Anasayfa
Kategoriler
Proje Hakkında
Android App
iOS App
Bizimle iletişime geçin
Geçerli Dil
Kategori:
Kur'an'ın İnişi ve Toplanması
Anasayfa
Kategoriler
Kur'an-ı Kerim ve Kur'an İlimleri
Alt Kategoriler
Kur'an'ın Toplanması (3)
Hadislerin Listesi
Âişe -radıyallahu anhâ-'dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: "Ben, gerçekten Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e soğuğu şiddetli bir günde vahiy geldiğine şahit olmuştum. Vahiy kesildiği zaman şakakları şapır şapır terliyordu."Müslim rivayet etmiştir.
عربي
İngilizce
Urduca
...
İspanyolca
Endonezce
Fransızca
Türkçe
Rusca
Boşnakça
Hintli
Çince
Farsça
Kürt
Hausa
Portekizce
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-, kendisine "Bismillahirrahmanirrahim" inene kadar bir sureyi diğerinden ayrıldığını bilmezdi
عربي
İngilizce
Urduca
...
İspanyolca
Endonezce
Uygur
Bengalce
Fransızca
Türkçe
Rusca
Boşnakça
Sinhala
Hintli
Vietnam
Tagalog
Kürt
Hausa
Portekizce
Malayalam
Telugu
Sevahilce
Tamilce
Birmanyaca
Taylandça
Almanca
Peştuca
Assam
Arnavutça
السويدية
الأمهرية
الهولندية
الغوجاراتية
ภาษาคีร์กีซ
النيبالية
ภาษาโยรูบา
الليتوانية
الدرية
الصربية
الصومالية
الطاجيكية
คำแปลภาษากินยาร์วันดา
الرومانية
المجرية
التشيكية
الموري
ภาษามาลากาซี
İtalyanca
คำแปลภาษาโอโรโม
ภาษากันนาดา
الولوف
البلغارية
ภาษาอาเซอร์ไบจาน
اليونانية
الأوزبكية
الأوكرانية
الجورجية
اللينجالا
المقدونية
Âişe -radıyallahu anhâ-'dan rivayet edildiğine göre Haris b. Hişâm -radıyallahu anh- Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e sorarak dedi: Ya Rasûlallah! Sana vahiy nasıl gelir.Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu:Bazı kere bana çıngırak sesi gibi gelir. Bu, bana en şiddetli –ağır- gelenidir. Dediğini bellediğim halde iken benden ayrılır. Bazı kere de melek bana insan suretinde şekillenir ve benimle konuşur. Dediğini bellerim.''Âişe -radıyallahu anhâ- dedi ki: Muhakkak O’nun üzerine vahyin indiğini şiddetli soğuk günde görmüştüm, vahiy ondan ayrılınca mübarek şakakları ter akıtıyordu.Buharî rivayet etmiştir.
عربي
İngilizce
Urduca
...
İspanyolca
Endonezce
Fransızca
Türkçe
Rusca
Boşnakça
Hintli
Çince
Farsça
Kürt
Hausa
Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem-'e vahiy nazil olduğunda bu ona ağır gelir ve yüzü bembeyaz olurdu.
عربي
İngilizce
Urduca
...
İspanyolca
Endonezce
Uygur
Fransızca
Türkçe
Rusca
Boşnakça
Hintli
Çince
Farsça
Kürt
Hausa
İbn Abbâs'dan rivayet edildiğine göre Allah Teâlâ'nın {(Ey Muhammed!) Onu (vahyi) çarçabuk almak için dilini kımıldatma}[Kıyâme Suresi: 16] ayeti hakkında şöyle demiştir: Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- vahiy geldiği zaman büyük bir şiddet (ve ağırlık) hissederdi. Bunun tesiriyle dudaklarını kımıldatırdı. İbn Abbâs bana şöyle dedi: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in dudaklarını kıpırdattığı gibi bende senin için kıpırdatıyorum. Said: Ben İbn Abbâs'ın kıpırdattığı gibi dudaklarımı kıpırdatıyorum dedi ve akabinde dudaklarını kıpırdattı. Bunun üzerine Allah Teâlâ şu ayeti indirdi: {(Ey Muhammed, Cebrail sana Kur`an okurken acele edip onunla beraber söyleme (sadece dinle). Onu toplamak ve okutmak bize aittir} [Kıyamet 17]. İbn Abbâs devamla der ki: " Kalbinde toplanacak sonra onu okuyacaksın. {O hâlde, biz onu okuduğumuz zaman, onun okunuşuna uy} [Kıyame 18] ayetinde de, "Dinle ve sus, sonra onu sana biz okuturuz" denmektedir. Sonra İbn Abbâs şöyle demiştir: Bu vahiyden sonra, Cibril -aleyhisselam- vahiyle gelince, sadece dinlerdi. Cibril gidince yeni gelen vahyi, kendisine nasıl okunmuş ise, öylece okurdu. Buhari rivayet etmiştir.
