Alt Kategoriler

Hadislerin Listesi

Allah'ım! Kabrimi ibadet edilen bir vesen
عربي İngilizce Urduca
Onlar öyle bir topluluktur ki, içlerinden salih bir kul ya da salih bir adam öldüğünde onun kabrinin üzerine mescit bina eder,
عربي İngilizce Urduca
Saflarınızı düzeltiniz. Çünkü safların düz ol­ması namazın tamamındandır (kemalindendir)
عربي İngilizce Urduca
«Kabrimi (çokça gelinip, gidilen) bir yere çevirmeyiniz. Evlerinizi kabirlere çevirmeyiniz. Bana salat ve selam getiriniz. Zira nerede olursanız olun, sizin salat ve selamınız bana ulaşır.»
عربي İngilizce Urduca
«Yanında ok varken mescidlerimize veya çarşı-pazarımıza uğrayan kimse, müslümanlardan herhangi birine onlardan bir zarar gelmemesi için, okunun ucundaki demiri eliyle tutsun.»
عربي İngilizce Urduca
"Eğer buralı/Medineli olsaydınız canınızı yakardım. Zira siz, Rasûlullah'ın mescidinde sesinizi yükseltiyorsunuz."
عربي İngilizce Urduca
«Mescide tükürmek günahtır, kefareti de gömmmek (onu ortadan kaldırmaktır).»
عربي İngilizce Urduca
«Ben mescidleri yükseltip genişletmekle emrolunmadım.»
عربي İngilizce Urduca
Her kim Allah için bir mescit inşa ederse, Allah o kimseye Cennet'te bu mescidin benzeri (bir köşk) inşa eder
عربي İngilizce Urduca
Benim bu mescidimde kılınan bir namaz, Mescid-i Haram dışında, diğer mescitlerde kılınan bin namazdan daha hayırlıdır
عربي İngilizce Urduca
Sizden biriniz mescide girdiğinde, iki rekât namaz kılmadan oturmasın
عربي İngilizce Urduca
Sizden birisi camiye girdiğinde «Allah’ım! Bana rahmet kapılarını aç! Camiden çıktığı zaman ise Allah'ım! Senin lütfundan isterim.» desin
عربي İngilizce Urduca
''Cemaat Küba'da sabah namazını kılarken aniden onlara biri gelip: Gerçekten bu gece Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem-'e Kur'an indirildi ve Kâbe’ye doğru dönmesi emrolundu. Dolayısıyla siz de Kâbe’ye dönün!'' dedi.
عربي İngilizce Urduca
"Bir bedevi gelip, mescidin köşesine idrarını yaptı. İnsanlar ona engel olmaya kalkıştıklarında Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- onların bunu yapmalarına izin vermedi. Bedevi bevletmeyi bitirdiğinde, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- büyük bir kova ile su dökülmesini emretti ve (emri yerine getirilip) su döküldü."
عربي İngilizce Urduca
«Ya saflarınızı düzeltirsiniz ya da Allah Teâlâ aranıza düşmanlık sokar ve birbirinizden yüz çevirirsiniz.»
عربي İngilizce Urduca
Ey Selime oğulları! Yurdunuzda oturunuz. Sizin (mescide gelmek için attığınız) adımlarınız yazılmaktadır. Yurdunuzda oturunuz. Sizin (mescide gelmek için attığınız) adımlarınız yazılmaktadır.
عربي İngilizce Urduca
«Ümmetimin iyi kötü bütün amelleri bana gösterildi. İyi işlerinin içinde, gelip geçenlere eziyet veren şeylerin yollardan kaldırılmasını da buldum. Kötü amelleri arasında da mescitte temizlenmeden bırakılmış balgamı gördüm.»
عربي İngilizce Urduca
"Allah'ın en çok sevdiği yerler mescidlerdir. Allah'ın en çok buğz ettiği yerler de çarşı ve pazarlardır."
عربي İngilizce Urduca
«Bu mescitlerin, bu şekilde idrar ve dışkı ile kirletilmesi uygun değildir. Buralar yalnızca yüce Allah'ı zikretmek, namaz kılmak ve Kur'an okumak için yapılmıştır.»
عربي İngilizce Urduca
Bir adam, mescitte yitiğini aradı, sonra da: Kızıl deveyi gören yok mu? diye bağırdı. Bunun üzerine Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-: «(Onu) bulamayasın! Çünkü bu mescitler ne maksatla yapılmışsa onun için inşa edilmiştir.» buyurdular.
عربي İngilizce Urduca
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- mahallelere mescit yapılmasını ve temizlenip güzel kokular ile kokulanmasını emretti.
عربي İngilizce Urduca
Allah için söyle! Sen Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-’in bana: «Benim adıma sen cevap ver!» dediğini ve «Allahım! O'nu Rûhu'l-kudüs ile destekle!» buyurduğunu işittin mi? dedi. O da: Allah’ım! Evet, dedi.
عربي İngilizce Urduca
«Kim bir adamın yitiğini mescitte ararken duyarsa, ’’Allah onu sana buldurmasın!" desin. Çünkü mescitler, bu tür şeyler için bina edilmemiştir.»
عربي İngilizce Urduca
Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: «Bir kimsenin mescidde bir şey sattığını yahut satın aldığını görürseniz ona; "Allah ticaretini kazançlı kılmasın!" deyin. Onda bağırarak kayıp eşya arayıp soruşturan bir kimse gördüğünüzde ise; “Allah onu sana geri çevirmesin!” deyin.»
عربي İngilizce Urduca
‘’Onlara ilişme Ey Ebu Bekir! Çünkü bu günler bayram günleridir. Ve o günler Mina günleridir.’’
عربي İngilizce Urduca
«İnsanlar mescitler hususunda birbirlerine karşı övünmedikçe kıyamet kopmaz.»
عربي İngilizce Urduca
Ebû Hureyre -radıyallahu anh- şöyle demiştir: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Necd tarafına bir süvârî müfrezesi gönderdi. Bu müfreze Benû Hanîfe kabilesinden Sumâme b. Usâl denilen bir kişiyi esîr edip getirdiler ve onu mescidin direklerinden birisine bağladılar. Akabinde Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- mescide çıktı ve ona: "Yâ Sumâme, yanında ne var (gönlünden ne geçiriyorsun ve benden ne umuyorsun)?" buyurdu. Sumâme: Gönlümde hayır (ümîdi) var yâ Muhammed! (Çünkü sen zulmetmezsin; ihsan ve in'âm edersin.) Eğer Sen beni öldürürsen, kanı değerli birini öldürmüş olursun. Eğer bana in'âm edersen ni'mete karşı şükredici bir kişiye in'âm etmiş olursun. Eğer (kurtuluş fidyem için) mal istersen, ne kadar dilersen işte malım, dedi.Bu konuşmadan sonra Sumâme bağlı olarak bırakıldı. Nihayet ertesi gün oldu, sonra Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- yine ona hitaben: "Yâ Sumâme, gönlünde ne var; ne umuyorsun?" dedi. O da: Gönlümde dün Sana söylediğim şey vardır. Eğer ikram edersen, ni'mete karşı şükredici bir kimseye ikram etmiş olursun! dedi.Rasûlullah onu o gün de bağlı olarak bıraktı. Nihayet üçüncü gün olunca Rasûlullah yine: "Yâ Sumâme, yanında ne var?" buyurdu. Sumâme de: Yanımda dün Sana söylediğim şey var, dedi. Rasûlullah: "Sumâme'yi salıveriniz!" buyurdu. Sumâme bağından salıverilince, hemen mescidin yakınındaki bir suya gitti, yıkandı, sonra mescide girdi ve: Eşhedu en lâ ilahe ille İlâh ve eşhedu enne Muhammeden rasûlullah dedi ve şöyle devam etti: Yâ Muhammed! Vallahi şu yeryüzünde bana senin yüzünden daha düşman hiçbir yüz yoktu. Fakat bu sabah senin yüzün, bana yüzlerin en sevimlisi olmuştur. Vallahi dînlerden hiçbir din bana senin dîninden ziyâde düşman gelmezdi. Fakat bu sabah Sen'in dînin bana göre dinlerin en sevilmişidir. Vallahi beldelerden hiçbir belde bana senin belden kadar sevimsiz değildi. Fakat bu sabah senin belden bana beldelerin en sevimlisi oldu. Ey Rasûl! Ben umre yapmaya niyet ettiğim sırada senin süvarilerin beni yakalamışlardı. Şimdi senin görüşün nedir? Dedi. Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Sumâme'yi (dünyâ ve âhiret saâdetiyle) müjdeledi ve umre yapmasını emretti. Sumâme umre yapmak için Mekke'ye varınca birisi ona: Dîninden başka bir dine mi döndün? dedi. O da: Hayır vallahi ben dinden çıkmadım. Fakat ben Allah'ın Rasûlü olan Muhammed'in beraberinde Müslüman oldum. Vallahi ben (sizin dîn dediğiniz müşrikliğe) dönmem ve Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- o hususta izin vermedikçe size Yemâme'den bir buğday tanesi gelmeyecektir,dedi.Sahih-i Müslim.
عربي İngilizce Urduca
«Mescidlerde had cezaları uygulanmaz, kısas ve misilleme de yapılmaz.»
عربي İngilizce Urduca
Âişe -radıyallahu nhâ- şöyle demiştir:Sâd Hendek savaşında yaralandı.Ona Hıbbân b. Arika denilen Kureyşli bir adam ok attı.O kişi de Hıbbân b. Kays,Muays b. Âmir b. Lueyoğullarından olup kolundaki atar damardan yaraladı.Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem- onu yakınında olup ziyaret etmesi için mescide bir çadır kurdurdu. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Hendek harbinden (Medine'deki evine) dönüp geldiğinde, silâhını çıkarıp yerine koymuş ve yıkanmıştı. Bu sırada Cibrîl -aleyhi's-selâm- Peygamber'e geldi o sırada başındaki tozu silkeliyordu.Sen silâhını çıkarmışsın! Vallahi biz melekler henüz silâhlarımızı çıkarmadık. Haydi, onlara doğru yola çık! dedi.Peygamber: "Nereye doğru çıkıyoruz?" diye sordu. Cibril, Kurayzaoğullarının yurdunu işaret ederek: İşte şuraya! Dedi. Bunun üzerine Peygamber, Kurayza oğulları'na doğru hareket etti. Muhasaranın sonunda bunlar. Rasûlullah'ın hükmüme inip boyun eğdiler. Rasûlullah da bunlar hakkında'bir hüküm vermesini Sa'd b. Muâz'a havale etti. Sa'd da:Ben onlar hakkında şöyle hüküm veriyorum: Bunların harb edenleri Öldürülür. Kadınları ve çocukları esîr edilir, malları da taksîm olunur, dedi. Hişâm şöyle demiştir: Bana babam Urve, Âişe'den şöyle haber verdi: Sa'd ibn Muâz (Kurayza oğulları hakemliği ettiği günden evvelki gecede): Yâ Allah! Sen bilirsin ki, Rasûlü'nü tekzîb eden, vatanından çıkaran kavim kadar kendilerine harb ve cihâd etmek istediğim hiç bir kimse yoktur. Yâ Allah! Öyle zannediyorum ki, bizimle onların arasında artık yapılacak harb kalmamıştır. Şayet Kureyş ile başka bir harbimiz daha kaldı ise, Sen'in yolunda onlarla cihâd edeyim diye beni hayâtta bırak. Eğer aramızda harb kalmamış ise, bu yaramı deş de bu yüzden bana şehîdlik nasîb et! diye duâ etmiştir. Müteakiben boyun damarına kadar gelen şişlik deşildi. Mescid de Gıfâr oğulları'ndan bâzı kimselere âit bir çadır daha vardı. İşte bu Gıfârîler kendi hâllerinde oturup dururlarken bir de bakmışlar ki, kendilerine doğru kan akıp geliyor. Onlar: Ey çadır ehli! Sizin tarafınızdan bize doğru gelen bu kan nedir? Dediler. Meğer Sa'd'ın yarası akıp dururmuş. İşte Sa'd -radıyallahu anh- bu yaradan dolayı öldü.Sahih-i Buhârî.
عربي İngilizce Urduca
Aişe der ki: O kadın bana gelir ve yanımda konuşurdu. Yanıma her oturmasında muhakkak: “Vişâh işinin olduğu gün Rabbimizin yarattığı acîb işlerdendir. Şüphesiz ki o küfür beldesinden beni kurtardı.” sözünü söylerdi. Buharî rivayet etmiştir.
عربي İngilizce Urduca