olarak işittim, kendisinde açlık olduğunu biliyorum, yanında yiyecek bir şey var mı? Dedi. Ümmü Süleym, arpadan yapılmış birkaç tane ekmek çıkardı. Sonra kendi başörtüsünü çıkardı da onun bir kısmiyle ekmekleri sarıp dürdü. Sonra bohçayı benim elbisemin altına gizledi. Örtünün bir kısmını da bana ridâ yaptı. Sonra beni Rasûlullah’a gönderdi. Enes dedi ki: Ben de bunu götürdüm. Rasûlullah’ı mescidde, beraberin de insanlar olduğu hâlde buldum. Ben onların yanına varıp dikildim. Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem- bana: “Seni Ebû Talha mı gönderdi?” diye sordu. Ben: Evet, dedim. Rasûlullah: “Yemek sebebiyle mi?” dedi. Ben: Evet, dedim. Bunun üzerine Rasûlullah, yanında bulunanlara: “Kalkınız!” buyurdu. Müteakiben yürüdü, ben de aralarında yürüdüm. Nihayet Ebû Talha’ya geldim (ve durumu ona haber verdim). Ebû Talha, annem Ümmü Suleym’e: Yâ Ümme Süleym! Rasûlullah insanları getirmektedir. Hâlbuki yanımızda onları doyurabileceğimiz yemek yoktur, dedi. Ümmü Süleym: Allah ve Rasûlü en iyi bilendir! Dedi. Enes dedi ki: Müteakiben Ebû Talha gitti, nihayet Rasûlullah’a kavuştu. Ebû Talha, Rasûlullah ile beraber geldi, ikisi içeriye girdiler. Rasûlullah: “Yâ Ümme Süleym! Yanında ne varsa getir!” buyurdu. O da bu ekmekleri getirdi. Rasûlullah emretti, ekmekler parmak ile küçük küçük parçalara bölündü. Ümmü Süleym bunun üzerine yanında bulunan yağ tulumundan biraz yağ sıktı ve onu bulayıp katık yaptı. Sonra Rasûlullah o katık hakkında Allah’ın söyletmek istediği şeyleri söyledi. Sonra: “On kişi için izin ver!” buyurdu. Ebû Talha on kişiye izin verdi. Onlar doyuncaya kadar yediler, sonra dışarı çıktılar. Sonra Rasûlullah tekrar“On kişiye daha izin ver!” buyurdu. Ebû Talha onlara da izin verdi. Onlar da doyuncaya kadar yedikten sonra dışarıya çıktılar. Sonra Rasûlullah tekrar: “On kişiye daha izin ver!” buyurdu. Ebû Talha on kişiye daha izin verdi, onlar da doyuncaya kadar yedikten sonra dışarı çıktılar. Sonra Rasûlullah “On kişiye daha izin ver!” buyurdu. Ebû Talha onlara da izin verdi, onlar da doyuncaya kadar yedikten sonra dışarıya çıktılar. Böylece cemaatin hepsi yediler ve doydular.Bu topluluk yetmiş ya da seksen kişi idi.Başka bir rivayette:Hala onlarda on kişi giriyor ve on kişi çıkıyordu.Onlardan hiç kimse kalmayana kadar devam etti.O da doyana kadar yedi.Sonra da yemeği hazırladı ve ne görsün yemek ilk yedikleri kadar.Başka bir rivayette onar onar yediler ve bunu seksen adamla beraber yaptılar.Sonra da Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem- ve misafir olduğu aile üyeleri yediler ve yemek bıraktılar.Başka bir rivayette:''Sonra da kalanlarını komşularına verdiler.''Enes'ten rivayet edilen başka bir hadiste bir gün Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e geldim.Ve onu ashabıyla beraber otururken buldum.Kendisini ashâbı ile otururken buldum. Karnına bir sargı sarmıştı. Ashâbından bazılarına:Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- karnını niçin sardı? diye sordum. Onlar: Açlıktan, diye cevap verdiler. Bunun üzerine, annem Ümmü Süleym Binti Milhân’ın eşi Ebû Talha’ya gittim ve: Ey babacığım! Ben, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’i karnını bir sargı ile bağlamış vaziyette gördüm. Ashâbından bazılarına bunun sebebini sordum, açlıktan olduğunu söylediler, dedim. Ebû Talha annemin yanına girdi ve: Yiyecek bir şey var mı? diye sordu. Annem de: Evet, evde bir parça ekmek ve bir kaç hurma var. Eğer Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize tek başına gelirse, kendisini doyururuz. Eğer onunla birlikte başkası da gelirse, onlara az gelir, dedi. Enes hadisin tamamını zikretti.