عربي
İngilizce
Urduca
...
İspanyolca
Endonezce
Fransızca
Türkçe
Rusca
Boşnakça
Hintli
Çince
Farsça
Kürt
Allah -Azze ve Celle- Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem-’e vefatından öncesine kadar vahiy göndermeye devam etti. Vahyin en çok geldiği zaman ise Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem-’in vefat ettiği gündü.
عربي
İngilizce
Urduca
...
İspanyolca
Endonezce
Uygur
Bengalce
Fransızca
Türkçe
Rusca
Boşnakça
Hintli
Çince
Farsça
Tagalog
Hausa
Zeyd b. Sâbit -radıyallahu anh- şöyle demiştir: Ebû Bekr Yemâme'de şehîd olanların ölümünü müteâkib haber yollayıp beni çağırdı. Yanında Ömer b. Hattâb da bulunuyordu. Ebû Bekr bana şu sözleri söyledi: Ömer bana geldi ve: Yemâme gününün şiddetli harbinde Kur'ân hafızlarından birçoğu şehit oldu. Ben diğer harb sahalarında da harbin şiddetli olup Kur'ân hafızlarının şehit edilmelerinden, bu sebeble de Kur'ân'dan büyükçe bir kısmın zayi olup gitmesinden endîşe ediyorum. Binâenaleyh ben senin, Kur'ân'ın kitâb hâlinde toplanmasını emretmeni düşünüyorum, dedi. Ben Ömer'e: Rasûlullah'ın yapmadığı bir işi nasıl yaparsın? Dedim. Ömer: Vallahi bu hayırdır, dedi ve bana görüşüme başvurmaya devam etti. Nihayet Allah benim göğsümü bu işi için açtı ve ben de Ömer'in düşündüğü bu işte onun gibi düşündüm. Zeyd dedi ki: Bu sözlerden sonra Ebû Bekr, bana hitaben şunları söyledi: Sen genç ve akıllı bir erkeksin, biz seni hiçbir kusurla itham etmiyoruz. Sen Rasûlullah için vahyi yazıyordun. Buna binaen sen Kur'ân'ı ara ve onu bir araya topla! Zeyd buna karşı: Vallahi eğer bana dağlardan bir dağın nakledilmesini teklif etmiş olsalardı, o iş benim üzerime, bana emrettiği bu Kur'ân'ı toplama işinden daha ağır olmazdı, dedi. Zeyd dedi ki: Ben: Sizler, Rasûlullah'ın yapmadığı bir işi nasıl yapıyorsunuz? Dedim. Ebû Bekr: Allah'a yemîn ederim ki, bu hayırlı bir iştir, dedi ve Ebû Bekr bana gelmeye devam etti. Nihayet Allah, Ebû Bekir'le Ömer'in akıllarını yatırdığı ve göğüslerini ferahlandırdığı bu işe, benim de aklımı açtı ve gönlümü ferahlandırdı. Bunun üzerine ben de Kur'ân'ın ardına düşüp gereği gibi araştırdım ve onu yazılı bulunduğu hurma dallarından, ince taş levhalardan ve hafızların ezberlerinden topladım. Nihayet et-Tevbe Sûresi'nin sonunu Ebû Huzeyme el-Ensârî'nin yanında buldum. O âyeti ondan başka kimsenin yanında bulmadım. Bu âyet,(Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir.)Tevbe suresi 128. ayetten sûrenin sonuna kadar devam eden âyetti. Neticede toplanan bu sahîfeler, tâ Allah kendisini vefat ettirinceye kadar Ebû Bekr'in yanında bulundu. Sonra hayâtı müddetince Ömer'in yanında kaldı. Bundan sonra Ömer'in kızı Hafsa’nın yanında kaldı.Buharî rivayet etmiştir.
عربي
İngilizce
Urduca
...
