Hadislerin Listesi

Sizin adınıza en çok korktuğum şey küçük şirktir.» Sahabeler: Ey Allah'ın Rasûlü küçük şirk nedir? diye sorduklarında, Rasûlullah: «O riyadır diye buyurmuştur
عربي İngilizce Urduca
Allah'ım! Ümmetimin yönetimini üstlenip de onlara zorluk çıkaran kimseye sen de zorluk çıkar. Ümmetimin yönetimini üstlenip de onlara merhamet edenlere sen de merhamet et
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ahlak bakımından insanların en güzeliydi
عربي İngilizce Urduca
″Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-in ahlakı Kur’an idi.″
عربي İngilizce Urduca
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in küçük dili görünecek şekilde kahkahayla güldüğünü hiç görmedim. O, sadece tebessüm ederdi."
عربي İngilizce Urduca
Hiçbir peygamberin ümmetine Deccâl hakkında söylemediği bir şeyi size haber vereyim mi? Onun bir gözü kördür. Yanında Cennet'e ve Cehennem'e benzeyen bir şey olacaktır.
عربي İngilizce Urduca
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- örtünme çağına girmiş bir genç kızdan daha utangaçtı. Hoşlanmadığı bir şey gördüğünde bunu yüzüne bakınca anlardık."
عربي İngilizce Urduca
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in konuşması seçkin (açık seçik) idi. Her işiten onu anlardı."
عربي İngilizce Urduca
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- bir gece yatsı namazını geç vakte kadar geri bıraktı. Ömer -radıyallahu anh- çıktı ve: "Ey Allah'ın Rasûlü! Namaz, buradaki kadınlar ve çocuklar uyuya kaldı!" dedi. Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- (evinden) çıktı ve başından sular damlıyordu ve şöyle buyurdu: «Eğer ümmetime ağır geleceği endişesi taşımasaydım (yatsıyı) bu saatte kılmalarını emrederdim.»
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- hayır konusunda insanların en cömertiydi.
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- iki şeyden birini yapma konusunda serbest bırakıldığı zaman, günah olmadığı takdirde mutlaka onların en kolayını seçerdi. Yapılacak şey günah ise, ondan en uzak duran kendisi olurdu.
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- kendi kızı Zeynep'ten olan torunu Umâme'yi taşıyarak namaz kılardı.
عربي İngilizce Urduca
«Aldığı şey, Allah’ındır. Verdiği de Allah’ındır. Herşey onun yanında belli bir ecele (vakte) kadardır. Sabretsin ve ecrini Allah’tan beklesin!»
عربي İngilizce Urduca
«Allah yeryüzünü benim için katladı/dürdü. Ben de böylece yeryüzünün doğu ve batı her tarafını gördüm. Ümmetimin hükümranlığı benim için katlanan yerlerine kadar ulaşacaktır. Bana kırmızı ve beyaz iki hazine verildi.»
عربي İngilizce Urduca
"Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- bir şey söylediğinde, o şeyi anlaşılana kadar, üç defa tekrar ederdi. Bir topluluğa gelip selam verdiğinde de (duyulana kadar) üç defa selam verirdi.”
عربي İngilizce Urduca
«Odamızda birazcık altın -veya gümüş- olduğunu hatırladım da beni hayırda acele etmekten alıkoymasını istemedim ve derhal dağıtılmasını emrettim.»
عربي İngilizce Urduca
«O halde onu veriniz; şüphesiz ki sizin hayırlınız borcunu en güzel şekilde ödeyendir.»
عربي İngilizce Urduca
"Ebu Ubeyde'nin Bahreyn'den bir şeyler getirdiğini duydunuz, sanırım" diye buyurdu.
عربي İngilizce Urduca
"Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-’den bir şey istendiğinde asla yok demezdi."
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, bir işi yapmayı çok istediği halde, onu ahali de yapmaya kalkar da üzerlerine farz kılınmasından korktuğu için yapmaktan vazgeçerdi.
عربي İngilizce Urduca
«Ben, uzatmayı arzu ederek, namaza dururum da, bir çocuğun ağlamasını işitir, onun annesine güçlük çıkarıp üzmekten hoşlanmadığım için, namazı kısa keserim.»
عربي İngilizce Urduca
«Eğer Allah sizin kalbinizden rahmetini çekip almışsa ben ne yapabilirim ki?» karşılığını verdi.
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'i kabasını yere yaslayarak oturup, ayaklarını da dikmiş vaziyette hurma yerken gördüm.
عربي İngilizce Urduca
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ile beraber yürüyordum. Üzerinde Necran kumaşından yapılmış sert ve kalın kenarlı bir elbise vardı. Çölde yaşayan bir bedevi Arap yaklaşarak Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in elbisesinin kenarından kuvvetlice çekti. O kadar ki, elbisesinin kenarı boyun bölgesinde iz bıraktı."
عربي İngilizce Urduca
«Yanımda bir şeyler olsaydı, onları sizden esirgemez, verirdim. Kim dilenmekten çekinir, iffetli davranırsa, Allah onun iffetini arttırır. Kim tok gözlü olmak isterse, Allah onu başkalarına muhtaç olmaktan kurtarır. Kim de sabretmeye gayret ederse, Allah ona sabır verir. Hiç bir kimseye, sabırdan daha hayırlı ve büyük bir lütufta bulunulmamıştır.»
عربي İngilizce Urduca
«Merhamet etmeyen kimseye merhamet olunmaz.»
عربي İngilizce Urduca
"Ey Cibril, Muhammed'e git! -Rabbin en iyi bilen olduğu halde- niye ağladığını sor!" diye emretti. Cebrail -aleyhisselam-, O'na gelip niye ağladığını sordu. Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, Cebrail -aleyhisselam-'a -Rabb Teâla bunun ne olduğunu en iyi bilen olduğu halde- Allah'a haber verdi. Bunun üzerine Allah Teâla: Ey Cebrail! Muhammed'e git ve O'na söyle ki: "Biz seni ümmetin hususunda razı edeceğiz ve asla kederlendirmeyeceğiz." buyurdu.
عربي İngilizce Urduca
"Bir hizmetçisi Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-’in elinden tutar, onu istediği yere kadar götürürdü."
عربي İngilizce Urduca
«Bana ridamı verin! Şayet şu ağacın dikenleri kadar hayvanım olsaydı, onların tamamını size paylaştırırdım. Sonra siz, benim cimri, yalancı ve korkak olmadığımı görürdünüz!» buyurdu.
عربي İngilizce Urduca
"Onu bırakın, o işini tamamladıktan sonra bevli üzerine bir kova yahut bir kap su dö­kün. Çünkü siz, zorlaştırıcı olarak değil, kolaylaştırıcı olarak gönderildiniz."
عربي İngilizce Urduca
Bir Yahûdî çocuğu vardı, Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-'e hizmet ederdi.
عربي İngilizce Urduca
«Eğer paça veya kürek eti yemeğe davet edilsem, derhal giderim.»
عربي İngilizce Urduca
"Ben Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’in ellerinden daha yumuşak ne bir atlasa ne de bir ipeğe dokundum."
عربي İngilizce Urduca
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Allah yolunda savaşma hali dışında, ne bir kadına ne de bir hizmetçiye, eliyle vurmadı."
عربي İngilizce Urduca
Yahudiler, bir kadın hayız olduğunda, onu evden çıkarırlar, onunla beraber (yemek) yemezler, içmezler ve aynı evde birlikte bulunmazlardı. Sahabeler Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'e sorduklarında Allah Teâlâ: "Sana kadınların ay hâlini de sorarlar. De ki, O bir ezâdır. Onun için hayız zamanında kadınlardan ayrı kalın..." ayetini indirdi.
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'i namaz kılarken gördüm. Ağlamaktan dolayı O'nun göğsünden küçük bir değirmenden çıkan ses gibi sesler geliyordu.
عربي İngilizce Urduca
Âişe -radıyallahu anhâ- şöyle dedi: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, bir işi yapmayı çok istediği halde, onu ahali de yapmaya kalkar da üzerlerine farz kılınmasından korktuğu için, yapmaktan vazgeçerdi.Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- hiç bir zaman Duhâ namazını kılmamıştır,ben kılıyorum.''Sahih-i Buhârî.
عربي İngilizce Urduca
"Senin ehlin (kocan) üzerine bir yüklüğün yok. Eğer istersen sana yedi gece­yi tamamlarım. Ama senin yanında yedi gece kalırsam, diğer kadınlarımın yanında da yedi gece kalırım.''
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallalalhu aleyhi ve sellem- balı ve tatlı şeyleri severdi. Ayrıca, ikindi namazlarını kıldıktan sonra (hergün) hanımlarını teker teker ziyaret eder, her birine yaklaşır (sohbette bulunurdu.) Bu ziyaretlerinin birinde Hafsa'nın yanına girmişti. Bu defa onun yanında, her zamanki kaldığı mutad müddetten daha fazla kaldı.
عربي İngilizce Urduca
Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem- bir sefere gitmek istediğinde kadınları arasında kur'a çekerdi. Kadın­lardan hangisinin kur'ası çıkarsa, Rasûlullah beraberinde o hanımı ile yola çıkardı.
عربي İngilizce Urduca
«Allah, beni şerefli bir kul kıldı; inatçı bir zorba değil.»
عربي İngilizce Urduca
Bir kadın Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e dokunmuş bir bürde getirdi.
عربي İngilizce Urduca
“Bu kimseler çirkin sözlerle benden mal almak ile beni cimriliğe nispet etmek arasında tercihte bıraktılar. Ben, cimri değilim.”
عربي İngilizce Urduca
Beşinci:Câbir b. Abdullah -radıyallahu anh-’den rivayet edildiğine göre o, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- ile birlikte Necid taraflarında bir gazvede bulunmuştu. Dönüşte Rasûlullah ile birlikteydi. Öğle vakti ağaçlık, çalılık bir vadiye geldiklerinde Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- orada mola vermiş, mücâhidler ağaçlar altında gölgelenmek üzere çevreye dağılmışlardı. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ise, semure denilen sık yapraklı bir ağaç altında istirahate çekilmiş kılıcını da ağaca asmıştı.(Câbir dedi ki:) birazcık (uyku) kestirmiştik ki, Rasûlullah’ın bizi çağırdığını işittik ve hemen yanına koştuk. Bir de baktık, Rasûlullah’ın yanında (müşriklerden) bir bedevi, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:Ben uyurken bu bedevi kılıcımı almış, uyandığımda kılıç kınından sıyrılmış vaziyette bunun elindeydi. Bana: Seni benim elimden kim koruyup kurtaracak? dedi. Ben de üç defa:Allah” cevabını verdim.(Câbir diyor ki) Rasûlullah adamı cezalandırmamıştı, yanında oturuyordu.Müttefakun aleyh.(Buhârî’deki) bir başka rivayette Câbir -radıyallahu anh- şöyle demiştir.Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ile birlikte Zâtü’r–Rikâ’ denilen gazvede bulunuyorduk. Gölgeli bir ağaç bulduğumuzda onu Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’e bırakmayı âdet edinmiştik. (Bu defa da öyle yaptık. ) Ancak müşriklerden bir adam gelerek Rasûlullah’ın (ağaçta asılı olan) kılıcını alıp çekmiş ve:Benden korkuyor musun? diye seslenmiş. Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-:Hayır” cevabını vermiş. Adam:Peki seni benim elimden kim kurtaracak? demiş. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- de Allah” buyurmuştur. Ebû Bekir el–İsmâîlî’nin “Sahîh”inde yer alan bir rivâyette olayın bundan sonraki kısmı şöyle anlatılmaktadır: Adam:Seni benim elimden kim kurtarır? dedi. Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-:Allah” cevabını verdi. Bunun üzerine adamın elinden kılıç düştü. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- kılıcı aldı ve: Peki şimdi seni benim elimden kim kurtaracak? buyurdu. Adam: İyi bir cezalandırıcı ol! dedi. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: Allah’tan başka hak ilâh olmadığını ve benim Allah’ın elçisi olduğumu kabul ve itiraf eder misin?” dedi. Adam:Hayır, kabul etmem. Ancak seninle çarpışmamaya, seninle savaşacak herhangi bir topluluk içinde bulunmamaya söz veririm, dedi. Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- adamı serbest bıraktı. O da arkadaşlarının yanına döndü ve onlara:En hayırlı kişinin yanından geliyorum, dedi.''Kafele'' sözü döndü,''Udâh'' Dikenli ağaç demektir.Semura dikenli büyük ağaç,''İhterata Seyf'' kılıcı kınından çıkardı.''Salten'' kınından çıkarılmış demektir.
عربي İngilizce Urduca
Sa'd b. Ebî Vakkâs -radıyallahu anh-'tan rivayet edildiğine göre dedi ki:Ömer -radıyallahu anh- Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in huzuruna girmek için izin istedi.Huzurunda Kureyş'ten bazı kadınlarda vardı.Onunla konuşuyor,konuşmalarını çokça uzatıyorlardı.Sesleride yüksek çıkıyordu.Ömer izin isteyince onlarda kalkıp alalacele örtünmeye başladılar.Rasûlullah --sallallahu aleyhi ve sellem- ona izin verdiğinde gülüyordu.Bunun üzerine Ömer:''Allah seni hep güldürsün ey Allah'ın Rasûlü! dedi.Rasûlullah --sallallahu aleyhi ve sellem- ''Ben yanımda bulunan bu kadınlara şaştım.Sesini işitince hemen pardenin arkasına koşuştular''Buyurdu.Ömer:Ey Allah'ın Rasûlü! Senden çekinmelerine sen daha layıksın,dedi.Sonra Ömer:Ey kendi nefislerinin düşmanları! Benden çekiniyorsunuz da Rasûlullah --sallallahu aleyhi ve sellem-'den çekinmiyorsunuz öyle mi,dedi.Kadınlar:Evet,sen Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e göre daha sert ve daha haşinsin,dediler.Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- :''Nefsim elinde olana yemin ederim ki şeytan bir yolda seninle karşılaşacak olursa mutlaka senin geçtiğin yoldan başka bir yolu takip eder.'' buyurdu.Buhârî rivayet etti.
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- senin için böyle mağfiret diledi mi? diye sordum.Evet, senin için de mağfiret diledi, dedi ve şu âyeti kerîmeyi okudu:(Hem kendinin hem de mü’min erkeklerin ve mü’min kadınların günahlarının bağışlanmasını dile.)
عربي İngilizce Urduca