عربي İngilizce Urduca
«Arazi, mal edinerek dünyaya rağbet etmeyiniz.»
عربي İngilizce Urduca
Öğretilmiş köpeğini gönderip üzerine Allah'ın adını anmışsan senin için yakaladığı (avından) yiyebilirsin'' buyurdu.
عربي İngilizce Urduca
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- yere birtakım çizgiler çizdi. Sonra da çizgileri göstererek şöyle buyurdu: «Bunlar insanın istek ve arzuları, şu da onun ecelidir. İnsan hayal içinde yaşayıp giderken bir de bakar ki, en yakın ölüm çizgisi karşısına gelivermiş.»
عربي İngilizce Urduca
««Kıyamet gününde Kur’an ve dünyada ona göre davranan Kur’an ehli kimseler mahşer yerine getirilirler.»
عربي İngilizce Urduca
Ebü’l-Abbas Sehl İbni Sa`d es-Sâidî -radıyallahu anh- şöyle dedi: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Amr b. Avf oğulları arasında bir kavga çıktığını duydu. Aralarını bulmak için bir grup sahabe ile birlikte oraya gitti. Onları barıştırmak için bir müddet orada kaldı. Bu arada namaz vakti gelmişti. Bilal, Ebû Bekir -radıyallahu anhumâ- Ebû Bekir! Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- gelemedi. Namaz vakti de girdi. İmam olup namaz kıldırır mısın? Diye sordu. Hz. Ebû Bekir de: Peki, istersen kılalım, dedi. Bilal ezan okudu. Ebû Bekir de öne geçip tekbir aldı. Müslümanlar da ona uydular.Derken Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- geldi; safların arasından öne geçti. Bunun üzerine cemaat (Peygamber’in geldiğini imama haber vermek için) el çırpmaya başladı. Ebû Bekir namaz kılarken başını çevirip hiçbir yana bakmazdı. Cemaat durmadan el çırpınca dönüp bakmak zorunda kaldı. Yanında Rasûlullah’ı görüverdi. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, ona yerinde kalması için işaret etti. Fakat Ebû Bekir ellerini kaldırarak Allah’a hamd etti ve arkadaki safa girinceye kadar geri gitti. O zaman Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- öne geçerek namazı kıldırdı. Namaz bitince, halka dönerek şunları söyledi:“İnsanlar! Namazda bir durum meydana gelince niçin el çırpmaya başladınız? El çırpmak kadınlara mahsustur. Namazda bir durumla karşılaşan kimse subhânallah desin. Onu subhânallah dediğini duyan kimse, kendisine dönüp bakar.”Sonra Ebû Bekir’e dönerek:“Ebû Bekir! Yerinde kal diye işaret ettiğim halde niçin namazı kıldırmadın?” diye sordu. Hz. Ebû Bekir: Ebû Kuhâfe’nin oğluna Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’in önüne geçip namaz kıldırmak yakışmazdı, diye cevap verdi.Müttefakun aleyh.''Hubise'' Kelimesinin manası:Onu misafir etmek için tuttular demek.
عربي İngilizce Urduca
"En büyük yalanlardan birisi de kişinin görmediği şeyleri gözünün gördüğünü söylemesidir."
عربي İngilizce Urduca
Muhammed b. Zeyd'den nakledildiğine göre bazı kişiler, dedesi Abdullah b. Ömer -radıyallahu anhümâ-'ya gelip: Biz idarecilerimizin yanına girer ve onlara karşı, oradan çıktığımız zaman söylediklerimizin tam tersi sözler söyleriz, dediler. Bunun üzerine Abdullah b. Ömer: Bu sizin yaptığınızı biz, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- zamanında iki yüzlülük sayardık, cevabını verdi.
عربي İngilizce Urduca
Esmâ -radıyallahu anhâ- şöyle dedi: Bir kadın:Ey Allah'ın Rasûlü! Benim bir kumam var. Kocamın bana vermediği bir şeyi, verdi diye kumama karşı gösteriş yapsam, bunun bana bir günahı olur mu? diye sordu. Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:"Kendisine verilmemiş bir şey ile doymuş görünen kişi, iki sahte elbise giyerek gösteriş yapan kimse gibidir" buyurdu.''
عربي İngilizce Urduca
"Sıddîk (özü sözü doğru) kimseye lanetçi olmak yakışmaz.’"
عربي İngilizce Urduca
«Allah'ın lâneti, gazabı ve ateşi ile lânetleşmeyin!»
عربي İngilizce Urduca
İmrân b. Husayn -radıyallahu anhumâ- şöyle dedi:Bir seferde Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ile beraber bulunuyorduk. Devesinin üzerindeki Medineli bir hanım, devesinden sıkılarak ona lânet etti. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- kadının sözünü duyunca:"Üzerindekileri alın, deveyi salın gitsin. Çünkü o deve lânetlenmiştir" buyurdu.İmrân der ki: O deve hâlâ gözümün önündedir, insanların arasında gezinirdi de kimse ona ilişmezdi.
عربي İngilizce Urduca
Ebû Berze Nadle b. Ubeyd el-Eslemî radıyallahu anh şöyle dedi: Genç bir hanım, üzerinde müslümanların birtakım eşyalarının da bulunduğu bir deve üstünde bulunuyorken, Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem-'i görüverdi. Dağ yolunun dar yerine gelmişlerdi. Kadın: "Deeh, Allahım bu hayvana lanet et!" deyip hayvanı sürmeye çalıştı. Bunun üzerine Peygamber aleyhisselâm: "Lânetlenmiş bir deve bizimle birlikte bulunmasın!" buyurdu.
عربي İngilizce Urduca
''Allah'ım saçını (kazıtarak) tıraş edenlere rahmet et diye dua etti.Sahabiler: Ey Allah'ın Rasulü! Kısaltanlara da (Allah'ın rahmetini dile) dediler. Allah'ım saçını tıraş edenlere rahmet et diye dua etti.Sahabiler: Ey Allah'ın Rasulü! Kısaltanlara da (Allah'ın rahmetini dile) dediler. Allah'ım saçını tıraş edenlere rahmet et diye dua etti.Sahabiler: Ey Allah'ın Rasulü! Kısaltanlara da (Allah'ın rahmetini dile) dediler. (Bunun üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem:) Saçlarını kısaltanlara da Allah rahmet eylesin buyurdu.''
عربي İngilizce Urduca
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- akşamla yatsı namazını cem etti, her biri için kamet getirdi, aralarında ve onlardan birinin akabinde nafile namaz kılmadı.
عربي İngilizce Urduca
«Namaz kılmakta olanın önünden geçen kimse ne kadar günah işlediğini bilmiş olsaydı, kırk şu kadar zaman yerinde durması onun için daha hayırlı olurdu.» Hadisin ravisi Ebû en-Nadr der ki: Kırk gün mü, kırk ay mı, kırk yıl mı dedi, bilmiyorum.
عربي İngilizce Urduca
"Rasûlullah -sallalalhu aleyhi ve sellem-, bakire, büluğ çağına gelmiş genç kızları ve hayızlı kadınları bayram namazına çıkarmamızı emretti. Hayızlı olanlara namazgâhtan uzak durmalarını emretti."
عربي İngilizce Urduca
«Kim Allah’a kavuşmak isterse, Allah da ona kavuşmak ister. Kim Allah’a kavuşmak istemezse, Allah da ona kavuşmak istemez.»
عربي İngilizce Urduca
"Seyhan, Ceyhan, Fırat ve Nil, Cennet nehirlerindendir."
عربي İngilizce Urduca
«Allah'ım! Önceden yaptıklarımı, sonradan yapacaklarımı, gizli ve açık işlediklerimi, aşırılıklarımı ve senin benden daha iyi bildiğin hallerimi bana bağışla. Sen öne geçirensin, sen geriye bırakansın. Senden başka hiçbir (hak) ilah yoktur.»
عربي İngilizce Urduca
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ile birlikte geceleyin kalktım. Bakara Sûresi'ni okumaya başladı, rahmet ayetine geldiğinde durur (rahmet) isterdi. Azap ayeti geçince yine durur ve Allah’a sığınırdı."
عربي İngilizce Urduca
"Allah'ım! Sana teslim oldum, sana iman ettim ve sana tevekkül ettim. Senin için husumette bulundum. Senin hükmünü hakem yaptım. Geçmişte, gelecekte, gizli açık ve benden daha iyi bildiğin işlemiş olduğum (tüm günahlarımı) bağışla. Senden başka hak ilah yoktur."
عربي İngilizce Urduca
«el-Musa'ir/Fiyatları koyan Allah'tır. el-Kabid/Tutan, el-Basit/Veren, er-Rezzak/Rızık veren O'dur. Ben; hiç kimseye kan ve malda zulmetmemiş olduğum ve hiç kimsenin de benden bir şey talep etmediği bir halde Allah'a kavuşmayı dilerim.»
عربي İngilizce Urduca
«Allah Teâlâ son derece hayâlıdır, hayâlı ve örtülü olanları sever. Sizden biriniz yıkandığı zaman örtünsün.»
عربي İngilizce Urduca
«Allah buyurdu ki; "Kulum bana bir karış yaklaşırsa ben ona bir arşın yaklaşırım. O bana bir arşın yaklaşırsa ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana bir kulaç gelirse ben ona daha hızlı gelirim.»
عربي İngilizce Urduca
"Havle Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem-’in yanına geldi ve eşinden şikâyet ediyordu. Söyledikleri bana gizliydi, duyamıyordum."
عربي İngilizce Urduca
«Allah doğru söyledi, fakat kardeşinin karnı yalan söylemiştir. Haydi ona yine bal şerbeti içir!»
عربي İngilizce Urduca
«Şüphesiz yüce Allah, her imal eden kimseyi ve imal ettiği şeyi yaratandır.»
عربي İngilizce Urduca
«Allah et-Tabîb’dir. Belki sen şefkatli bir adamsın onun tabibi onu yaratandır.»
عربي İngilizce Urduca
"Şeytan: Ya Rabbi! Senin izzetine yemin ederim ki ruhları bedenlerinde oldukları sürece kullarını saptırmaya devam edeceğim." Rabbimiz de şöyle buyurdu: "İzzetime ve celalime yemin ederim ki onlar benden bağışlanmayı talep ettikleri sürece ben de onları affetmeye devam edeceğim."
عربي İngilizce Urduca
«Mazlumun duasından sakının. Zira o bir şerâre/kıvılcım gibi semaya yükselir.»
عربي İngilizce Urduca
"Ey Cebrâi’lin, Mikâil’in ve İsrafil’in Rabbi! Göklerin ve yerin yaratanı, gizli ve aşikarı bilen Allah’ım! Ayrılığa düştükleri şeylerde kulların arasında sen hükmedersin. İhtilafa düşülen şeyde beni, izninle Hakk’a ulaştır. Şüphesiz sen, dilediğini doğru yola iletirsin."
عربي İngilizce Urduca
«Cennet ve cehennem, aralarında (ihtilaf ederek Allah nezdinde) dava açtılar. Cehennem: "Ben, mütekebbirler (dünyada büyüklük taslayanlar) ve mütecebbirler (zorbalık yapanlar) için tercih edildim!" diye övündü. Cennet de: "(Ey Rabbim!) Bana niçin sadece zayıflar ve (insanlar nazarında) düşük olanlar, (hakir görülenler) girer?" dedi.
عربي İngilizce Urduca
«Gümüşten iki cennet vardır. İçlerinde bulunan kaplar ve diğer eşyalar da gümüştendir. Altından iki cennet vardır. İçlerinde bulunan kaplar ve diğer eşyalar da hep altındandır. Adn cennetinde, cennetliklerle Rablerini görmeleri arasında Allah'ın vechindeki ridau'lkibriyadan/büyüklük ridasından başka bir şey yoktur.»
عربي İngilizce Urduca
«Adem ile Musa münakaşa ettiler. Musa Ey Adem! Sen bizim babamızsın. Sen bizi mahrumiyete düşürdün ve Cennetten çıkarttın! dedi. Adem de ona: Sen, Allah'ın kelamı ile seçkin kıldığı bir kimsesin ve senin için eliyle (Tevrat'ı) yazdığı Musa'sın. Öyle iken sen, Allah'ın beni yaratmasından kırk sene evvel üzerime takdir buyurduğu bir işten dolayı mı beni kınıyorsun? dedi. Böylece Adem, Musa'ya galip geldi. Adem, Musa'ya galip geldi.»
عربي İngilizce Urduca
«İnsanlar -yahut kullar- kıyamet gününde, çıplak, sünnetsiz ve buhmen (kararmış) olarak haşr olunacaklardır.» Biz de: "Ey Allah’ın Rasûlü! Buhmen ne demektir?” diye sorduk. O da: «Yanlarında hiçbir şeyleri bulunmayan demektir» diye buyurdu ve devamla, yakın olanın işittiği gibi uzak olanın da işiteceği bir sesle: «Ben Melik'im (Hükümranım), Deyyân'ım (Hakimim, hüküm verenim) diye nida eder.»
عربي İngilizce Urduca
"Cennette bir ağaç vardır ki, özenle eğitilip, yetiştirilmiş hızlı koşan bir kısrak üzerindeki süvari onun gölgesinde yüz sene gittiği halde yine de sonuna varamaz."
عربي İngilizce Urduca