Endonezce
Fransızca
Türkçe
Rusca
Boşnakça
Hintli
Çince
Farsça
İbn Şihâb şöyle rivayet etti: Ona da Enes b. Mâlik şöyle tahdîs etmiştir: Ermenistan fethinde Suriyeliler'le, Azerbeycan fethinde de Iraklılar'la birlikte savaşan Huzeyfe b. el-Yemân, bunların Kur'ân'ı çeşitli şekillerde okumalarının kendisine verdiği endîşe üzerine Osman'ın yanına geldi ve ona: Ey Mü'minlerin Emîri, sen, Kur'an'ı okumakta Yahûdîler'le Hristiyanlar'ın kendi kitâblarını okumakta uğradıkları ayrılığa benzer bir ihtilâfa düşmeden evvel bu ümmete yetiş, bu işin icabına bak, dedi.Bunun üzerine Osmân, Hafsa'ya haber gönderip: Bize Kur'an'ın yazılı olduğu sahîfeleri gönder de, biz sûreleri Mushaflara nakledelim, sonra da o sahîfeleri tekrar sana iade edelim, dedi. Bunun üzerine Hafsa muhafaza ettiği Kur'ân'ı Osman'a gönderdi. Osman da Zeyd b. Sâbit, Abdullah ibnu'z-Zubeyr, Saîd ibnu'l-Âs ve Abdurrahmân ibnu'l-Hâris ibn Hişâm'dan kurulu çoğaltıp yazma heyetine emir verdi. Onlar da bu asıl nüshadaki sûreleri Mushaflara çoğaltıp naklettiler. Osmân bu istinsah işinin başında, Zeyd'in Medîneli olması yüzünden Kureyşli olan üç kişiye hitaben: Sizler Zeyd b. Sâbit ile Kur'an'dan herhangi birşeyde ihtilâf ettiğiniz zaman, Kur'ân'ı Kureyş lisanı ile yazınız. Çünkü Kur'an, Kureyş lisanı ile nazil olmuştur, dedi. Onlar da işte böyle yaptılar, nihayet sahîfeleri Mushafları yazıp çoğalttıkları zaman, Osman asıl sahîfeleri tekrar Hafsa'ya iade etti.Heyet ferdlerinin yazıp çoğalttıkları Mushaflar'dan birer Mushaf'ı da her tarafa gönderdi. Bu gönderdiği (resmî) Mushaflar'ın dışında kalan ve içinde Kur'ân yazılı bulunan her sahîfenin yâhud mushafın da yakılmasını emretti.Buharî rivayet etmiştir.
عربي
İngilizce
Urduca
...
Endonezce
Uygur
Fransızca
Türkçe
Rusca
Boşnakça
Hintli
Çince
Farsça
×
Bizimle iletişime geçin
İsim *
E-mail *
Mesaj *
Gönderme
E-mail
()
*
Kayıt
×
Geçerli Dil:
العربية
English
اردو
Español
Bahasa Indonesia
ئۇيغۇرچە
বাংলা
Français
Türkçe
Русский
Bosanski
සිංහල
हिन्दी
中文
فارسی
Tiếng Việt
Tagalog
Kurdî
Hausa
Português
മലയാളം
తెలుగు
Kiswahili
தமிழ்
မြန်မာ
ไทย
Deutsch
日本語
پښتو
অসমীয়া
Shqip
Svenska
አማርኛ
Nederlands
ગુજરાતી
Кыргызча
नेपाली
Yorùbá
Lietuvių
دری
Српски
Soomaali
тоҷикӣ
Kinyarwanda
Română
Magyar
Čeština
Moore
Malagasy
Fulfulde
Italiano
Oromoo
ಕನ್ನಡ
Wolof
Български
Azərbaycan
Ελληνικά
Akan
O‘zbek
Հայերեն
Українська
ქართული
Lingala
Македонски
×
Ara:
العربية
English
اردو
Español
Bahasa Indonesia
ئۇيغۇرچە
বাংলা
Français
Türkçe
Русский
Bosanski
සිංහල
हिन्दी
中文
فارسی
Tiếng Việt
Tagalog
Kurdî
Hausa
Português
മലയാളം
తెలుగు
Kiswahili
தமிழ்
မြန်မာ
ไทย
Deutsch
日本語
پښتو
অসমীয়া
Shqip
Svenska
አማርኛ
Nederlands
ગુજરાતી
Кыргызча
नेपाली
Yorùbá
Lietuvių
دری
Српски
Soomaali
тоҷикӣ
Kinyarwanda
Română
Magyar
Čeština
Moore
Malagasy
Fulfulde
Italiano
Oromoo
ಕನ್ನಡ
Wolof
Български
Azərbaycan
Ελληνικά
Akan
O‘zbek
Հայերեն
Українська
ქართული
Lingala
Македонски
Arama
×
Arama Sonuçları: